Deniz Derinsu
Türk futbolu koronaya karşı…
Türk futbolu, yeryüzünün korkulu rüyası koronavirüse meydan okuyor…
TFF Başkanı Nihat Özdemir, 12 Haziran’da liglerin başlayacağını açıkladı…
Güzel…
Güzel de…
Kimlerin içine sindi? Kimler oynamak istiyor? Tam soru işareti…
Hatta kimileri ‘Acaba bu başlangıç tarihi Nihat Özdemir’in içine siniyor mu?’ diye de tartışıyor… Bunu tartışanlara göre bir yerden ‘Başlamak lazım’ nasihatı geldi!
Malum Katarlılar Türk futbolunun başlıca gelir kapısı ama kapıyı fena halde daralttılar. Hatta kapatıp gitmek istedikleri de söyleniyor. Onların zararını arttırmadan kalplerini kazanmak için başlama düdüğünün çalması gerek…
Rakamların düşme belirtisiyle sokakları çılgınca dolduranlara hâlâ ‘Evde Kal’ çağrısı yapılırken futbolu başlatmaya çalışmak ilginç bir durum…
Diyelim ki… TFF istiyor (soru işareti)… Kulüpler istiyor (soru işareti)… Futbolseverler istiyor (soru işaret)… Yayıncı kuruluş istiyor (bunda soru işareti de soru işaret!)…
Peki, o sahaya çıkıp bu oyunu oynayacak olanlar? Çoğu aile babası bu insanların büyük çoğunluğu istemiyor... Bakmayın bu tip haberlerin yandaş medyada yer bulamadığına… ‘Paramızdan vazgeçelim ama oynamayalım’ deyip yaşamlarını riske atmak istemeyen çok sayıda futbolcu var… Bu tür demeçleri ancak aralarda görebilirsiniz…
Maçların başlatılacağının açıklanmasıyla birlikte Fenerbahçe kulübü bir açıklamada bulunurken, eğer bir sıkıntısı olursa bu durumun hukuki sorumluluğunun hangi kurum ve kişilerde olacağını sorguladı…
Ve bu açıklamanın akşamında… Hafta başı başlayan idmanların 4. gününde Samandıra Tesisleri’nde yapılan testlerde bir virüs vakası, bir de şüpheli tespit edildi. Ve idmanların durduğu açıklandı anında…
Birkaç gün öncesinde Ankaragücü’nde bir oyuncuda koronavirüs tespit edilince başkent kulübü de programını durdurmuştu…
Futbol bir keyif oyunu… En büyük keyif seyircisiyle oynanan maçlardır. Bizim gibi futbol kalitesi sınırda dolaşan ülkelerde kimi zaman maçları hareketlendiren tribünlerdir.
Futbol seyircisiz yavan olur…
Maçlar seyircisiz başlayacak…
Uzun ara sonra takımların bir hazırlık dönemi geçirmesi gerek. Şu an başladılar ama ülkede virüs sıkıntısı daha istikrarlı bir düşüş göstermeden başlayan çalışmalar, kimsenin içine sinmiyor…
Düşünün ki topları bile fısfıslarla ilaçlıyorlar…
Avrupa’da neler oluyor… Kimi ülkeler riske girmeden sezonu noktaladılar. Kimileri ise normalleşme sürecine girip bir istikrar sağlayınca devam kararı aldılar ama o kararlar da ülkelerinde çok kesimce eleştiriliyor…
Bizde de durum farklı değil…
Fenerbahçe kulübünün sorusu doğru gözüküyor…
Sağlık Bakanı topu TFF’ye attığına göre üzücü bir durumda bu işin sorumlusu TFF olacaktır…
Ama tüm bunlara gerek var mı?
Oynanacak 8 hafta var… Başlatılır ağustosun son haftasında. Ha temmuz sıcağı, ha ağustos… Fark etmez… Haftada 2 maçtan 4 haftada biter… Sonra yeni sezona başlanır ekim ayında… Avrupa Kupaları’na gidecek takımlar için UEFA ile bir yerde anlaşılır…
Gelecek sezon Türkiye Kupası da iptal edilir… Nasıl olsa yayıncı kuruluş devlet kanalı sayılır, uzatılır sözleşmesi 1 yıl daha olur biter…
Kısacası… Öyle ya da böyle bir formül bulunur…
Ama temmuz sıcağında bu maçları oynatmak… Futbolu seyirci görselliğinden ve katkısından mahsun bırakmak… Kombine sahiplerini mağdur etmek… Ve en önemlisi, daha ne olduğu tam netleşmeden insan sağlığını, futbolcuları ve ailelerini riske atmak ne kadar doğru bir karar…
Düşünün… Futbolcusunuz… Tesislerinizde virüslü bir arkadaşınız tespit ediliyor… Nasıl bir psikolojiye bürünürdünüz?
Bu tartışma bitmeyecektir…
Yoksa biz evlerimizdeyiz…
İyi kötü futbol başlasa da seyretsek… Hiç de fena olmaz…