Nazım Alpman
Vidanjör Medya
Şimdi Apoletli Medyanın yerine onların karikatürü olabilecek niteliktekiler geldi. Beslendikleri tek yer var: Foseptik çukurları!
Nazım ALPMAN
Bir zamanlar gösterişli bir adı vardı:
-Dördüncü Kuvvet Basın!
O zamanlar medya olarak sadece gazeteler olduğundan "basın" çok geniş bir anlam ifade ediyordu.
Dördüncü kuvvet olması da Anayasa’nın "kuvvetler ayrılığı" esasına manevi bir ekleme idi. Yasama birinci kuvvet, yürütme ikinci kuvvet, yargı üçüncü kuvvet ve basın da dördüncü kuvvet olarak sıralanıyordu.
Babıali’ye gazetecilik dışı sermaye girip ardından da özel televizyonlar ortaya çıkınca "medya dönemi" de başlamış oldu.
Gazeteciliğin toplumda sağladığı itibarı, gazetelerin aç gözlü patronları yağmalamaktan geri durmadılar. Hükümetler üzerinden temas kurup bütün kanunsuzluklarına bir çare aradılar ve buldular.
Karşılığı da vardı. Devletin ve hükümetlerin "küçük ricalarını" manşetlerine çektiler.
Devlet çıkışlı manşetlerle önce gerçekler vuruldu, sonra insanlar! Böylesi durumların hazır kalıp başlıkları da ertesi gün için özenle bekletildi:
-Karanlık güçler iş başında!
Bütün bu kepazelikler hep gazetecilik adına yapıldı.
Özel adları da vardı:
-Büyük medya, merkez medya, yaygın medya, ulusal medya..!
Bunların topuna birden ne denilmesi gerektiğini Ragıp Duran buldu:
-Apoletli Medya!
Yapmadıkları rezillik kalmadı.
Şimdi Apoletli Medyanın yerine onların karikatürü olabilecek niteliktekiler geldi. Öncekilerin kötü kopyaları… Onlardan ne görmüşlerse onun iki kat rezilini uyguluyorlar. Estetik duyguları da kendilerine göre olduğundan artık ölçü, nizam, intizam, adap, örf, kalite adına her şeyin üstüne edip öyle gidiyorlar.
Beslendikleri tek yer var: Foseptik çukurları!
Kalemlerine mürekkep diye dışkıları çekiyorlar, sonra de sütunlarından pompayla püskürtüyorlar. Artık kime ne sıçratırlarsa:
-Hain, Fetöcü, Dehakapeceli, Deaşlı, İşıdli, ajan, casus, gizli örgüt mensubu veya destekçisi.
Olmayan akıllarına ne gelirse…
Yelkenlerini iktidardan esen rüzgarla doldurup, bir o yana bir bu yana savrularak gidiyorlar. Aynı konularda düzenli olarak 180 derecelik açılarla fikir beyan ediyorlar.
Bir gün Rusya’yı en büyük düşman olarak hedef tahtasına koyup, ertesi gün en büyük müttefik olduğunu ilan ediyorlar.
Utanmaları yok!
Sıkılmıyorlar da…
Gün bugündür diyerek sadece beslenme borularının düzeni konusunda hassasiyet gösteriyorlar.
Haklarını teslim etmek gerekiyor. Daha önce böylelerini hiç görmedik. Her haltı kendileri yedikten sonra dönüyorlar; uyarıcı yayınlar yapmış olanları itham edip, iftira atmak için düzmece haberler üretiyorlar.
Dönmek, en büyük başarıları.
Şaşmaz pusulaları var: İktidarlar!
İktidarların minderi olma pozisyonlarını hiç kaybetmiyorlar. Orada kendilerini güvende hissediyorlar.
Artık bunlar icraatlarına yakışan güzel bir sıfatı hak ediyorlar:
-Vidanjör medya!