Özel bilgi ve donanım gerektiren bazı alanlar dışında AKP’li olmayanların -artık kısmen de MHP’li- dahil olmayacakları bir kamusal alan inşa edilmektedir.
Bu yapıda bakanlar kurulu siyasi bir kurumdan ziyade teknik bir ekip olacaktır. Buna teknokrat bir hükümet de denebilir, çünkü siyasi kararı verecek olan Başkan Erdoğan olacaktır.
Bugün AKP’nin izlediği siyasal söylem, toplumsal gerilim ve kutuplaşmayı besliyor. AKP bunu iradi olarak yapıyor. Çünkü AKP artık kendini devlet olarak görüyor.
İnce’nin bu aşamada CHP’de liderlik yarışına zorlanması büyük bir hata olur. Çünkü İnce artık CHP’ye değil tüm Türkiye’ye ve dünyaya konuşan bir liderdir ve bunu sürdürmelidir.
Bu hedef, CHP Genel Başkanlığı değil, kendisini 2023’de yapılacak Başkanlık yarışına taşıyacak bir başarı hikayesidir. O da, İstanbul Belediye Başkanlığı benzeri bir hedef olabilir.
Kürtler CHP’lilerle yan yana dinliyorlar mitingi. CHP’liler de HDP’nin barajı geçmesi gerektiğini düşünüyor. Ve aralarında anlaşmış gibi; 'Bir oy İnce’ye bir oy HDP’ye' diyorlar.
Biz din ve inanç üzerinden toplumu zihinsel olarak, yaşam tarzı olarak, siyasi kimlik olarak ikiye bölen AKP’nin siyasi anlayışını eleştiriyoruz, varlığını değil.
Erdoğan’ın vaat ettiği Türkiye’yi son yıllarda yaşıyoruz. Seçildiği zaman bu durumun farklı olacağını düşünmek saflık olur. Bunun karşısında toplumsal barışı vaat eden Muharrem İnce var.
Gelecekte 24 Haziran’da yapılacak seçimini anarken en çok hatırlayacağımız slogan “tamam”; kavram ise “dip dalga” olacaktır.
2010 sonunda Arap Baharı sonrasında ise AKP’de hızlı bir savrulma yaşadı. Partide var olan çoğulculuk, ortak akıl, diyalog gibi siyaset yapma tarzına ilişkin temel nosyonlar yok oldu.
İnce’nin esas sınavı AKP’li seçmenden oy alabilmesindedir. Bunun yolu 'güven'den geçmektedir. Bu güven duygusu, onların, AKP’nin içine hapsettiği gettolardan çıkmasına yardımcı olacaktır.
Ali Koç’un seçilmesi bir bütün olarak büyük siyasallaşmaya ve toplum mühendisliği projesine itiraz olarak okundu ve sahiplenildi.
Farklı toplumsal kesimler, ülke ve dünyada olanları kendilerine yakın haber kaynaklarından izliyor. Bu yüzden birbirinden çok farklı Türkiye ve dünya okumasına sahipler.
Türkiye'de farklı toplumsal kesimler hak, özgürlük ve demokrasi temelinde birbiriyle buluştukça, konuştukça, yeni bir ortak yaşam alanı ürettikçe o beden can bulacak ve o ruhla buluşacak.
Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin aşılması ekonomik adımlardan önce siyasi adımlardan geçiyor. Hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler bunlardan birisi.
Listelere bakıldığında gördüğüm şu; Kılıçdaroğlu'nun, CHP’yi Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulları değiştirebilecek güçte bir partiye dönüştürme yolunda bir adım daha attığıdır.
Gerek milletvekili gerekse cumhurbaşkanı seçimini kazanma konusunda en kritik seçmen kitlesi, AKP’ye oy vermiş, Beyaz AKP’liler dışındaki sıradan AKP’liler, sıradan muhafazakâr seçmenlerdir.
İktidar, seçimleri demokrasinin gerçekleştiği bir an olarak değil, kendi siyasal varlığına ilişkin bir tehdit olarak görüyor. Diğer partileri, birer siyasi aktör olarak görmüyor.
Yürüyüşün başlamasından sonra gündeme gelen erken seçim, yürüyüşü görünmez kılsa da onu ve işaret etiği sorunu önemsizleştirmiyor. Tam tersine daha çok dikkat çekiyor.
Yakın geçmişte sorun olmaktan çıkmakta olan konu başlıklarının, bugün gelecekte gerçekleştirilmesi vaat edilen hedefler olarak ortaya konması, siyasi geri gidişin kabullenilmesidir.
HDP’nin siyaseten dışarıda bırakıldığı her durum, AKP/MHP’ye karşı kazanma şansının azalmasıdır. 'HDP ile yan yana görünmeme' alerjisinin aşılması için daha nelerin yaşanması gerekiyor?
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun 'ortak aday' arayışı 'aday'dan ziyade 'ilkeler' üzerinde bir uzlaşma arayışıdır. Bu arayışa konulan rezervler siyasi kariyer hırsından başka bir şey değildir.
İlk turda çok adayın seçime girebilmesi, seçimi ikinci tura bırakabilir. Sandık operasyonları olmazsa görünen budur. Muhalefet bu seçeneği zorlamalı ve ortak adayı ikinci tura taşımalıdır.
Kılıçdaroğlu liderliği ile CHP, devleti değil toplumu savunan, bireyin hak ve özgürlüğünü referans alan, temel haklar ve özgürlüklere sahip çıkan bir partiye dönüşmüştür.
Cumhurbaşkanı adaylığının, nasıl olacağına ilişkin yasal düzenleme dahi ortada yokken, seçim tarihinin belirlenmesinin tek anlamı olabilir. O da aday sayısını sınırlı tutmaktır.
Dış siyaset, iç politikada farklılıkları bastırmak için araç olarak kullanılmaktadır. İktidarın içeride izlediği bu politika, dış politikada da, Suriye politikasında da yumuşak karnıdır.
Hayır cephesinde buluşan partilerin, yerel ve milletvekili seçimlerinde kendi aralarında birbirine verecekleri tavizler, sonuç olarak Türkiye’nin kazanması için birer umut olacaktır.
'FETÖ'nün medya yapılanması' davasında gazetecilere ceza yağdı.
Medyada var olan olumsuz havaya rağmen kurultayın esas kazancının partinin mutfağı olarak kabul edebileceğimiz, Bilim Yönetim Kültür Platformu’na üç değerli genç akademisyenin katılmasıdır.
Sonuç ne olursa olsun, CHP’de temel ihtiyaç, hem söylem, hem siyaset yapma, hem de alternatif siyasi araçları kullanma konusunda büyük bir yenilenmedir...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.