Ömer Çelik, halkın verdiği yetkiyle göreve gelen belediye başkanları yerine kayyım atanmasını, 'Anayasa'nın verdiği yetki kullanılarak tedbir alınmıştır' sözleriyle savundu.
CB Erdoğan’ın tutumu böyleyken, 'istenmeyen' kararlar verdiği zaman HSK tarafından oradan oraya sürülen Yargı mensupları hukuk’a geri dönmeye nasıl cesaret ediyor?
Kestiğiniz kurbanların sizi taşıyacağı cennetin hayalini kurarken, bayramı insanlık dışı uygulamaların mağduru olarak geçirenlerin Müslümanlığın neresine denk düştüğünü de açıklayıverin.
En eski üniversite olarak bilinen İstanbul Üniversitesi'nin tüzel kişilik olarak görüş açıklamış olması Türkiye’de üniversite kurumunun olmadığını hepimize bir kez daha göstermiştir.
Avukat olmak isteyen hukuk fakültesi öğrencilerinin okulu bitirmeden mesleki yeterlilik sınavına girmesi zorunlu hale geliyor.
Trump, rapçi A$AP Rocky'nin serbest bırakılmasını talep ederek 'Harekete geçmekten aciz Başbakan Stefan Löfven beni hayal kırıklığına uğrattı' demişti.
Etik yok. Estetik yok. Hukuk ve onun asıl hedefi olan adalet yok. Boş alanı kötülük, kayıtsızlık, yolsuzluk, adaletsizlik ve umutsuzluk doldurdu.
Son yıllarda şu soruya muhatap oluyorum: '12 Mart ve 12 Eylül’ü yaşadın. Şu andaki durum daha mı iyi daha mı kötü?' Cevabım: 'Şu andaki çok daha kötü. OHAL sona erdi, dava bile açamıyoruz.'
Hukuk devleti ve demokrasinin geldiği bu inanılmaz korkunç durumda işsizlik verilerinde bir yapısal iyileşme beklemek abesle iştigal.
Bugünkü AKP’nin parti programı ile ilişkisi tamamen bitmiştir, ortada parti programı bile bulunmayan yepyeni bir rant ve ihale partisi vardır.
'Türkiye ittifakı' sadece ve sadece geniş tabanlı bir hukuk mutabakatı olabilir, bu hukuk mutabakatı olmaksızın da başka bir ittifak tamamen anlamsızdır, demokrasi ile de uyumsuzdur.
Dünyaya maskara eden suçlamaları geri çekin, Kavala tahliye edilsin. Buradan size siyasi malzeme, ancak ters orantılı olarak çıkar.
M. Kırmızıgül’ün türküsünü anımsatan cümleyi, 3 Haziran’dan bugüne demokrasi ve ekonomi (ve tabii, Yargı) haberlerine göz atarak test edelim.
Yeşil pasaport, eğitim süresinin uzatılması gibi işin bürokratik faaliyetlerini gerçekleştirmek zor olmasa gerek. Zor olan siyasi tercih gerektiren hedeflerin gerçekleştirilmesinde.
Erdoğan’ın açıkladığı 3. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin hiçbir inandırıcılığı yok. Eğer biraz olsun inandırıcı olmak istiyorsanız, öncelikle Gezi intikamı davasından vazgeçin.
Erdoğan’ın açıklamasının ardından Facebook hesabından 'strateji belgesi'nin 'devrim' niteliğinde olduğunu belirten bir konuşma yayınladı TBB Başkanı Feyzioğlu. Hadi o 'devrim'i bulalım.
YSK insanları bezdiren tek Yargı organı değil. Yargı yasalar yerine iktidarın ihtiyaçlarına göre karar verdiği için bunun daha Yargıtay’ı var, AYM’si var, Danıştay’ı var.
Kanunlara ve 58 yıllık içtihadına aykırı ‘iptal’ ve İBB seçimlerinin tekrarı kararını veren YSK, seçilenin ve seçmenin hakkının çiğnenmesine alet oldu.
Hâkim, siyasi ve ekonomik güç sahiplerinin yanında olduğunu, onların nüfuz ve otoritesinden etkilendiğini gösterir davranışlardan kesinlikle kaçınmak zorunda.
sermaye, demokratik hakların kısıtlanmasını umursamaz. ama siyasi alternatif arayışı da var tabii. ekrem imamoğlu’nun başına ne gelirse gelsin bu arayışın cevaplarından biri olacağı aşikâr.
Yazının sonunda söylemem gerekeni söyleyerek gireyim detaylara; 'Tam bağımsız Türkiye' demek günümüzde artık parasal ve pozisyonel rant demek, bu iyi biline.
İstanbul’un AK Parti tarafından kaybedilmesi bu iki siyasi hareketin partileşme sürecinin de hızlanması anlamına geliyor.
Memleketin, bunca vahim sorunları varken, sen kalk Prof. Tuna Altınel’i tutukla. Fransız akademiasından yoğun tepkiler var. Saray, kendi kuyusunu kazmaya devam ediyor, farkında değil.
Türkiye’nin yeni bir hikâyeye ihtiyacı var. Ve görünen o ki, bunu yazacak olan siyasetin içindekilerden daha çok, İmamoğlu etrafında kendiliğinden bir araya gelen tek tek insanlar olacaktır.
Mayası, yapısı bozuk galiba. Biz ne zaman gerçek anlamıyla hukuktan demokrasiden söz edebildik ki bu ülkede? Yaşadık mı hiç?
Haaretz gazetesi İstanbul'da seçim tekrarına ilişkin haberinde, piyasanın korktuğunu ve bundan sonra hukukun üstünlüğüne dair gelişmeleri izleyeceğini yazdı.
'YSK’dan, önceki kararlarına ve uygulamalarına sadık kalmasını istemiştik.'
Bir ifade, bir eylem hukuka göre suç teşkil ediyorsa bile bunun bir kişinin vatanını, ülkesini sevmesiyle bir alakası olmamalıdır, suç yargının işidir, sevmek ise duyguların.
Aksi halde halk kitlelerinin kişileri cezalandırma saikiyle hareket etmeleri ve bu yönde kişilerin yaşam hakkı başta olmak üzere mallarına zarar verme eylemleri meşruiyet kazanacaktır.
İktidarın krize karşı harekete geçmesinin kolay olmadığını belirten Eğilmez, 'Sıkıntıların temelinde hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının ortadan kalkması var' dedi.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.