Seyircisiz sinema!

Yılın bitmesine az bir süre kala 160 yerli yapım vizyona girmiş. Bu filmlerin büyük bir kısmı yatırımcısını kurtarmayacak gişe rakamlarına sahip. Ama sektör bu talep yokluğuna rağmen piyasaya çoğu ‘korku’ temalı olan yapımlar sürmeye devam ediyor.

Gazap 2, Kampta, Zarurat, Kara Neme 2, İfritin Mührü, Mahşer Cin Padişahı… Bunlar kasım ayının ilk iki vizyon haftasında vizyona gireceği ilan edilen ‘yerli korku’larımızdan bazıları. Yıl içinde türlü çeşitli adlarda onlarca korku filmi vizyona giriyor. Üstelik gişe rakamlarına bakınca yoğun bir talep olmadığı kesin!

siccin-7-1.jpg
Siccin 7 (2024)/ Alper Mestçi

18 Ekim vizyon haftası itibariyle gösterime giren 160 yerli yapımın büyük bir kısmını korku filmleri oluşturuyor. Bu filmler içerisinde yılın en çok izlenen yerli filmleri listesine bir yapım girebilmiş. O da korku aleminin Recep İvedik’i haline gelen “Siccin” serisinin yedinci filmi. 16. sıradaki “Cadı” filmini hem prodüksiyonel kalitesi hem de tematik farkı nedeniyle bu toplamın dışında tutarsak, 100 bin seyirciye ulaşan “Üç Harfliler: Nazar” filmi 20. sırada yer bulmuş kendisine. Ki bu filmin de bir seri olduğunu hatırlatmak gerek.

cadi-film-huseyin-rahmi-gurpinar-uyarlamasi-fragmani.jpg
Cadı (2024)/ Yön: Erman Bostan

Yukarıdaki bilgiden, bu yıl salonlarda gösterilen 160 filmin (veriler boxofficeturkiye.com) 140 adedinin gişesinin yüz binin altında olduğu sonucunu çıkarmak kolay. Toplam gişe rakamları o kadar hızlı düşüyor ki, 40’lı sıralara geldiğimizde artık 20 binin altına iniyoruz. 10 bin bilet satışının altına inmek için fazla beklemeye gerek bile kalmıyor. 57. sıradan itibaren yani vizyona giren yüz yerli yapım on bin satış rakamına bile ulaşmıyor. Bu filmler içinde sektörün yapısal sorunlarının, dağıtım, üretim sıkıntılarının ve tabii ki filmlerin kendi kusurlarının da etkisiyle seyirciye ulaşamayan ‘sanat filmleri’ de var ama bir elin parmakları kadar.

5840-cfpxg.png
Üç Harfliler: Nazar (2023)/ Yön: Melodi Tözüm

Yaklaşık yirmi yıldır, yılda birkaç kez, belirli dönemlerde gişe rakamları üzerinden sektörün genel eğilimlerini, seyirci beğenilerini anlamaya çalışan yazılar kaleme alıyorum. Ancak, özellikle de pandemi sonrasındaki bu yerli film enflasyonunu, yaşanan arz fazlasını anlamlandırmakta güçlük çekiyorum. Üç bin seyircinin altında kalan altmıştan fazla filmin yüzde 60-70’inin yazının girişindekilere benzer adlara sahip korku yapımları olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Ticari kaygılarla hareket eden bir yapımcının, ya piyasanın ya da seyircinin bu türe doyduğunu ve belli ki her filme yetecek bir talep söz konusu olmadığını anlaması beklenir. Kuşkusuz bir piyasadan bahsediyorsak batan filmler de olacak. Ama ticari amaçla çekilmiş bu tür yapımların yüzde 80’i batıyor ve hala çekilmeye devam ediyorsa bir sorun var demektir!

Aşağıdaki tablo boxofficeturkiye.com verilerine göre, son on yılda 42. hafta itibariyle kaç yerli yapımın vizyona girdiğini ve film başına ortalama kaç bin seyirci düştüğünü gösteriyor. Tablodan da anlaşılacağı üzere 2020’de pandemi nedeniyle çok sezon yarıda kaldı ve az yapım vizyona girdi. 2021’de aynı şekilde. O yüzden bu yılı ihmal ettim. Ancak salonların normal vizyona döndüğü 2022 itibariyle film sayısında beklenmedik bir artış yaşanırken, ortalama bilet adedinde dramatik bir düşüş söz konusu. 2022’deki artışın, pandemi döneminde biriken yapımlardan kaynaklı olduğunu düşünsek bile, devam eden yıllarda hız kesmediğini görüyoruz.

ekran-goruntusu-2024-10-24-173130.png
Kaynak: Box Office Türkiye

Üstelik pandemi öncesindeki 60-70 milyon bilet kesildiği dönem çok uzakta kalmış görünüyor. Son iki yılı 30 milyonlu rakamlarda kapatan sektörün bu yılda benzer bir performans göstermesi bekleniyor. Hali hazırda 26 milyonun biraz üzerinde bilet kesilmiş durumda. Bir mucize gerçekleşmezse yine 30-35 milyon bandında bir sezon finali olacak!

Tabloya bakarak söyleyebiliriz ki, yıl sonu itibariyle 200’e yakın yerli film vizyona girmiş olacak. Seyirci ortalamasında genel durumu değiştirecek bir patlamanın yaşanması da beklenmiyor. Ancak, 2025’in vizyon takviminde kısa bir gezinti, cinli perili adlar konulmuş filmlerin şimdiden yerlerini aldığını görmemize yetiyor. Peki, bu filmler batıp durduğuna göre neden çekilip duruyorlar aynı zamanda? Nedir cazibesi? Söz konusu yapımların dijital platformlara satışı vb. söz konusu değil. Bu filmlere akan paraların kaynağı nedir? Nereden gelip nereye gitmektedirler? Daha önce bu soruları sorduk ama bir kez daha gündeme getirmekte yarar var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şenay Aydemir Arşivi