Ayşegül Kars Kaynar

Ayşegül Kars Kaynar

Sarıgül’ün Ordu’dan belediye başkanı olma ihtimali ve yersiz seçimler

Hatırlarsanız, daha geçen sene milletvekillerinin, halktan ve yereldeki talep ve ihtiyaçlardan kopuk belirlenmesini muhalefetin mağlubiyetinin sebeplerinden biri olarak görüyorduk. Yerel seçimlerde bu arıza ne derece giderildi?

Geçen hafta CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün Ordu ilinden büyükşehir belediye başkan adayı olabileceği dedikodusu basına yansıdı. Olur mu, olur. Seçilir mi, seçilir. Seçilsin değerli milletvekilim, yakışır! O aday olmayacak da ben mi olacağım?

Öncelikle, “adam mı kalmadı da habire aynı insanlar bir o göreve, bir bu göreve getiriliyor?” sorusunun yanıtının “evet, adam kalmadı” olduğunu biliyoruz. Beş yıl evvelki yerel seçimlerden hatırlayalım. AKP’li eski milletvekilleri (ve eski bakanlar) Hilmi Güler ve Fatma Şahin Ordu ve Gaziantep’ten belediye başkanı yapıldılar. 2024 yerel seçimlerinde de İYİP’in birçok belediye başkanı adayı, hali hazırda milletvekili. Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş, Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu bu isimlerden sadece ikisi.

Benzer şekilde CHP’nin de üç milletvekili, seçildikleri ilden belediye başkanı adayı oldu. Demek ki adam kalmaması bir partiye özgü değil; genel bir kıtlık var memlekette. Ama “hiç bir partide adam kalmamış” diyip işin içinden de çıkılmıyor ki… Varsayalım kazandılar. Biz bu milletvekillerini dokuz aylığına mı seçmiş olacağız arkadaş? Hani bu vekiller milli iradenin temsilcisiydiler? N’olacak şimdi bizim iradeye? Vah vah, çöp oldu desenize.

“Herkesin seçme ve seçilme hakkı vardır.” Ezberimizdeki cümlelerden biri. Ezberden bir cümle daha gelsin: “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.” Türkiye Devleti tipi bir Cumhuriyet’te, ilkesel ve anayasal hak olarak herkese verilen seçilme hakkını pratikte, çoğu hayat boyu profesyonel olarak particilik yapan bir avuç siyasi ayrıcalıklı kullanıyor. Halka da seçme hakkı kalıyor. Şükürsüz olmak istemem. Açın bakın anayasaya, onlarca hak var. E birini kullanmayı versem, ötekini de az kullansam, yine de geriye bir sürü hakkım kalıyor. Herşeyden önce insan şükretmesini bilmeli.

SEÇEMİYORUM, YERİM DAR

Benim beynimde meltem rüzgarları esmesine sebep olan şey vekillerin belediye başkanı adayı olması değil. Sarıgül’ün (olası) adaylığı ve (muhtemel) galibiyeti neticesinde, aynı insanın hem İstanbul (Şişli) hem Erzincan hem de Ordu halkını yerelde ve genelde nasıl temsil edeceği. Yahut Erzincanlılar, Karadenizliler ve İstanbulluların nasıl bu kadar ortaklaşacağı. Meltem rüzgarının havalandırdığı “temsil”, “yerel” ve “seçim” terimleri beynimde uçuşuyorlar.

Tabandan gelen talebin sınırlı bir bölgenin yönetimine yansıyabilmesi ya da heterojenliğin ve çokluğun tekliğe sıkıştırılması olarak kısaca ifade edilebileceğimiz temsil mekanizması, genel seçimlerde farklı yerel seçimlerde farklı işlemiyor. Ölçek farkıyla ikisinde de aynı temsiliyet mantığı (partilerin belirlediği adaylar yarışır) ve aynı temsiliyet mekanizması (damgalı oy pusulaları sandıklara atılır) geçerli. Bu durum ise aynı arızaların ortaya çıkmasına neden oluyor.

Hatırlarsanız, daha geçen sene Mayıs ayında milletvekili listelerinin bir dayatma şeklinde, parti genel merkezlerinde belirlenmesinden şikayet ediyorduk. Milletvekillerinin, halktan ve yereldeki talep ve ihtiyaçlardan kopuk belirlenmesini muhalefetin mağlubiyetinin sebeplerinden biri olarak görüyorduk. Yerel seçimlerde bu arıza ne derece giderildi? Sarıgül’ün Ordu’dan adaylık dedikodusu, bu soruyu sormak ve yanıtlamak için bir bahane.

Bir de çok partili seçim yanılgımız var. Oy pusulasında çokça parti amblemi olunca, partilerin adaylarını birbirinden farklı ve birbirinin alternatifi zannetme yanılgımız bu. Hızlıca Ankaramın ilçelerinde CHP’nin gösterdiği adaylara bakıyorum. A ne göreyim? Polatlı adayı eski MHP’li. Kızılcahamam adayı da eski MHP’li. Gölbaşı ve Beypazarı adayları? Onlar da eski MHP’liler. Yani Ankaralılar seçimi aslında eski MHP’liler ve yeni MHP’liler arasında mı yapıyor? Yok canım, bir de İYİP’liler var. Mesela, CHP’nin Keçiören ve Kalecik belediye başkanı adayları da eski İYİP’li. Hayda. Çok partili sistemin çokluk kısmından alânen kötü kokular geliyor.

Ama durun. N’olacaktık? Şükür sahibi olacaktık. Anayasa onca hak vermiş idi. Birini hiç kullanamıyoruz. E ikincisini de kullanamıyormuşuz. Olsun. Yine de bakın, bir sürü hakkımız var idi. Mesela Madde 17 “Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme, öğretme ve yayma hakkına sahiptir” diyor. Siz de gidin 31 Mart’ta biraz bilim yayın, sanat öğretin. Herşeyden de bu kadar şikayetçi olunmaz…


Ayşegül Kars Kaynar: 1980 yılında Ankara’da doğdu. 2014 yılında ODTÜ Siyaset Bilimi bölümünden doktora derecesini aldı. 2015 yılında Türk Sosyal Bilimler Derneği’nin düzenlediği Genç Sosyal Bilimciler Ödülleri’nde doktora tezi kategorisinde ödül ve 2017 yılında Halit Çelenk Hukuk Ödülleri’nde mansiyon kazandı. New School for Social Research ve Hamburg Üniversitesi’nde araştırmacı olarak bulundu ve ardından Humboldt Üniversitesi’nde çalıştı. Çağdaş Türkiye siyaseti, hukuk devleti ve asker-sivil ilişkileri üzerine yayınları bulunmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşegül Kars Kaynar Arşivi