Mehmet Altan
Ülke neden çöker, bina neden çöker?
Basın Tarihi peşinde 2003 yılından bir sonraki yıla geçerken, 2004 yılı olayları içinde her bir yana kazınmış bir isme rastladım:
Zümrüt Apartmanı…
xxxxxx
6 Şubattan beri toplumsal olarak enkaz altındayız.
Depremden beri 185 bin kredi kartının hiç kullanılmadığı, 300 bin cep telefonundan hiç sinyal alınamadığı söyleniyor…
Kaybettiklerimizin resmi rakamların çok üzerinde olduğu iddiaları konuşulup duruyor…
Binaları ve müteahhitleri teker teker ezbere bilir hale geldik…
Rönesans Rezidansı, Ezgi Apartmanı…
Bu ruh halindeyken Zümrüt Apartmanı karşıma çıktı…
xxxxxx
2 Şubat 2004 günü akşamüstü, Konya iline bağlı Selçuklu ilçesindeki Kerkük Mahallesi'nde bulunan 12 katlı Zümrüt Apartmanı büyük bir gürültüyle çöktü.
Olay yerine çok sayıda itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Enkaz altında kalanları kurtarmak için çalışmalar başlatıldı.
Arama kurtarma çalışmaları 9 gün sürdü…
Apartmanın enkazı altında kalan 92 kişi öldü, 30 kişi yaralandı.
Zümrüt Apartmanı Faciası, Türkiye'deki en büyük “yapısal felaketlerden” biri olarak tarihe geçti.
xxxxxx
Yapısal felaket mi?
Cinayet ekonomisi mi?
“Zümrüt Apartmanı'nın inşaatında usulsüzlükler yapıldığı, bina ruhsatının iptal edilmesi ve binanın yıkılması gerektiği ortaya çıktı” saptamasına baktığımızda cevap çok açık:
Tabii ki cinayet ekonomisi…
xxxxxx
“Olayın ardından, sorumlular hakkında soruşturma başlatıldı ve birçok kişi hakkında dava açıldı. Türkiye'de birçok kentte benzeri durumlarla karşılaşmamak için binaların güvenliğiyle ilgili önlemler alındı.”
Önlemler mi alındı?
O zaman 2023 yılında neden tarihin en büyük “deprem katliamını” yaşadık?
Hangi önlemler….
xxxxxx
“Zümrüt Apartmanı, 1997 yılında inşa edilmişti ve 12 katlıydı. Apartmanın inşası sırasında çeşitli usulsüzlükler yapıldığı iddia edildi.
Binanın inşası sırasında betonarme kalitesi düşürüldü ve izin verilen kat sayısının üstüne çıkıldı.
Ayrıca, binanın temelinin yetersiz olduğu, olası depremler için dayanıksız olduğu belirlendi.”
Bu satırlar cinayetin nasıl işlendiğini, katilin kim olduğunu anlatıyor…
Hep bildik suçlular…
xxxxxx
“Zümrüt Apartmanı’nın yıkıldığı alan 2013 yılına kadar boş kaldı. Apartmanın enkazında her yıl anma töreni yapıldı ve apartmanın bulunduğu alana faciada ölenler için bir anıt yapılması önerildi.
2007 yılında Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, apartmanın bulunduğu yere yapı kontrolü laboratuvarı ve bir anıt yapılacağını açıkladı.
Ancak 2015 yılında, apartmanın bulunduğu alana önerilen yapı yerine 10 katlı yeni bir bina yapıldı.”
Faciadan bu yana geçen 19 yıla rağmen siyasal ve yerel iktidar aynı kişilerin elinde.
