Ragıp Zarakolu
Solmayan Güneş
Ey Munzurun kızı Keje'm / Sofrasını dostlara açan
Yüreği köz gibi yanan /İnsanlık yolunda yürüyen
Keje'm
Ey Munzurun kızı Keje'm / Haykırdıkça tükenen
Gördükçe eriyen /İnadına inadına direnen
Keje'm
Ey Dersim´in kızı Keje'm / Terini soğutmadan
Emeğini esirgemeden / Dikenlerde yürüyen
Keje'm
Munzurun kızı / Dersim´ın canı
Keje'm benim
1977 İstanbul
Şahverdi Polat halk şiiri geleneğini sürdüren ozanlarımızdan. Bu şiir geleneği aynı zamanda protestonun, başkaldırının ve direnişin sesi olmuştur yüzyıllar boyunca, aynı zamanda yaşanan acıların tanıklığı olmuştur.
Kürdünde, Türkünde, Alevisinde, Ermenisinde ve Rumunda, dengbejleri ile aşıkları/aşuggları ile birlikte, rembetikası ile adeta bir yeraltı şiiri olmuştur.
Bu tarz şiir geleneği, örneğin İrlanda’da çok güçlüdür. Bunun Yeni Dünya'ya da yansımaları olmuştur. Dünya çapında 68 başkaldırısı ile birlikte, bu şiir geleneği, protest müzik geleneği Joan Baez'leri, Bob Dylan'ları ile birlikte yığınların kalbine ulaşmıştır.
Bizde de bu gelenek, Aşık Veysel'leri, İhsani'leri, Emekçi'leri, Nesimi'leri, Ahmet Kaya'ları ve diğerleri ile birlikte canlanmış ve devam etmiştir.
Şahverdi Polat da, kendi mütevazılığı içinde, bu geleneği kuzeyde, İsveç’te 1989’dan bu yana sürdüren ozanlarımızdan. 1 Mayıs’a ilk kez Malmö’de Sol Parti ile katılır. (İsveç’te sol partiler ve sosyal demokratlar 1 Mayıs’ı ayrı kutluyor.) Ve ailecek hep katılmışlardır.
2018 Stockholm
1971 darbesinden sonra Deniz'lerin, Mahir'lerin, İbrahim'lerin başkaldırısı ve katledilmelerinin, bütün Anadolu coğrafyasında büyük yankısı oldu. Belki onlar katledildi, ama bir anlamda "öncü savaş"ları yerini buldu. Bütün bir 78 kuşağı, ilkokuldakinden, ortasına, lisesinden üniversitesine derinden etkilendi, tavır koydu. Ve bunun bedeli de 78 kuşağına ağır ödetildi.
Şahverdi Polat da bunlardan biri. "Ben Malatya'nın Kürecik'in Harunuşağı köyündeyim. Bizim Kürecik, Sinan'lara, Kaypakkaya'lara kucak açmış, mekânları olmuş yerlerdir" diye ifade ediyor kendini.
Babası bir proleter ve aynı zamanda fiili bir halk lideri. Elbette TİP’li, sendikal mücadele içinde. Mersin’de TİP’i kuranlardan. 71 darbesinin zulmünü yaşayanlardan. Ailecek Mersin’i terk edip İzmit’in proleter semtlerine yerleşmek zorunda kalırlar. Kalfa olduğu fabrikada işçilerini 76-77 1 Mayıs’ında İstanbul’a taşır. "Şapkalı"dır lakabı, TKP İzmit davası iddianamesinde bile geçer bu lakapla. Ama postu deldirmemeyi, yakalanmamayı başarır.
"Bir baba haneye yoldaş ise, yolunda yürüyen evlatlara aşk olsun derim" diyor Şahverdi Polat. "Böyle bir yürekli babanın evladı olmaktan gurur duydum. Güzel bir sözü var, sıkça kullanırdı, ‘Bir insan yaşadığı çağda, insanlık duygusu, mesuliyeti taşımıyorsa, ensesi kalın bir mahluka benzer’ derdi".
Deniz'ler idam edildiğinde Şahverdi Polat, 12 yaşındadır ve sarsılır. Abisi Dev-Genç’lidir. 12 Mart darbesinde tutuklanır, işkence görür, ser de sır da vermemeyi başarır.
Şahverdi ilkin İzmit’e gelen Türkeş’i protesto ettiği için tutuklanır. 12 Eylül’de Kocaeli Gonca askerî toplama kampında kalır, 216 kişi aynı koğuşta, Kocaeli TKP davası sanığı olarak yargılanır. Sağmalcılar Cezaevi ile de tanışır.
Şahverdi, babası gibi okumak isteyen halk çocuklarına yardımcı olanlardan. Yakında çıkacak olan "Solmayan Güneş" adlı kitabının gelirini de, üniversiteye giden öğrencilere adıyacak. Şahverdi’ye kulak verelim:
Ben sofrana yalnız gelmedim Keje'm / Nesilden nesile anılan /
Yiğitlik mertebinde destanlar yazan / Deniz'leri / Mahir'leri /
Sinan'ları aldım da geldim / Yoksa Deniz'lerim / Yaşam ne'ki
Keje'm.
Ben sofrana yalnız gelmedim Keje'm / Barış'ın sembolü
Kardeşliğin teminatı / Bir güvercin tedirginliğinde ürkek / Hrant'ı
Tahir'imi aldım da geldim / Yoksa Barış elçilerim / Yaşam ne'ki
Keje'm.