Ceren Gündoğan

Ceren Gündoğan

Pasajlar

Quir sinemasına özgün filmleriyle ses olan Ira Sachs, Pasajlar’da da otobiyografik yaşantısından ilham almış. Tomas üzerinden bire bir kendisi olmasa da bir sanatçının ben merkezli yaşantısına, dizgin sevmez karakterine odaklanıyor.

Ira Sachs’ın aşka ve kırıklıklara dair sade hikâyesiyle etkileyici son filmi Pasajlar MUBI Türkiye’de gösterimde. Tomas, Martin ve Agathe arasında geçen olaylar karakterlerin geçmişlerinde neler yaşadığından bağımsız bir zamanda, şimdide geçiyor. Yönetmen Tomas’ın film çekimlerinin bittiği gece partide tanıştığı Agathe ile ilişkisi başlar ve epey zamandır birlikte oldukları anlaşılan Martin’le ayrılırlar. Ayrılığın henüz sadece evleri ayırmakla kaldığını, ruhsal ve tensel bütünleşmelerinin devam etmesinden anlıyoruz.

DUVARA ATILMAYAN YUMRUK

Tomas, Agathe’la ve Martin’le birlikte aile kurabileceğini düşünürken ilkokul öğretmeni Agathe, kırdaki evde dostlarla geçirilen bir gecenin sonunda Martin’le Tomas’ın birlikteliğinin kendisini incittiğini hisseder ve aile olmak konusunda Tomas’ınkinin aksi yöndeki kararını verir.

Quir sinemasına özgün filmleriyle ses olan Ira Sachs, Pasajlar’da da otobiyografik yaşantısından ilham almış. Özel hayatında kocası, ikiz çocukları ve yan daire komşusu, çocuklarının annesi ile yaşayan yönetmen, Tomas üzerinden bire bir kendisi olmasa da bir sanatçının ben merkezli yaşantısına, dizgin sevmez karakterine odaklanıyor. Şaşırtıcı derecede dürüst Tomas, filmi ilk gösterimde umduğu beğeniyi almadığında karamsarken, sonraki gösterimlerde aldığı alkışla neşe küpüne dönüşür. Özgüveni yükseldikçe kendini dayatmak diyemesek de personasından memnun, Agathe ve Martin’le arzu ettiği hayatı yaşamak ister. Agathe’ın anne ve babasıyla tanışmak, Martin’le ortak evlerinin satışı veya kendisi için yemek yapılması gibi domestik işler pek de ona göre değildir. Hudutsuz, direktif sevmez haliyle her an duvarı yumruklayacakmış gibi yüksek duygulanımlarıyla Tomas’ı özel kılansa duvara yumruk atmayışı. Yönetmen Ira Sachs’ın ve Tomas’ı oynayan Franz Rogowski’nin önemli başarısı bence bu.

ADELE’DEN AGATHE’A…

Agathe’ın ilkokul öğretmeni olması ve Tomas ile akşam yemeğinde hazırladığı makarnayı iştahla yemesi, Adele Exarchopoulos’un oynadığı 2013 yapımı Abdellatif Kechiche’in yönettiği Mavi En Sıcak Renktir’deki rolünü anımsattı. Başka yönetmenlerin filmleri, hikâyeleri de olsa Mavi En Sıcak Renktir’de kadın sevgilisi için her şeyi yapan ve sonunda büyük bir ayrılık acısıyla kalakalan öğretmen Adele, aradan geçen yıllarda, deneyimleri yoluyla filmin başında Tomas ile tanışmadan az önce sevgilisine ayrılmak istediğini net bir şekilde söyleyebilen yetişkin, bağımsız bir kadın olmuştur belki de… Filmin bir güzelliği de bu, karakterlerin geçmişlerine dair neredeyse hiçbir şey bilmeyişimiz ve buna ihtiyaç duymamamız.

Tomas, Martin’e Agathe’a âşık olduğunu söylediğinde Martin, “her filmin bitiminde böyle oluyorsun, atlatacağız” der. Yaratım sürecinin sanatçının ruhunda çalkantılı deniz oluşturduğuna dair çarpıcı bir replik. Filmin sonunda Paris sokaklarında saatlerce bisiklet süren Tomas’ın yüzünü görürüz. Gözleri yaşlı, her iki sevgilisinden “hayır”ı duymuş, kapılar yüzüne kapatılmış Tomas. Derken son karede bir şey olur, Tomas’ın nemli gözleri bir başka biçimde parlar. Bir köşeye çekilip usulca acısını yaşayacak bir varlık değildir o. Bana öyle geldi ki Tomas yeni filminin konusunu bulmuştu.


Ceren Gündoğan: 1983 İstanbul doğumlu. İBBŞT TAL'de ve Akademi İstanbul Tiyatro bölümlerinde oyunculuk, Kocaeli Üniversitesi GSF/ Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık bölümlerinde öğrenim gördü. İstanbul Devlet Tiyatroları’nda oyuncu ve reji asistanlığı, Asis Yapım'da proje tasarım asistanlığı ile dizi ve belgesel senaristliği yaptı. İlk romanı Yaralı Rüzgâr, 2022 Mayıs ayında Eksik Parça Yayınları etiketiyle yayınlandı. Artı TV'de Artı Sahne programı sürdürüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ceren Gündoğan Arşivi