Ankara Kriterleri!

AKP'li Efkan Ala, 'Ankara kriterleri zemininde ikinci bir reform dalgasına hazırlanıyoruz' demiş. Ankara kriterleri, AB’nin Kopenhag Kriterleri’ne karşı Erdoğan’ın kinayesi. Ala, reform için bir çerçeve arıyorsa Dolmabahçe Mutabakatı’nı anımsayabilir.

AKP Genel Başkanvekili Efkan Ala, “Ankara Kriterleri zemininde ikinci bir reform dalgasına hazırlanıyoruz” demiş. Ankara Kriterleri, malum, Avrupa Birliği’nin Kopenhag Kriterleri’ne karşı Erdoğan’ın bir kinayesi. Yoksa şimdiye değin kimse Ankara Kriterleri’nin ne olduğunu açıklamış değil.

Ankara Kriterleri lafını duyunca ne anlamamız gerekiyor? Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni sistematik olarak ve sürekli ihlal eden, Türkiye Anayasası’nın demokratik muhtevalı maddelerine uymayan bir iktidarın keyfiliğini mi? Tıpkı vatandaşa sürekli anayasayı ve yasaları hatırlatıp, işlerine gelmediğinde anayasa ve yasaları çiğnemekten kaçınmamaları gibi… Kopenhag Kriterleri’nin de işlerine gelen kısımlarını alıp, gerisini atacaklar anlaşılan.

Ankara Kriterleri denince benim aklıma, Kobani – Kumpas Davası geliyor. Ankara’da özel atanmış bir mahkeme heyeti, üç satırlık bir tivit için, dönemin HDP MYK üyelerine ve eşbaşkanlarına 20 ila 24 yıllık cezalar yağdırdı. Tivitin hiçbir suç unsuru içermediğine dair iki ayrı AİHM kararını çiğnedi geçti. Böylece AİHM kararlarının bağlayıcılığını öngören anayasanın 90. Maddesini de açıkça çiğnedi. İfade özgürlüğünü, siyaset yapma hakkını, demokratik protesto hakkını da çiğnedi.

Ankara Kriterleri denince benim aklıma; İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece ansızın, tek imza ile çekilmemiz geliyor. O zaman da Erdoğan, “gerekirse Ankara Sözleşmesi ile yola devam ederiz.” demişti. Tabii, öyle bir sözleşme de hala ortada yok. “Ankara Kriterleri”, evrensel olan her şeye karşı milliyetçi bir kini ve garezi içinde taşıyor. “Bizi bağlamaz” yaklaşımını içeriyor.

Konu ister evrensel insan hakları olsun, ister kadın-erkek toplumsal eşitliği, Ankara her konuda elini-kolunu serbest tutmak istiyor. İstediğini seven, istediğini döven; hatta hem seven hem de döven “pederşahi bir aile babası” gibi hareket etmek istiyor. Kamusal davranışlara belli normlar, sınırlar, ilkeler, getiren hiçbir kuraldan hazzetmiyor. Ama tersine o, halkı en sıkı, en katı kurallar içinde hareket etmeye zorluyor. Hatta suç olmayan fiileri bile, eğer onu rahatsız etmişse, mutlaka cezalandırmanın bir yolunu buluyor.

Türkçe, çift anlamlı kelimeleriyle zorlu bir dil. Efkan Ala da “reform dalgası” deyince ben onu reformla dalga geçmek anlamında algıladım. Kuşkusuz, Ala’nın kastı bu değildi. Ama, reform, felsefe gerektirir. İlke gerektirir. Evrensel bir bakış açısı gerektirir. Lafa “Ankara Kriterleri” diye girince, oradan olsa olsa reformun “dalgası” çıkar! Tıpkı 2021’de büyük iddialarla ortaya atılan sözde “Adalet Reformu” gibi. Ne çıktı oradan? Aradan 3 yıl geçti. Koca bir hiç!..

Eğer Efkan Ala, reform için bir çerçeve arıyorsa; bizzat kendisinin de paydaşlarından birisi olduğu Dolmabahçe Mutabakatı’nı anımsayabilir. Hiçbir yabancı devletin en ufak bir müdahalesi olmaksızın hazırlanan (o anlamda yerli) ama perspektif itibariyle evrensel bir demokratik reform programını orada bulabilir.

Yok eğer reforma niyetleri yoksa, halkın talepleriyle “dalga” geçmeyi bıraksınlar. Reform kelimesini de yormasınlar.


Alp Altınörs kimdir?

Çevirmen, iktisatçı ve siyasetçi. Avukat bir anne ve babanın çocuğu olarak Ankara’da doğdu. Liseyi TED Ankara Kolejinde bitirdikten sonra, Bilkent Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler eğitimi gördü, ancak yarım bıraktı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde İktisat Fakültesi’ni bitirdi. Ankara Üniversitesi’nde Rus Dili ve Edebiyat eğitimini halen sürdürmektedir. İspanyolca eğitimini İstanbul Cervantes Enstitüsü’nde tamamladı. İngilizce, İspanyolca ve Rusça dillerinde çevirmenlik yapmaktadır. "İmkansız Sermaye-21. Yüzyılda Kapitalizm Sosyalizm ve Toplum" adlı kitabın yazarıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alp Altınörs Arşivi