Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Şanlıurfa'da yaptığı konuşmada Anayasa'nın vesayetçi ruhunu ortadan kaldırdıklarını belirtti. Türkiye'nin ikinci yüzyılında, tamamen vesayetçi ruhtan arındırılmış bir anayasa hedeflediklerini vurguladı.
29 Ekim revizyonunda da 1921 Anayasasının görece ademimerkeziyetçi özelliğinin değiştirilmesi söz konusu olmayacaktır. Merkeziyetçi yönetim anlayışını görmek için altı ay sonraki 1924 Anayasasını beklemek gerekecektir, bu ‘sapma’ ayrıca tartışılmalıdır.
Lozan görüşmeleri devam ederken Türkiye’deki gelişmelere baktığımızda Osmanlı ortadan kalkmasına rağmen, 1876 ve 1921 Anayasalarının eş zamanlı olarak yürüklükte olmalarından kaynaklı 'iki anayasalı dönem'in ortadan kalkmadığını görürüz.
Birinci Meclisi dağıtarak yeni Meclisin kurucusu olacak İkinci Meclisin seçilmesine yol açan 1 Nisan 1923 anayasal revizyonuna genel bir bakış bile yeni bir rejimin kuruluşuna doğru bilinçli bir adım olduğunu görmemizi sağlar.
DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, “iktidarın yargıya müdahalesi ve yargının bağımlı halinin” Meclis tarafından araştırılmasını talep etti.
Tekçi otoriter Türkiye rejimleri tarafından unutulmaya terk edilmiş olan ve son zamanlarda halkçı, çoğulcu ve ademimerkeziyetçi özellikleriyle muhalifler tarafından mitleştirilen 1921 Anayasasının günümüzde daha iyi anlaşılmasına ihtiyaç olduğu açıktır.
Anayasal revizyon, anayasanın belli maddelerinin değiştirilmesini, metinden çıkarılmasını ve maddelerde değişiklikler yapılmasını kapsayabilmektedir. Anayasa değişikliği kavramını ise mevcut anayasanın yerine yenisinin konulması anlamında kullanıyorum.
Kurtulması, geçmişte ve bugün yaşadıklarını ileride yeniden yaşamaması ise kuruluştan bu yana yapılan hataları tartışarak, bunların bir daha olamayacağı bir 'demokratik cumhuriyet' inşa etmesiyle mümkün bence.
Bugün yeni anayasa için (gerekli olduğu iddia edilen) uzlaşı mevcut olmadığı gibi, radikal değişiklikler gerçekleştirebilecek (devrimci/dönüştürücü) siyasetin şansı da objektif olarak mevcut değildir…
DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, yeni anayasa gündemiyle Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ile görüştü.
Keyfi yönetimin en temel kaynağı ise yasal mevzuatın dilinin muğlaklığı. Bu muğlaklık yürütmeye yasaları dilediği gibi yorumlama serbestisi getirmiş durumda.
AKP’nin belirlediği gündem ve söyleme esir düşmeden, gerçekten özgürlükçü ve çoğulcu demokratik bir anayasa için durmaksızın tartışmak, mücadele etmek ve yeni anayasa hazırlıklarına devam etmek gerekiyor.
Türkiye devletinin Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecine damgasını vuran ve bugün de devam eden temel sorunları arasında birinci sırayı 'kimlik sorunu' alır.
Asıl mesele, anayasalar söz konusu olduğunda hem hazırlık ve kabul süreci hem de içerik/metin bağlamında sivilliğin, her zaman demokratikliğin garantisi olamayacağının öncelikle kabul edilmesidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP'nin anayasa teklifine 'niye olmasın' dediğini aktardı. CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, Erdoğan'a yanıt verdi: Özgür Özel öyle bir ifade kullanmadığını belirtti.
Anayasa tarihi, Osmanlı ve Türkiye demokrasi tarihinin kaçınılmaz temel parçalarından birini oluşturur. Anayasa ve anayasacılık tarihi kaynakları, hukuk tarihiyle olduğu kadar siyasi ve düşün tarihi kaynaklarıyla da çakışmaktadır.
