Türkiye’nin siyasal çalkantı riski…

Devletin ve toplumun temelini yok etmek isteyen sinsi bir iradenin planları, Türkiye’yi karanlık bir tünelde freni kopmuş TIR gibi belaya götürüyor. 'Gelecek yıl karmaşa ihtimali riski en yüksek ülke' analizini doğrulamak için uğraşıyor gibiler…

Bloomberg Economics'in analizine göre G20 ülkeleri arasında gelecek yıl “şiddetli siyasi çalkantıların yaşanma olasılığının” en yüksek olduğu ülke Türkiye imiş…

Okuyana ürperti veren bir analiz.

Hangi kriterlere göre böyle bir sonuca vardıklarını merak ettim.

Rejimin niteliği, kurumlar ve siyaset içindeki ilişkiler, sosyal gruplar arasındaki farklılıklar belirleyici rol oynuyormuş.

Yüksek borçlanma maliyetleri, düşük yatırımlar ve daha yavaş büyüme gibi ekonomik sorunlar da riskleri etkileyen unsurlar arasında yer alıyormuş.

Kurumsal gerileme ve siyasi şiddet artışı da risk ihtimalini arttırıyormuş.

“ABD merkezli araştırma kuruluşu Center for Systemic Peace’in direktörü Monty G. Marshall, siyasi retorik düzeyi, siyasi liderler arasındaki saygı eksikliği ve hızlı ve etkili iletişim bağlantıları ve silahların kolayca bulunabilmesinin siyasi çalkantı riskini artırdığını” vurgulamaktaymış.

“Gelecek yıl iç karışıklık çıkma ihtimali Türkiye’de yüzde 6, Rusya’da yüzde 4, ABD’de ise yüzde 3 seviyesinde bulunuyor” muş.

xxxxxxx

Aklıma ister istemez Cuma günü TBMM’de izlediklerimiz geldi.

Anayasayı yok sayan bir yasama çoğunluğu ve kan dökülmesine yol açan gözü dönmüş bir şiddet…

Hiç hayra alamet değil…

Adeta anayasal düzenin sonu.

xxxxxxx

Anayasaya uymak bir tercih değil, bir zorunluluktur.

Yok saymaya kalkanlar için ise ceza hukuku en ağır cezaları öngörür.

Halkın oylarını alan, maaşları ve masrafları halkın vergileriyle ödenen insanların, devlet ve toplum düzeninin temel metnini yok saymaları Bloomberg’in analizi kadar ürpertici…

Sanki bazı insanlar korkutucu bir kehaneti gerçekleştirmek için uğraşıyorlar.

xxxxxxx

Üstelik anayasayı yok sayan o milletvekilleri göreve başlarken “Anayasaya sadakattan” ayrılmayacaklarına dair namus ve şerefleri üzerine ant içerler.

Milletvekillerinin sadık kalacaklarına dair ant içtikleri Anayasa’nın 153. Maddesi de şöyle der:

“Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”

Meclis, Meclis başkanı ve oradaki milletvekillerinin hepsi Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymak zorundalar… Uymadıkları zaman, mevkileri, makamları, unvanları ne olursa olsun ağır bir suç işlemiş olurlar.

Biz, bütün ülke bu suçun pervasızca işlenmesine tanık olduk işte.

xxxxxxx

Anayasa Mahkemesi’nin Ağustos başında Can Atalay ile ilgili açıkladığı 6 sayfalık gerekçeli karar, “anayasa ihlali” yapanlar hakkında yazılmış bir iddianame gibi…

6 sayfanın sadece şu bölümünü okumak yetiyor:

Diğer yandan Anayasa Mahkemesinin 25/10/2023 tarihinde verdiği hak ihlali kararı sonrasında Hatay Milletvekili Şerafettin Can ATALAY ile ilgili kesinleşen bir hükmün varlığından söz etmek hukuken mümkün değildir.,

Anayasa Mahkemesinin ihlal kararından sonra kararın hüküm fıkrasında belirtildiği şekliyle ihlale yol açan kararın ortadan kaldırılması anayasal bir zorunluluktur.

Anayasa Mahkemesince Anayasa’yı ihlal ettiği tespit edilen bir yargısal kararı mahkemeler dahil hiçbir kamu otoritesi esas alamaz ve Anayasa’ya aykırılığı sabit olan bir karara hukuken geçerlilik tanınamaz.

Anayasa Mahkemesinin ihlal kararları yol gösterici veya tavsiye mahiyetinde kararlar olmayıp bağlayıcı ve gereğinin yapılması konusunda ilgili otoritelere takdir alanı bırakmayan kararlardır.

Bu kapsamda, Anayasa Mahkemesinin ihlalin kaynağı olarak tespit ettiği önceki kararın kaldırılması hususunda derece mahkemelerinin herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır.

Sadece mahkemeler değil ihlal sonucunun oluşmasına yol açan veya ihlalin giderilmesi sürecinde etkin konumda bulunan diğer kamu otoriteleri de ihlal kararının gereğini yerine getirmek, ihlali gidermek ve ihlalin sürmesini önlemekle yükümlüdür.

Hiçbir demagojiye ve şarlatanlığa izin vermeyecek kadar açık ve net… Bu ülkede yaşayan herkes, unvanı ne olursa olsun bu karara uymak zorundadır… Bu karara uymadığınız anda suç sınırını geçiş olursunuz.

Hiçbir yumruk, hiçbir zorbalık bu gerçeği değiştiremez.

xxxxxxx

Parlamentoda çoğunluk partisinin kendi meşruiyetini oluşturan anayasaya ve AYM kararına uymayacak, ayrıca planlı programlı şiddet uygulamaktan çekinmeyecek, kadın milletvekilinin kaşını patlatacak, kan dökecek kadar gözü dönerse o ülkeyi parlak günlerin beklediği söylenemez.

Devletin ve toplumun temelini yok etmek isteyen sinsi bir iradenin planları, Türkiye’yi karanlık bir tünelde freni kopmuş TIR gibi belaya götürüyor.

“Gelecek yıl karmaşa ihtimali riski en yüksek ülke” analizini doğrulamak için uğraşıyor gibiler…

Hukukun yerine “yumruğu” koymaya çalışıyorlar.

“Karmaşa”nın tam tarifi de bu zaten.


Mehmet Altan kimdir?

İlk imzası 15 yaşında yayınlandı. 20 yıl Sabah, 6 yıl da Star Gazetesi'nde baş yazarlık olmak üzere çok uzun yıllar köşe yazarlığı yanında televizyon programcılığı ve yorumculuğu yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var. 15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19., 26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı. 21 ay cezaevinde kaldı. AYM, AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Altan Arşivi