Çökenin neden çöktüğünü araştırmak ve melaneti kaynağında kurutmak yerine, yerine yeni inşaat bu zihniyetin alameti farikası…
Şimdi aynı şeyi, üstelik bu kez hiç beklemeden, toplum olarak altında kaldığımız deprem bölgesinde yapacaklar…
xxxxxx
6 Şubat 2004'te binanın müteahhidi Ali Vedat Kaya ve taşeron İsmail Hakkı Canlıer, 17 Mart 2004 tarihinde ise proje sorumlusu Halil İbrahim Elliiki tutuklandı.
18 Mart 2004'te Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bu kişiler hakkında dava açıldı.
30 Nisan 2004’te ilk duruşma görüldü.
Müteahhit Ali Vedat Kaya, inşaat aşamasında eksik malzeme kullanmadıklarını söyledi.
Kaya ayrıca inşaat sırasında kolon ve kirişlerin diğer apartmanlara oranla daha küçük olduğunu ama belediyeden onay çıktığı için herhangi bir değişiklik yapmadıklarını açıkladı.
İş takibini de İsmail Hakkı Canlıer’in yaptığını söyledi.
Canlıer ise, “İnşaatı özel olarak denetleyen bir mühendis yoktu. Mimar olduğu için bu görevi Vedat Kaya yürütüyordu. Belediye görevlileri ise kontrol için inşaata hiç gelmedi. Sadece bittikten sonra onay vermek için gelip gittiler. Yapım sırasında su basmasını kontrol için bile gelen olmadı” dedi.”
xxxxxx
“29 Kasım 2004'deki duruşmada, Halil İbrahim Elliiki'nin bilirkişi raporunun mahkemeye gelmesinin zaman alacağı gerekçesiyle 5 bin YTL kefaletle tahliyesine, Ali Vedat Kaya ve İsmail Canlıer'in ise tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
Ayrıca belediye görevlisi Hüseyin Çopur, Maide Dönmez ve Zeynel Ünal hakkında soruşturma açıldı.
Selçuklu Belediye Başkanı Adem Esen hakkında da soruşturma açılacaktı ancak İçişleri Bakanlığı buna izin vermedi.
2007'de Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu'nun 'dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçlarını içeren 383. maddesi gereğince Ali Vedat Kaya'ya 5 yıl hapis ve 440 YTL para cezası, İsmail Hakkı Canlıer'e 4 yıl hapis ve 440 YTL para cezası, Halil İbrahim Elliiki'ye de 2 yıl hapis 440 YTL para cezası verdi.
3 belediye görevlisi ise ikişer yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ali Vedat Kaya, İsmail Hakkı Canlıer ve Halil İbrahim Elliiki'nin cezası onaylanırken, belediye görevlilerinin cezası ertelendi.
Daha sonra Kaya da tutuklu kaldığı sürenin göz önünde bulundurulması ve cezada indirime gidilmesi nedeniyle tahliye edildi.’’
xxxxxx
“Bingöl Çeltiksuyu’nda öldüler” başlıklı yazımda, “Siyasetçi-müteahhit-bürokrat üçlüsünün kurbanı olan koca bir ülke var. Bakalım Türkiye’yi enkaz altında bırakan bu rant rejimiyle yüzleşmek mümkün olacak mı yoksa köhnemiş hamaset gene cinayet mekanizmasını gözden kaçırmayı becerecek mi?” diye sormuştum…
Zümrüt Apartmanı seri katilin 2004 yılındaki cinayetidir…
Yıl 2023 ama cinayet şebekesi azmanlaşarak katliamlarına devam ediyor…
Basın tarihini inceleyince bu cinayetlerin, katil sistemin ve aldırmaz toplumsal yapının nasıl hiç değişmeden devam ettiğini görüyorsunuz.
Kaçınılmaz olarak “bu ne zaman değişecek” diye de soruyorsunuz.
Mehmet Altan: İlk imzası 15 yaşında yayınlandı.20 yıl Sabah,6 yılda Star gazetelerinde baş yazarlık ve yazarlık, televizyon programcılığı ve yorumculuk yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var.15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19.,26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı.21 ay cezaevinde kaldı. AYM,AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.