Ayşe Yıldırım

Ayşe Yıldırım

‘Organizeli’ işler, hayırlı gidişler

'Halk artık beni istemiyor' gerçeğini kabul etmek yerine suçlu yaratma telaşı AKP’de çok kişinin başını yakacak.

Seçim öncesi muhalefet "sahte seçmen kaydı var", "seçmen kaydırması var" diye bağırıp durdu, gazetecilere delilleriyle gösterdi. Ama AKP iktidarının kılı kıpırdamadı. "Seçim güvenliği"ne toz kondurmayan açıklamalar yaptı her biri her yerde. Ta ki İstanbul kaybedildiği ana kadar.

24 Haziran 2018 ile 31 Mart 2019 seçimleri arasında 2 bin 301 seçmen artışı olan İstanbul Büyükçekmece’de 21 bin sahte seçmen kaydı olduğunu iddia etmeye başladılar.

Ne zaman?

Seçimden günler sonra.

Yetmedi, polisleri kapı kapı dolaştırmaya başladılar ilçede. Sahte seçmen arıyorlar.

"Usulsüzlük", "yolsuzluk", "hile", "organizeli" işler diyorlar.

Düştükleri çamurda yuvarlanırken muhalefeti ve seçmeni de oraya çekmeye çalışıyorlar.

Oysa bu kez kendi tabanlarının büyük bir kısmı bile onlara inanmıyor.

Kendileri de inanmıyordur ya. Çaresizlikle çırpınıyorlar.

Zaten seçmen sayıları da ortada. 24 Haziran seçimlerinde Büyükçekmece’de 172 bin kayıtlı seçmen varmış. 31 Mart’ta bu sayı 174 bine çıkmış. Aslında bunun 700’den fazlası da 18 yaşını doldurup ilk kez seçmen olan gençler oluşturuyor.

Yani toplamdaki artış 1500 dolayında. Nerede 21 bin sahte seçmen. Yok. Yalan.

Seçim öncesi hemen her gün muhalefet partilerinin temsilcilerine hakaret eden, tehdit eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 31 Mart’ta birden ortadan kayboldu. Sekiz gün sonra dün ortaya çıktı. Ve o da Büyükçekmece’de usulsüzlük yapıldığını iddia edip seçimin yenilenmesi gerektiğini söyledi.

Niye?

Büyükçekmece nüfus müdürlüğünde bir kişi boş arazilere seçmen kaydetmiş!

Son günlerde yüzünü sık sık gördüğümüz, cemaatin Türkçe Olimpiyatları’nda boy gösteren bugün ise sandık görevlilerini "FETÖ"cü olmakla suçlayan AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un söylediğine göre. "Büyükçekmece Belediyesi’nde çalışan bir işçi nüfus müdürlüğünde görevlendirilmiş"! Tarih ise 28 Mart 2017. Bu kişi 18 Ocak 2019’a kadar nüfus müdürlüğünde çalışmış."

Peki bu adam kafasına göre mi gelip nüfus müdürlüğüne oturmuş. Her isteyen istediği zaman gidip bir nüfus müdürlüğünde çalışabilir mi? Elbette hayır. Bakın İçişleri Bakanı ne diyor:

"2017’de yeni kimlik dağıtımına geçtik. 37 milyon kimlik verdik. Mevcut nüfus idarelerindeki personel sayısını artırmamız gerekti. Büyükçekmece’deki ayrı bir iş yaptı, geldi oraya oturdu. Çalışmasını 2019’da yapılacak seçime dayandırdı."

Bak sen!

2017 Mart’ında bir adam nüfus müdürlüğüne oturuyor. İçişleri Bakanlığı, kendisine bağlı nüfus müdürlüğünde çalışan bu adamdan ancak şimdi haberdar oluyor. Oysa o adam 24 Haziran seçim sürecinde de nüfus müdürlüğünde çalışıyormuş. Sayın Soylu ve sayın Yavuz bunu niye dile getirmiyor?

İktidar partisi CHP, adamlarını nüfus müdürlüklerine dağıtmış. Nüfus kayıtlarında oynamalar yaptırmış. İlçe seçim kurulları, sandık başlarına "FETÖ" ile iltisaklı kişileri getirmiş. CHP’liler sandık başlarında AKP’li gözlemcileri lafa tutmuş, dikkatlerini dağıtmış.

Her türlü "organizeli" işler yapılmış ve AKP İstanbul’da seçimi kaybetmiş.

Ama o CHP bu "organizeli" işleri nedense sadece İstanbul’da yapmış!

Seçim öncesi belediye başkan adayları ile meclis üyesi adaylarının "fişleme kayıtlarını" ortaya çıkaran, "GBT’leri elimizde" diyen, "seçilirlerse görevden alırız" diye tehdit eden AKP bu "oyunu" meğer Ocak ayında fark etmiş. Ama gelin görün ki bu "usulsüzlüğü" düzeltmeleri için "zaman limiti müsaade etmemiş".

Öyle diyor Soylu zat.

Ama bir şey daha söylüyor.

"Adli tahkikat Ocak 2019’da zaten açılmış. O günden bu yana seçimin ne olacağını nereden bilelim."

Yani "sonuç böyle çıkmasaydı, sorun yoktu" diyor Soylu kişi.

Ve İçişleri Bakanı olduğunu anımsıyor aniden:

"Bir siyasi parti hakkım gasp edildi, mesulü sizsiniz diyor."

Konunun AKP ile ilgisi yokmuş yani.

Sayın Soylu, HDP de günlerdir hakkının gasp edildiğini söylüyor. İçişleri Bakanı olarak onlara niye aynı hassasiyeti göster miyorsunuz?

Hani diyorsunuz ya "Bizim iki kimliğimiz var, mesela biz işimize siyasi menfaat karıştırıyor muyuz karıştırmıyor muyuz, mesel bu" diye.

Herkes aslında meselenin ne olduğunu çok iyi biliyor.

"Bütün olup biteni belgesiyle bilgisiyle paylaşacak olsak, benim böyle bir imkânım olsa, gazeteciler karşımda olsa ben bunu üç günde anlatamam. Durum o kadar vahim.

Birilerinin FETÖ’den istifade etmek işlerine gelmiş olabilir. İş birliği yapılmış olabilir. Bununla ilgili ne yapıldığı ne yapılmış olabileceğine ilişkin konuları ileriki zamanlarda sizlerle paylaşacağız. Buradan çok soruşturma çıkacak" diyor AKP Genel Başkan Yardımcısı Yavuz.

"Halk artık beni istemiyor" gerçeğini kabul etmek yerine suçlu yaratma telaşı bakalım kimlerin başını yakacak.

Şimdilik ilk sırada seçim kurulları dolayısıyla Yüksek Seçimi Kurulu yer alıyor. Sonra sırada partinin üst ve orta kademe yöneticileri ve bakanlar var.

Ne diyelim bunlar ‘organizeli’ işler, hayırlı gidişler.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Yıldırım Arşivi