7700 sandık

İktidar üyelerinin bu çürümeden büyük çıkarları var, inanılmaz vurgunlar vuruyorlar, büyük paralar kazanıyorlar. Ama "muhalefet neden bu kadar yetersiz, neden insanları şaşırtacak kadar saçma işler yapıyor" diye sorarsanız, onun cevabını bilen yok.

Kuralsız, denetimsiz, başına buyruk bir tek adam rejimi, gelir dağılımı adaletini felç ederek ülkeyi sefalete sürüklüyor, hazineyi keyfince har vurup harman savurduğu ve yandaşlarına peşkeş çektiği için yolsuzluğu sürekli azdırıyor, hukuksuzluk ve yolsuzluk gürültüsü New-York'dan duyulacak biçimde devleti ve toplumu yozlaştırıyor, işler çürüme noktasına ulaşınca da herkesi susturmaya yönelik şuursuz bir baskı başlıyor.

Biz bütün bu sonuçları en had seviyede yaşıyoruz.

xxxxxxx

Muhalefet, bir bataklıkta çırpınan halka bu sonuçları ortadan kaldıracak demokratik bir rejim, radikal, hızlı ve güvenilir öneriler sunmak yerine kendi içinde "cumhurbaşkanı kim olacak" dalaşında azmanlaşıyor.

Siyasiler kendi ikballeri peşinde çirkinleşirken, milyonlarca çalışan Ocak ayında yapılacak asgari ücret zammını bekliyor.

En çok ilgili oldukları ikinci konu da 60 aya yayılarak yeniden yapılandırılacağı söylenen kredi ve kredi kartları borçlarında uygulanacak kurallar.

Bunlarla uğraşırken, siyaset kurumunun ikbal ve iktidar kavgalarına bakacak halleri yok.

O nedenle de siyasetten soğuyanlar ve sandığa gitmeyeceği söyleyenler ülkenin en kalabalık seçmen gurubunu oluşturuyor.

xxxxxxx

Geçen gün Prof. Ersin Kalaycıoğlu, AREA Araştırma Grubu yöneticisi Murat Karan ve CHP eski milletvekili Yıldırım Kaya'nın katıldığı MK Haber TV'deki bir programda yukarda özetlediğim durumun nedenlerini ameliyat masasına yatırdık.

Çok öğretici bu programdan dillendirilen konulardan sadece ikisinin altını çizmekle yetineceğim.

Son seçimlerde CHP 7700 seçim sandığından ıslak imzalı sonuç belgesi alamadı. Bu sandıklarda oy kullanan seçmen sayısı, neredeyse Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki oy farkını oluşturan 2 milyon 300 bin civarında.

Kırsalın derinliklerinde bulunan bu sandıklardaki seçim sonuçlarını güvenlik güçlerinin kimseyle "paylaşmadığı" söylenmekte.

Böyle bir ülkeden ve böyle bir ülkenin başına geçme kavgasına siyaset denen bir zihniyetten söz ediyoruz.

Kendi partisinin tek cumhurbaşkanı adayı olma itişmesi, bu 7700 sandığın akıbeti gibi çok temel konuları çoktan unutturmuşa benziyor.

Varsa yoksa kim aday olacak...

xxxxxxx

Cumhurbaşkanlığı için yanıp tutuşanların kısmi körlük yaşadıkları bir başka çok önemli konunun detaylarını da AREA Araştırma'nın yöneticisi Murat Karan'dan öğrendim.

AREA'nın Eylül 2024 ayı siyasi gündem araştırmasında, "kimin muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olmasını istersiniz?" sorusunu ankete katılanların yüzde 30.6'sı Mansur Yavaş, yüzde 18.7'si de Ekrem İmamoğlu diyerek yanıtlamış.

Murat Karan'a bu farkın nedenini sordum.

Bugüne kadar Erdoğan'ın başarısızlıkların nedeni olarak hep yetkili birilerini gösterip onları kurban ederek tek adam rejiminin çöküntüye neden olduğunu gözlerden saklayabildiğini, ancak artık çoğunluğun yaşanan felaketten sorumlu olarak tek adam rejimini ve Erdoğan'ı gördüğünü söyledi.

Mansur Yavaş'ın ısrarla ve yüksek sesle "parlamenter rejim" vurgusu yapmasının, İmamoğlu'nun ise daha ziyade "rejim iyi, yönetim kötü" noktasında olduğunun hissedilmesinin bu farkı yarattığını belirtti.

Nitekim AREA araştırmasında, Türkiye'nin yönetim sisteminin "Parlamenter Sistem" olması gerektiğini belirtenlerin oranı %59,4, "Cumhurbaşkanlığı Sistemi" olması gerektiğini belirtenlerin oranı %27,6, fikir belirtmeyenlerin oranı ise %13,0 olarak görülmekte.

xxxxxxx

Orta-Doğu'da Hizbullah Lideri Nasrullah'ın da öldürülmesiyle İsrail'in bölgeyi istediği gibi dizayn etmeye devam ettiği, Türkiye'nin BM çatısı altından dünyaya nizam vermeye kalktığı sırada rüşvet belasını New-York Belediyesi'ne de bulaştırdığı, ABD Seçimleri'ne çok az kaldığı bir Eylül'ü daha bitiriyoruz.

Çürüyen Türkiye'de siyaset kişisel ikbal avcılığı peşinde, halk ise asgari ücretin ne olacağının, yeni düzenlemede kredi kartlarını ödeyip ödeyemeyeceğinin peşinde...

İktidar üyelerinin bu çürümeden büyük çıkarları var, inanılmaz vurgunlar vuruyorlar, büyük paralar kazanıyorlar... Türkiye'yi çökertmelerinin nedenini görebiliyoruz...

Ama "muhalefet neden bu kadar yetersiz, neden insanları şaşırtacak kadar saçma işler yapıyor" diye sorarsanız, onun cevabını gerçekten bilen yok.

Herhalde bu sorunun cevabı bizim göremeyeceğimiz bir yerlerde saklı.


Mehmet Altan kimdir?

İlk imzası 15 yaşında yayınlandı. 20 yıl Sabah, 6 yıl da Star Gazetesi'nde baş yazarlık olmak üzere çok uzun yıllar köşe yazarlığı yanında televizyon programcılığı ve yorumculuğu yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var. 15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19., 26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı. 21 ay cezaevinde kaldı. AYM, AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Altan Arşivi