Siz 15 kuruşluk maskeyi verecek diye bekleyedurun bakalım. rte, "Bu uçağa para vermedik ki, hediye etti" dediği Katar Emiri'nin televizyonunun "Futbolunuza ikimilyaraltıyüzellimilyondan kuruş fazla ödemem" çıkışından sonra, "Emir hazretlerinin eksiğini Spor Toto Teşkilatı kapatacak" buyurdular. Söylenti o ki, bu parayı, gizli kalması kaydıyla, oğullarının sünnetinde gelen çeyrek altınlarla karşılamış. Ama ne çok seveni varmış yahu. Bozdur bozdur bitmiyor sünnet hediyeleri...
***
Virüs kapanlar, sakatlananlar derken kadrosu adamakıllı eksilen Galatasaray, ilkyarıda kaç gol pozisyonuna girdi, sayamadım. Ama yedi şutun kaleyi bulduğunu gördüm...
Bir şey daha gördüm:
Yüz ifadesinden anladığıma göre Fatih beylerin, "Yahu pandemi mandemi derken bayağı iyi takım kurmuşum. Helal olsun şahsıma. Ama ah bir de şu Oğulcan'ın yerine birini bulabilseydim" diye düşündüğü anlaşılıyordu...
***
Ne var ki Kayseri kalesinde anormal müthiş bir adam vardı. (Rona Aybay hocam "müthiş"in anlamının "korku verici" olduğunu, dolayısıyla olumlu kullanılmaması gerektiğini söyler. Galatasaray açısından korku verici olduğuna göre, bu kez bize kızmaz sanırım.)
Ama Lung sakatlanıp da ikinci yarıya çıkamayınca, 63'üncü dakikada eski Galatasaraylı Muğdat penaltıyla birlikte kırmızı kartı gördü, bal yapmayan arılardan Djagne de yine Galatasaray'dan gönderilen İsmail'in koruduğu kaleye topu gönderdi. Bu, onmilyon yuroluk sözde santrforun, bu sezon ilk golüydü...
Sekiz dakika sonra ise Campanero'nun, yine Galatasaray açısından müthiş şutu beraberliği getirdi. Golün bir özelliği de Galatasaray kalesini bulan ilk şut olmasıydı...
***
Evsahibinden rakip kalede bir düzine kötü son vuruş, konuk takımdan tek isabetli şutla gelen gol.
Ve beş farkla bitecek gibi görünen karşılaşma, yarım saatten fazla on kişi oynayan deplasman takımının hedeflediği gibi bitiyor.
Maçın özeti budur.