Maç öncesi gözler, 7 futbolcusunun koronavirüs testi pozitif çıkan; 1 oyuncusunun da akciğerine virüs yerleştiği bilinen Ankaragücü'ndeydi. Üstelik başkent takımının en güvendiği isim Alper Potuk da kırmızı kart cezalısıydı. Yani 6'sı ilk 11'de olması planlanan 9 futbolcuyu İstanbul'a getirememişlerdi...
***
Galatasaray'da ise Falcao kart cezalısıydı. 1 kişinin testinde sonucun pozitif olduğu da iki gün önce açıklanmıştı.
Acaba bu oyuncu, basın tribününde dağıttıkları listede adını göremediğimiz Belhanda mıydı? Gerçi sakat olduğu için kadroda olmadığı söyleniyordu ama "sakatlık", doğrusu zekice bir bahane olabilirdi.
Neticede, sadece iki kulüpte 9 vaka, futbolun neden bu kadar tatsız, heyecansız ve elbette kalitesiz olmasında, kuşkusuz önemli etken...
***
Cumartesi sabahı 09.00'da ArtıTv'de program sunacağım için gece erkenden yattığım halde, maçın ilk yarısında esnemekten inanın çenem ağrıdı.
İki takım da birbirinden kötü oynamak için bu kadar mı çaba harcar? Tamam anladık, eksikleriniz var. Ama 11'er kişisiniz. Hiç değilse hepinizin abisi Babel'in çabasını örnek alın. Adam her hareketiyle sonuca gitmeye niyetli olduğunu ortaya koyuyor.
Neticede, uzatma dakikalarının son saniyelerinde, Saracchi'nin kedi olalı bir fare tutarak rakibini geçip yaptığı ortayı ağlara gönderiyor...
***
İkinci yarı için ne düşünürsünüz?
Galatasaray'ın, zaten darbe üstüne darbe yemiş, 45 dakikayı da yenik kapatmış Ankaragücü'nü darmadağın edeceğini; değil mi?
Nerdeee?
Birkaç kez altıpasta pozisyon yakalıyorlar ama buradaki hareketler, bir zamanların Komedi Dans Üçlüsü'nün hareketlerini hatırlatıyor...
***
Aklıma gelmişken onunla bitireyim:
Hastalığa yakalanan yüzlerce popüler şahsiyetin, bir o kadar sağlık personelinin, hukukçunun, mahalle bakkalının, hayat kadınının adları açıklanırken, futbolcularınki neden saklanıyor?