İşte böyle Fatih beyler.
Siz de biliyorsunuz ki Kerem, ikinci yarıda yerine almak zorunda kaldığınız Barcelona fatihiyle kıyaslanamayacak kadar kaliteli ve enerjik bir oyuncu.
"Çıkarmak zorunda kaldığınız" diyorum çünkü sırf inadınız yüzünden alıp bu takıma monte ettiniz.
Böylelikle birbuçuk pozisyonla iki gol yakalayan küme düşmeye dünden gönüllü rakibiniz, dört pozisyonla tek gol bulan takımınızı aklı ve mantığıyla devirip geçti...
***
"İmparatore"siniz ya; gariban Ankaragücü'ne fark yaparken, ısrarla getirdiğiniz bu şahsı da zaferinize ortak ederek, büyüklüğünüzü dosta düşmana bir kez daha kanıtlayacaksınız.
Kanıtladınız.
Hayırlı olsun...
***
Kırmızı kartı gören de Mustafa değil, sizsiniz Fatih beyler. Çünkü Mısırlı öylesine karakterli bir çocuk ki, takımın, zatıalinizin basiretsizliği nedeniyle iki farkla geriye düşmesini onuruna yediremeyip bir an önce gole gideyim derken, olmadık bir yerde ve zamanda oyundışı kaldı...
***
"Üç puan gelsin de nasıl gelirse gelsin" diyen taraftarlardan, Erzurum maçı sonrası yazdıklarıma hakaret dolu mesajlar gelmişti.
Oysa ne demişim:
"Şampiyonluk adayı bir takım bu kadar geri pas yapmamalı..."
Vay sen misin 2-0 galip gelen cimboma laf söyleyen (Rakip Liverpool olsa neyse).
Bugün onlara terbiyemi bozmadan, Temel fıkrasıyla karşılık vereyim:
Her fani gibi bizim Temel de bir gün rahmetli olur.
Önceden hazırlattığı ve başucuna dikilmesini vasiyet ettiği mezartaşında şöyle bir yazı vardır:
"Hastayum dedum dedum inanmadunuz; e-ee, ne oldi?.."
***
Sadece bu maç için değil, tümünü kastederek bir şikayetimi de aktarmadan geçemeyeceğim...
Madem artık video hakemleri var ve amaç hızlı futbol oynatmak, o halde neden ensesine rakibinin serçe parmağı değdiğinde bile (ille de iki eliyle suratını avuçlayıp) yerde 99 takla atanlar cezalandırılmaz?..