Türk futbolunun son 10-15 yılda geldiği nokta herkes tarafından iyi biliniyor. Pembe tablo çiziciler kenarda dursun; siyasetin futbola yerleşmesi, ekonomik krizler, yanlış planlama, altyapı düzensizliği derken ‘Mazi kalbimde bir yara’ şarkısı dönüp duruyor etrafta… Kulüplerde Şampiyonlar Ligi uzak bir düşe dönüştü. Elemeler her kupada başa bela.
Neyse ki bu yıl temsilciler puan açısından bir hamleye başladılar. Dönüş, yani eski düzeye ne zaman gelinir zaman gösterecek ama puan toplamanın sürekli olması kanımca öncelikle önemli… Türk milli takımının bulunduğu nokta da bir o kadar vahim… Geçmişte Lüksemburg, Faroe Adaları gibi takımlarla hazırlık maçı yapıldığında ‘Daha üst seviye takımlarla oynarsak daha ileri gideriz’ eleştirileri duyulurdu. Şimdi hedef klasmanda en dipten B Ligine çıkmak. Ve puan mücadelesi verilen takımların ikisi yukarıda saydıklarım. Bir de Litvanya var… İşin acısı, başka yok! Türkiye sahasında Lüksemburg ile 3-3 berabere kalarak B Ligi’ne çıkmayı garantiledi! Ama bunu garantilerken de yine buruk bir sevinç yaşattı… Lüksemburg’u inceleyin… Tarihinde kaç kez 3 gol atmış… Tarihinde kaç kez deplasmanda 3 gol atmış… Dün gece bunu başarırken Türkiye vardı karşılarında. Lafın tamamı da kime anlatılır, bilirsiniz! Neyse ki dün gece Lüksemburg Türkiye kalesine 3 kez geldi. Ya 4 veya daha fazla gelseydi? Yenilen gollerdeki hatalar gerçekten komik. Defansın yumuşaklığı komik. Son haftalardaki formundan sonra kaleye Uğurcan’ın geçmesi komik. Takımında oynamayan isimlerin sahada yer alması komik. Bu komikliklerde de kuşkusuz imza Kuntz’a ait. Tam bir yola girerken seçimlere bu mantıkla devam ederse kendisinin Türk milli takımının başında işi zorlaşır… Ağlatılması gereken bir maçta yalandan gülümsemeyle B Ligi’ne çıkan Türkiye ciddi reform yaşayacaksa, böyle trajikomik skorlar da yaşamamalı…