Türkiye, Cumhuriyet’in 29 Ekim 1923’teki îlânından bu yana, eşit yurttaşlığa ödünsüz bir biçimde saygı gösteren, özgürlükçü ve halkın kendi kendisini bizzat yönetmesi ideâline yaklaşmaya gayret eden demokratik bir devlet olmayı başaramamamıştır.
Elçin Sangu, sanatçıların politik konularda görüşlerini beyan etmesine yönelik baskılara itiraz ederek ifade özgürlüğünü savundu. Sangu, “Ben de bu ülkenin vatandaşıyım, fikrimi beyan etmek anayasal hakkım” dedi.
Anayasa tarihi konusunda çalışmaların muhakkak sağlam bir teorik-kavramsal çerçeve içinde gerçekleştirilmesi gerektiği açıktır. Öncelikle anayasa denilen şey hakkında bir kez daha düşünmek ve bazı sorularla meseleyi temelden deşmek iyi olabilir…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Bazılarının belediye başkanı seçebildiği, bazılarının belediye başkanı seçemediği yerde anayasada eşitlik ilkesi varsa da uyulmuyor demektir" dedi. Özel, "Her doğana anayasa yaparız, Erdoğan'a anayasa yapmayız" diye konuştu.
Mayıs ayı sonunda Meclis'e sunulması planlanan 9. Yargı Paketi taslağının en tartışmalı başlıklarından birisi "etki ajanlığı" oldu. Av. Fikret İlkiz 'İrfan Aktan ile Dipnot' programında tartışmaları değerlendirdi, "Ceza kanununa tamamen aykırı" dedi.
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin konuştu. Temelli, "Hakikatle yüzleşmeden, Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri'nin sesine kulak vermeden demokrasi adına bir adım atmak mümkün olmayacak" dedi.
Erdoğan'ın danışmanı Mehmet Uçum, 27 Mayıs ile "ABD-NATO darbeciliği için uygun ordu yapısı kurulduğunu", MGK ve Anayasa Mahkemesi'nin 'vesayet kurumları' olarak düzenlendiğini ifade etti. Uçum, yeni anayasanın referanduma sunulması gerektiğini savundu.
DEM Parti’nin, 31 Mart yerel seçimlerinde elde ettiği sonucu göz önünde bulundurarak, yeni anayasa ve normalleşme tartışmalarının neresinde durduğuna bakmak gerekir. Düşmanlaştırma ve şeytanlaştırmaya rağmen 85 belediyeyi 'kayyım işgalinden' kurtardı.
Anayasa turunu tamamlayan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni anayasa çalışmalarında içerik tartışmalarının yeni yasama döneminde başlayacağını söyledi: "Ekim ayından itibaren bu meselenin içeriğine ilişkin görüşmeler başlayabilir."
Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Sabah, televizyon konuşmasında meclisin feshedildiğini ve bazı anayasa maddelerinin askıya alındığını duyurdu.
Etki ajanlığı yasası çıkarsa, bilime, sanata, edebiyata, gazeteciliğe ve siyasete yeni bir pranga daha vurulmuş olacak. Anlaşılan iktidar için “normalleşme” derken kastettiği şey anormal olanı kurumlaştırıp kabul ettirmekten ibaret.
DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit, "Kobanê Davası bir eşik. Normalleşme dediğimiz bir süreç başlayacaksa bence ilk sınavları bu olacak" dedi. Koçyiğit, ‘Kürtler hariç’ diyerek normalleşmenin mümkün olmadığını vurguladı.
Meclis’te hazırlanıp referanduma sunulan bir anayasanın kalıcı ve meşru olmayacağını ifade eden hukukçular uygulanmayan AYM ve AİHM kararlarına dikkat çekti: 'AYM ve AİHM kararları uygulanmadan yeni anayasadan söz etmek suni tartışma'
Geçen haftaki ziyarette anayasa sürecine katkı isteyen Numan Kurtulmuş'a DEM Partililer, “Kapatılma söylemleri ve kayyım tartışmaları yürütülürken, nasıl bir yeni anayasa yapacağız?" diye sordu. Kurtulmuş'un cevabı "doğru diyorsunuz" oldu.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.