Ragıp Zarakolu

Ragıp Zarakolu

Stalin yolladı

Açılışa Giresun Valisi de katılır, 'Remzi Bey, ahşap aksamı nereden buldunuz?' Yanıt: 'Stalin yolladı'. Ve sonra nasılını açıklar.

Stockholm. Remzi Zarakol ve kardeşleri tam cumhuriyet çocuklarıydı. Eğitim modern Türkiye’yi kurmanın tutkusunu da içinde taşımaktaydı.

Daha köy enstitüsü fikri hayata geçirilmeden bunu hayata geçirmeye çalışanlar vardı.

Remzi Zarakol bir yandan İstanbul’da Pertev Nihal Lisesi'ni ve Ankara’da Hukuk Fakültesi'ni bitirirken, bir yandan da Niksar’ın Alevi köyü Geyran’da öğretmenlik yapıyor, orayı dönüştürmeye çalışıyordu.

Köyü kemanı ile buluşturuyordu. Kardeşlerini köye taşıyordu yazın. Ve onların okumasına destek sunuyordu.

Avni Zarakol’u birkaç yıl önce yitirdik 90’ında. Lise Kabataş’da, doktora Zürich’te. Onunla, son konuşmamızda, birinci olarak Mesudiye’den gelen kökler konusunda konuştuk, ikinci olarak Remzi Zarakol hakkında, "O olmasa hiçbirimiz okuyamazdık" diyecekti.

Ama ona yolu açan kim, Tokat Orta Okulunda okumasını sağlayan, Sibirya’da savaş esiri dayısı Mehmet Arif Ölçen.

Zeki,  pilotluk eğitiminde, Tevfik Tıbbiye’de, Remzi ise dışardan Ankara Hukuk’ta…

Tokat Valisi İzzettin Çarpar, böyle bir köy öğretmeni olduğunu öğrenince yanına maiyet memuru alır...

1939 depremi olur, yerle bir olur köyler, kasabalar… Annemin Niksar’daki büyük ahşap evi de yerle yeksan, Şehremini Ragıp efendiden kalma.

Tokat Orta Mektebi Jimnastik Dersinde, yandaki 1905 yılına kadar kullanılan Tokat Sinagogu (kaynak: Şalom Gazetesi)

Remzi ise, at sırtında köy köy dolaşıp, hasar tespitinde, deprem yardımını organize etmede.

Tokat’a gelince, Geyran’dan iki öğrencisini de yanına alır eğitimlerine devam etmeleri için ve kızkardeşi Makbule’yi, kuzeni Sıdıka’yı.

Sonra bu nöbeti İzmir’de pilot Zeki yüzbaşı devralır. İzmir Kız Lisesini bitiren Makbule Zarakol (Ölçen) da öğretmenliğe başlayacaktır. Daha sonra özürlü çocuklar eğitimin kurucu öncüsü olacaktır, ZİÇEV’i kuracaktır. (*)

Sonra tayini kaymakam olarak 1943 yılında Giresun Bulancak’a çıkınca, ilk işi orada bizim ANT’ın 12 Mart’ta hapse giren editörlerinden Alpay Kabacalı’nın kayın pederi Ömer İbrahimoğlu ile el ele verip Bulancak’ta Ortaokul inşa edilmesini sağlarlar, halkın gönüllü katılımı ile… Eşraftan Ömer İbrahimoğlu’nu ayrıca Bulancak’ta fabrika açmaya ikna eder.

Giresun vilayetinin bu 3. Ortaokulu olur. (Giresun’da ilk lise açılma tarihi ise 1946’dır.) RZ, Köylülere yönelik eğitimin ülkeyi dönüştüreceğine inanmaktadır.

İyi hoş inşaat biter ama savaş dönemi kereste yok memlekette. Bir sabah kalkarlar kıyıya devasa büyük liman keresteleri vurmuş. Çeker alırlar kıyıya. Güzelce kesilir keresteler, zımparalanır. Okulun zemini tavanı pencereleri kapıları için kullanılır.

Açılışa Giresun Valisi de katılır, "Remzi Bey, ahşap aksamı nereden buldunuz?"

Yanıt: "Stalin yolladı". Ve sonra nasılını açıklar.

2. Dünya savaşı, Sovyetlere yöneldiğinde ağır bombardımanlarda yele yeksan olan limanların devasa iskelelerinden kopup, Karadeniz’in sularına gömülen parçalar, bu denizin azgın dalga ve  akıntıları ile karşı kıyıya vurmuştur. Ve şimdi okul inşasında kullanılmaktadır.

