Alp Altınörs
Korona günlerinde kayyum
Hayır, korona virüsü insanları eşitlemedi. Tam tersine. Yeryüzünde ne kadar eşitsizlik varsa, üstündeki örtüyü çekip aldı. AKP iktidarı da bildiğiniz gibi. Korona virüsle başa çıkamayınca muhaliflerine saldırıyor. İçişleri Bakanlığı bu sefer korona virüs bahanesiyle sosyal medya gözaltılarına devam ediyor. Meclise getirilen "2. yargı paketi" tutuklulara zorla SEGBİS’le ifade vermeyi dayatıyor. Hapishanelerde özellikle siyasi tutukluların koğuşları tıklım tıklım dolu olduğu için başlatılan "Acil Tahliye" kampanyasına, iktidar, tam tersi bir hazırlıkla, uyuşturucu mafyasını tahliye etme paketiyle yanıt veriyor. "Tatil değil uzaktan eğitim" sloganıyla başlatılan EBA TV yayınlarının daha ilk gününde, hevesle ekran başına geçen okul çağında çocuklara Adnan Menderes’in idam sahnesi izletiliyor. İdlib’de El Kaide türevi gruplarca öldürülen 2 asker için MSB "radikal gruplar" diyor, El Kaide diyemiyor.
İşte böyle bir ortamda, HDP’li belediyelere yine kayyum atandı. Bir il, 5 ilçe ve iki belde belediyesine seri kayyum atamaları yapıldı. Belediye eşbaşkanları, meclis üyeleri ise topluca gözaltına alındı. Halk tarafından idare edilen Batman, Silvan, Ergani, Lice, Eğil (Diyarbakır ilçeleri), Güroymak (Bitlis), Halfeli (Iğdır) ve Gökçebağ (Siirt) belediyeleri, kayyum karanlığına gömüldü. Anlaşılan dünya virüsle mücadele ederken, AKP yeni kayyum planları yapmakla meşgulmüş. Pek çok ülkenin laboratuvarlarında korona virüse aşı geliştirmek için hummalı bir çalışma sürerken, AKP’nin siyasi laboratuvarlarında kayyum hazırlıkları yapılıyormuş.
İlginçtir: Bu yazı yazıldığı saat (21:00) itibariyle, İçişleri Bakanlığı, Valilik ve kaymakamlık sitelerinde konuya dair herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Ayrıca iktidarın haber kanalı olan Anadolu Ajansı’nda da gözaltı ve kayyumlara dair herhangi bir haber yok. Korsan bir kayyum atamasını andırıyor. Yani mümkün mertebe kimse duymadan yapılmak istenen gizli kapaklı bir işe benziyor. Zira yeminli Kürt düşmanları dışında herkes biliyor ki, yapılan bir gasptır. AKP seçimle alamadığı belediyeleri polis zoruyla almakta, rantçı sistemi için bütün belediye kaynaklarına el koymak istemektedir.
AKP normal biçimde yönetemeyen, çoğunluğu yitirmiş, halk iradesini temsil etmeyen, başkancı rejimin sağladığı OHAL yetkileriyle ayakta durabilen bir partidir. Sürekli OHAL yöntemleriyle, Kürtlere "düşman hukuku" uygulayarak, tüm toplumu sindirmeye çalışmaktadır.
Dün, müzakere ve çatışmasızlık sürecinde, bu ülke valilerin seçimle gelmesini tartışırken, bugün AKP ile gelinen noktada, belediye başkanlarının atanmasını tartışır hale getirilmiştir. Dün, Kürtlerin demokratik yerel yönetimle kendilerini yönetmesi tartışılırken, bugün Kürtlerin seçmen sayılmadığı bir noktadayız. Bütün hikâyesini sandıktan çıkmak ve seçilmek üzerine kuran AKP’nin aşil topuğu Kürt halkının toplumsal örgütlülüğünü bir türlü dağıtamamasıdır. O yüzden açıkça darbe yöntemlerine başvurmakta, seçileni kayyumla devirmektedir.
Batman Belediyesi, sabah saatlerinden itibaren polis tarafından kuşatıldı. Oysa daha bir gün öncesinde, belediye eş bakanları Dr. Mehmet Demir ve Songül Korkmaz, geç saatlere kadar korona virüsle etkin mücadele yürütmüşlerdi. Şehri köşe bucak dezenfekte etmiş, vatandaşlara bilgilendirme yapmış, dahası bir ilke imza atarak, su faturalarını ertelemişlerdi. HDP’li belediye eşbaşkanları halkın sırtından yük almaya çalışırken, sabaha karşı kendilerini Batman Emniyetinin hücrelerinde buldular. Halkla birlikte yönetme, toplumcu belediyecilik yapma "suçlarını" (!) işlemişlerdi.
Görüştüğümüz parti yetkilileri, başka belediyelere de kayyum atamaları olabileceğini, AKP’nin korona virüs sebebiyle oluşan şartları HDP’li belediyelere yönelmek için fırsata dönüştürdüğünü belirttiler.
Kayyum artık AKP’nin yönetme tarzıdır. Bugün için HDP’li belediyelere, Kürt coğrafyasında uygulanan ne zulüm varsa, yarın Batı’da AKP’ye muhalif olan kesimleri ezmek için devreye sokulacaktır. Hatta sokulmaya başlanmıştır da. AKP bir yandan küçük ilçe ve belde belediye başkanlarını parayla satın alarak AKP’ye üye yapma sürecini işletiyor. Diğer yandan ise Urla, Yalova gibi kimi CHP’li belediyelere el koyuyor. Belediyelerin mali özerkliği ise sürekli aşındırılarak İçişleri Bakanlığı her konuda tek yetkili kılınıyor.
AKP iktidarının sonu yaklaştıkça, tüm devlet erkinin Saray’da merkezileştirilme süreci, son sınırına kadar zorlanıyor.