'Tek adam rejimini muhalefet de benimsedi, çünkü CHP tarihinde olmayan bir şekilde genel merkez baskıyla il ve ilçelerde başkan adaylarını teke indirdiler.'
Elbette bu hamlenin merkezinde İmamoğlu ve Kanal İstanbul’u yaptırtma hırsı var. Ancak Belediye “düzenleme”sini sadece İstanbul ekseninde değerlendirmek, resmin tamamını görmemek olur.
Bu TDP yıllardır kayıp. Yerini, 2016’dan sonra dörtnala kalkan EDP (Erdoğan Dış Politikası) aldı. Onun da (TDP’ninkilerin tam zıddı) iki temel ilkesi var.
Erdoğan, siyaseti artık olağanüstü koşullarda yapabildiği için eli hep yükseltecek. Yani, daha da olağanüstü koşullar yaratmaya bakacak.
Berlin’de solcular, Kürtler, demokrat Müslümanlar ezcümle rejime biat etmeyen hukuk devleti ve barış talep eden insanlar bir araya geldi. Erdoğan sonrasını konuştular, tartıştılar. İyi oldu…
Rejim, HDP’yi kapatmak istiyor. 'Bunun bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu' diyor. Muhalefetin lagarlığı yüzünden rakibi olmayan Tek Adam Rejimi, kendi kendini bitiriyor…
CHP son beş yıldır ekonomideki gidişatı inceleyen bilgileri 'Tek Adam Parti Devleti Hevesinin Milletimize Faturası' broşüründe bir araya topladı.
Son yıllarda şu soruya muhatap oluyorum: '12 Mart ve 12 Eylül’ü yaşadın. Şu andaki durum daha mı iyi daha mı kötü?' Cevabım: 'Şu andaki çok daha kötü. OHAL sona erdi, dava bile açamıyoruz.'
Halk kitleleri demokrasinin ihlal edilmesine aldırmayabilirler, ama kapitalist iktisadın temel kurallarının bir bir ihlal edilmesi sonucu fukaralaşınca fena tepki gösterirler.
AKP ve Erdoğan rejimi tarihinin en güçlü krizini yaşarken seçmen kitlesindeki muhafazakârlaşma ve milliyetçileşme eğilimlerinde en azından şu an itibarıyla güçlü bir değişim gözlenmiyor.
İstanbul hezimetinden sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi giderek artan biçimde tartışmaya açılıyor. Erdoğan yaklaşan fırtınayı sistemde değişikliğe gidilmeden atlatmak istiyor.
'Tek adam rejiminin bir yıl içinde iflas ettiğini gördük. Kuvvetler ayrılığı kesin bir şekilde tesis edilmeli.'
Türkiye’nin dengelenemez ve denetlenemez bir güce sahip, toplum olma vasfına ulaşamamış toplulukları ayrıştıran, partili ve taraflı bir başkana ihtiyacı yok.
TAY derken, Tek Adam Yönetimi. Siyaset’ten başlayalım...
'Tek adam rejiminin gölgesinde ülkemizin kazanımlarının önemli bir bölümü tehdit altındadır. Yurttaşlarımızın anayasal hakları ve özgürlükleri kısıtlanmaktadır.'
Ergenekon Rejiminin karanlık güçleri, geçmişten günümüze iktidar ve ana muhalefetteki hemen hemen bütün siyasal yapıları bir şekilde devletle aynı hizaya getirmeyi başarmıştır.
8 yıldan sonra avukatlarıyla görüştürülen Öcalan’ın mektubu, İstanbul seçiminin iptal edildiği gün yayınlanınca, bazıları yine 'Kürtler iktidarla anlaşıyor' sakızını çiğnemeye başladı.
AKP-MHP işbirliğiyle topluma dayatılan, şaibeli bir referandumla kabul edilen, bugün yaşanan kaosta önemli payı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi daha bir yılı dolmadan çöktü.
Erdoğan hırsızlıkla kaybettiklerini anlatacak, oysa tekrarlanır da 100 bin farkla kaybederse bırakın bunu halka anlatmayı, artık bittiğini kabul edip siyaseti bırakması gerekecek.
CHP’ye göre AKP geçmiş yıllara ait mali tabloların ortaya çıkmamasını istiyor
Tek Adam Rejimi, 'milli irade'yi kabule yanaşmıyor. Bu durum Erdoğan’ın seçim öncesindeki 'Yerlerine kayyım tayin ederiz' demeçleriyle birleşince post-2019 AKP dönemi pek hayırlı gözükmüyor.
EMEP'in Maltepe'de asılan seçim pankartı 'Erdoğan'ın rahatsız olacağı' gerekçesiyle kaldırıldı.
Siyasal İslam cephesinden de artık net bir biçimde görülmektedir ki bu Tek Adam, siyasal İslam’ın Türkiye’de ve 'Osmanlı' topraklarındaki iddialı sözcüsü olan o 'Uzun Adam' değildir artık.
Tek Adam'ın saldırgan üslubunun ve davranışlarının altında ne yatıyor? IŞİD'in yenilmesine Ankara hiç sevinmedi. Global medya da galiba terörist!
Zordur Türk olmak çok zor. Hele yurt dışında. Oysa ki bir millete mensup olmak ne övünülecek ne de yerinilecek bir durum.
Artık Tek Adam Rejimi’nde ne söylediğine değil, ne söylemediğine de dikkat edeceksin. Korkunç. Hem vatandaş için, hem de dolayısıyla Rejim için.
Çünkü böylesi bir rejimin daha hangi evrelerden geçeceğini öngörmek çok zor. Dolayısıyla siyasi itikad gereği umutlu olmak gerekir ancak mevcut tablo da ortada.
Rejim, şiddete ve hoyratlığa emsal oluyor. İnsana ve hayvana şiddetin bugünkü görülmemiş tırmanışı İmam ile Cemaat hikâyesinden kaynaklanıyor olmasın?
Demirtaş'ın mahkemeye yönelttiği suçlamalar, Bulgar Komünist lider Dimitrov'un Leipzig'de kendisini yargılayan Nazileri suçlayarak perişan ettiği, ünlü 'savunma'sını hatırlatıyor.
Bırakınız uluslararası hukuk kurallarını, bizzat çıkardığınız T.C. yasalarını açıkça çiğniyorsunuz ve Emniyet de Türkiye Devleti’yle alay ediyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.