Valiye bu şakanın yapılabilmesi, Sovyetler ile Türkiye arasındaki dostluk havasının hala dağılmadığını  göstermekte. Ta ki savaş sonrasında Sovyet-Türkiye arasında kriz patlak verene kadar.

1945 yılında Remzi Zarakol, Kars/Arpaçay’dadır. Zaman zaman sınır sorunları nedeniyle karşı tarafa geçilebilmekte, Sovyet yetkilileri ile yemek yenilebilmektedir. Kriz patlak verene kadar…

Orada, Ankara’nın Avrupa’dan gelen Sovyet savaş esirlerinin iade olunmasına tanıklık ederler. Trajik bir durum. İnsanların oradan oraya savruluşları savaşlarda. Toplama kamplarından kurtulmak için Alman brigatlarına katılmaları. Ve sonra bedel ödeme zamanı. "Kurşuna dizileceğiz nasıl olsa" deyip pencereden atarlar eşyalarını tiren Arpaçay’dan sınırı geçmeden önce. . Sadece Türkiye değil, 2. Dünya savaşında bizim gibi "tarafsız" olan İsveç de kendisine sığınan Baltık Cumhuriyetleri askerlerini Sovyetlere teslim eder.

O dönemi Kırımlı yazar Cengiz Dağcı, oldukça nesnel biçimde anlatır. Polonyalı eşi Regina ile 1945 yılında  Avusturya’daki bir mülteci kampında evlenen Cengiz Dağcı, daha sonra önce Edinburg sonra Londra’ya geçer. Turancı-Pantürkist çevrelere, çok istekli olmalarına karşın yüz vermez.   

Savaş sonrası Almanya ve Avusturya’da konumlanan müttefik orduları da yakaladıklarını, Sovyetlere iade etmektedir.

Sovyet-Türkiye dostluk anlaşmasının imzalanabilmesi için yeni koşullar gündeme gelir. (**) Sonuç, ret ve ordunun Erzurum’a çekilmesi.  O dönemin koşullarında girseler yapılabilecek çok şey yok. Ama Sovyetler girmezler eski oblatslarını geri almak için. Remzi bey yatağa tabancası ile girmektedir. İntihar etmek üzere.

Daha sonra Geyran’ın köy öğretmeni RZ, 1949 yılında Büyükada’dan sürgün edildiği İzmit/Karamürsel’de kampanya ile orta okul açılmasını sağlar. 1959 yılında İzmit Lisesine giden Karamürselli öğrencilerin geminin batması sonucu ölmeleri üzerine, "acaba ortaokul açmakla hata mı yaptım" diyerek acısını yansıttığını hatırlarım.

Son çabası ise, İstanbul’da sıkıntı çeken Tokatlı Üniversite öğrencileri için yine kampanya örgütleyerek bunun açılmasını sağlar.

80 darbesinden sonra İstanbul Üniversitesi genişleme bahanesi ile Tokat Talebe Yurduna  el koyar. Halen bir Tokat Talebe yurdu var mı, bilmiyorum.


(*) Bu konuda bak: Makbule Ölçen, Özürlüler Yokuşu, Ankara 2013

(*) Bu şartlar, sadece Kars/Ardahan’ın iadesi, Boğaz’dan geçiş statüsünün Sovyetler için daha güvenli hale gelmesi değil, aynı zamanda çok partili sistemde sol partilerin hükümet ortağı olmasını da içermektedir. İtalya, Fransa, Finlandiya ve Çekoslovakya’da olduğu gibi. "Tarafsız" olmasına karşın, İsveç gibi Türkiye, Nazi Almanya’sı ile, savaş sanayisininde hammadde niteliği taşıyanlar da dahil,  ticarete devam etmektedir. Denizaltıların geçişine göz yumulduğu iddiası da vardır. Sol basın ve kitapevlerine yönelik 1945 4 Aralık pogromuna karşın, sol parti ve sendikalar kapatılmaz, uluslararası durumun belirsizliğinde dolayı. Bunların kapatılması Sıkıyönetim tarafından bir yıl sonra 1946 Aralığında gerçekleştirilir. Ne olur olmaz denilip beklenir. 1946 yazında Amerikan Missouri zırhlısı gelene, Churchill, ünlü açıklamasını yapana kadar. Bu konuda bak: (*) Arman Giragosyan, Ermenistan Ulusal Arşivi Belgelerinde Sovyet-Türk Diplomatik İlişkileri /1945-46, Erivan 2010, Belge Yayınları (çıkacak).

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Zarakolu Arşivi