YSK'ye her gün bayram

YSK'nin son bir ayda attığı tüm adımların önemli bir karşılığı var...

Öyle bir Yüksek Seçim Kurulu düşünün ki;

İstanbul seçimlerini iptal ettiği gün; "hani bunun sorumlusu" sorularının önünü almak için kendi kafasına göre bir suç duyurusunda bulunuyor;

Suç duyurusunda ilçe seçim kurulu başkanları ve seçim müdürleri ile "diğer sorumlular" diyor ama bu kişilerin kimler olduğunu açıklayamıyor;

İlçe seçim kurulu başkanı yargıçlar hakkında büyük bir hukuk rezaletine imza atarak Savcılığa suç duyurusu yapıyor,

Sonra "yanlışlık olmuş" diyerek suç duyurusunu geri alıyor,

Üstüne Savcıya "ben sana suç duyurusunda bulundum ama sen hiçbir işlem yapma" diyor,

Suç duyurusunu bayram günü HSK’ya göndermeye karar veriyor,

Dosya oradan oraya gezdiğinden henüz haklarında soruşturma başlatılamayan seçim müdürlerinin de yerlerini haklarında soruşturma olduğu gerekçesiyle değiştiriyor.

Sonra da "Ben onların yerini aslında disiplin soruşturması nedeniyle değiştirdim" açıklamasını yapıyor.

Bu yaşananlar Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçimlerini iptal etmesine ilişkin aldığı kısa kararın 3. Maddesi ile ilgili sadece son bir ayda yaşananlar. İlk iki maddesindeki hukuki kaosu çözebilmenin imkanı yok. Aslına bakılırsa, son maddenin de yok. Ama YSK'nin bu maddeye dayanarak son bir ayda attığı tüm adımların bir önemli bir karşılığı var...

***

Başa dönelim…

YSK 6 Mayıs’ta aldığı kısa kararla ilçe seçim kurulu başkanları, seçim müdürleri ve diğer sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

Peki seçim suçları nasıl soruşturuluyor? Yasaya göre eğer seçim suçunu işlediği iddia edilenler arasında yargıçlar var farklı bir durum ortaya çıkıyor. YSK’nin kısa kararında da ilçe seçim kurulu olan yargıçlar yer alıyor. Yargıçlar ile ilgili soruşturmalar ise HSK’nın "soruşturma izni"ne bağlı. Yargıçların suçlarına kim iştirak etmiş ise seçim müdürü ve YSK’nin deyimiyle "diğer sorumlular"a da Savcılık karışamıyor. Hepsini HSK’nın oradaki yargıçla beraber soruşturması gerekiyor.

Hal böyleyken YSK suç duyurusunu şaşırtıcı bir biçimde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapıyor.

YSK üyeleri "hukuku bilmiyor" diyelim,

Suç duyurusunu alan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da "yetkili mercii ben değilim" demiyor.

Hem YSK'nin hem de Başsavcılığın suskunluğu nasıl oluyorsa tam 1 ay sürüyor. 6 Mayıs’tan 6 Haziran’a hiçbir hukuk mercii bu suç duyurusunun yanlış yapılmasına ilişkin sesini çıkarmıyor.

Ve YSK 6 Haziran’da birden bire İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki başvuruyu geri çekmeye karar veriyor. Bir de Başsavcılığa "hiçbir işlem yapmayın" diyor. Ardından HSK’ya gidiyor.

Peki bu 1 aylık "yanlışlık" sırasında neler yaşanıyor? YSK bu yanlış adımı baştan atmasaydı neler olacaktı?

Eğer YSK, yasalara uygun olarak HSK’ya suç duyurusunu hemen göndermiş olsaydı ya da Savcılık hemen "ben bu işte yetkili değilim" diyerek HSK’ya gönderseydi,

İstanbul’da 11 seçim müdürünün Terör birimlerince ifadesi alınamayacaktı,

Seçim müdürleri ve sandık kurulu başkanları hakkında FETÖ ile ilişkilendirme yapıldığına ilişkin haberler gazetelerde çıkmayacaktı,

Şu ana kadar kimse hakkında bir işlem yapılamayacak; İstanbullu seçmen üzerinde "hırsızlık" algısı yaratılamayacaktı.

Zira o suç duyurusu HSK’ya yapılsaydı,

HSK önce oturacak gerçekten soruşturmayı gerektiren bir şey var mı yok mu diye ön inceleme yapacak, ardından soruşturma açılmasına karar vermesi halinde sandık başkanınından seçim müdürüne kadar herkes Ankara’dan soruşturulacaktı. Ve bu algı, bu kadar hızlı oluşturulmayacaktı.

YSK şimdi aradan geçen 1 ay içinde sanki hiçbir şey olmamış gibi, "Suç duyurusunu geri alıp HSK’ya yaptım, seçim müdürlerinin de görev yerlerini değiştirdim" diyerek, hepimizin aklıyla dalga geçiyor.

Kamu görevlisi olmayan sandık başkanları ile ilgili başlayan süreç böyle…

Peki kamu görevlisi olan sandık başkanları için durum ne?

Bir de ona bakalım…

YSK’nin hukuk eliyle sandık kurulu başkan ve üyeleri ile seçim müdürleri üzerinde oluşturduğu bu müthiş baskı yüzünden Büyükçekmece İlçe Seçim Kurulu Başkanı Enes Sevgi, "baskılara dayanamayıp" emekliye ayrıldı.

HSK’nın 29 Mayıs’ta açıkladığı atama kararnamesi ile İstanbul’daki iki ilçe seçim kurulu başkanının görev yeri değişti. Hakimler Nermin Sürücü ve Hatice Akpınar, yine İstanbul içinde görevlendirildi ama atandıkları yerde kıdemsizseler; seçim kurulları da ocak ayında oluşturulduğu için bu görevleri bypas oldu…

Sandık başkanlıklarında daha önce görev almamış olanlar ise bu baskı ortamından kaçarak, görev almak istemiyorlar.

İstanbul seçimleri için "güvenli sandık kurulları"nı oluşturan YSK’ye göre ise hava hoş…

Ne de olsa YSK’ye her gün bayram

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sibel Hürtaş Arşivi