Mühdan Sağlam
Arjantinli siyaset bilimci Atilio Boron: Milei döneminde hep beraber Don’t cry for me Argentina şarkısını söyleyeceğiz
Artı Gerçek - Arjantin’de pazar günü yapılan devlet başkanlığı seçiminden aşırı sağcı aday Javier Milei galip çıktı. Aykırı fikirleriyle bilinen Milei, Arjantin tarihinde nevi şahsına münhasır bir tarihi sayfa açıyor.
Peki Milei’nin seçilmesinde hangi faktörler rol oynadı? Rakipleri neden başarısız oldu? Arjantin halkı neden aşırı sağcı ve liberal bir adayı seçti? Milei’nin vaatleri gerçekçi mi? Arjantin’in seçimi Latin Amerika’yı nasıl etkileyecek? Bu seçim sonucu Çin’in kıtadaki varlığına nasıl etki edecek? ABD ile Arjantin arasında yeni bir sayfa mı açılıyor?
Bu soruları Arjantinli siyaset bilimci, sosyolog, uluslararası araştırmacı Prof. Dr. Atilio Boron’a sorduk.
Boron’a göre hükümetin ekonomideki başarısızlığı Milei’nin seçilmesini sağlarken, yeni dönemde Arjantin halkını çok zor günler bekliyor. Dış politikadaysa, ABD’yi koşulsuz şekilde destekleyen bir Arjantin göreceğiz.
Arjantin başkanlık seçimi tüm dünyada şaşkınlıkla karşılandı. Javier Milei gibi bir isim nasıl başkan seçilebildi, buna hangi faktörler etki etti?
Bana göre Javier Milei’nin seçilmesindeki en önemli etken Alberto Fernandez hükümetinin ekonomi konusunda ortaya koyduğu yetersiz çabaydı. Yoksa Milei gibi bir ismin böylesine büyük bir destek almasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Özelleştirmek gerekirse, hükümetin özellikle yüzde 140’ın üzerine çıkan ve yüzde 160’lara çıkması beklenen enflasyonla mücadelede başarısız olmasının önemli bir etken olduğunu düşünüyorum.
Bu bir anomali aslında. Milei’nin en güçlü rakibiyse bu tablodan sorumlu görünen isimlerden, ekonomi bakanı Sergio Massa’ydı. Massa kampanyası sırasında “Daha iyiye gideceğiz “dediğinde insanların çoğu “Madem daha iyiye gidecek yolu biliyorsunuz neden şimdi yapmadınız, neden seçimi bekliyorsunuz?” sorusunu sordu. Massa bu soruya tatmin edici, ikna edici bir yanıt veremedi.
‘EKONOMİK KRİZ KARŞISINDA HÜKÜMETİN ÇÖZÜM ÜRETEMEMESİ SEÇMENLERİ ETKİLEDİ’
Ekonomik durumun gittikçe kötüleşmesi, adeta dibe vurması nedeniyle insanlar hükümete çok öfkeli. Ücretlerin, emekli maaşlarının düşmesi, alım gücünün erimesi yine buna etki eden faktörler oldu. Bu noktada insanlar yeni bir isim, bir yenilik istedi. Bunun yanında aslında Milei’nin ne yapacağını bilmiyorlar. Yani öyle mantıksız iddialar ve konuşmalar yapıyor ki, anlamak zor.
Ancak insanlar her şeyden önce bir değişim olması gerektiğini düşündü. Öte yandan Massa, halkı ikna etmekte zorlandı, eğer seçilirse onun liderliğinde değişimin olmayacağını, her şeyin aynı kalacağına dönük bir izlenim oluştu. Bunun sonucunda maalesef ki Milei seçimi kazandı. Üzücü bir durum. Milei ucuz bir demagog ama demagojiyi gerçekten başarıyla yerine getiriyor. Bazı vaatlerini dinlediğinizde bunun bir mantığı olmadığını görüyorsunuz, örneğin "Merkez Bankası'nı kapatacağım" diyor.
‘KRİZ DÖNEMLERİNDE İNSANLAR EN MANTIKSIZ VAATLERE BİLE İNANMA EĞİLİMİNDE OLUYOR’
Sanırım peso yerine Amerikan doları kullanacağını da söyledi?
Evet, bunu da söyledi. İşin ilginç yani bizim böyle bir dolarımız yok, Merkez Bankası’nın dolar rezervi ekside. Öyle ki bu fikrin saçmalığı karşısında ABD Merkez Bankası, Fed, ABD Hazine Bakanlığı bunun mantıksız olduğunu, delilik olduğunu söyledi.
Arjantin ölçeğinde bir ülkenin ekonomisinde, Brezilya ve Meksika’dan sonraki en büyük ekonomide, tüm sistemin dolara dönebilmesi için yüz milyarlarca dolara ihtiyacınız var. Yani Arjantin pesosundan dolara nasıl geçeceksiniz, bu dönüşüm için hangi kur değerini kullanacaksınız? Örneğin her şey Milei’nin dediği gibi olursa bugün alınan ücretler, benim aldığım maaş, emekli maaşları bugünkü değerinin yüzde 20’sine düşecek. Belki bazıları buna dayanır ancak en yoksul yüzde 70’lik kesim ölüme mahkum olur, su altında kalır.
"Arjantin’i 20’nci yüzyıldaki büyük gücüne kavuşturacağım" diyor, örneğin. Bu mümkün değil, çünkü tarihi de yanlış ele alıyor, bu bir yalan. Ancak kriz zamanlarında insanlar politikacıların söylediği en mantıksız vaatlere bile inanma eğiliminde oluyor, buna meyil gösteriyor.
‘ANA AKIM MEDYA’NIN MİLEİ YANLISI YAYINLARI SEÇİMİ ETKİLEDİ’
22 Ekim’deki ilk tur sonuçlarına baktığımızda aslında Sergio Massa yüzde 37 gibi bir puanla öndeydi, öte yandan Milei onun gerisinde kalmış ve yüzde 30’luk bir oy almıştı. Bu arada geçen bir ayda nasıl bir seçim kampanyası yapıldı da Milei yüzde 56’ya yakın bir rekor oranla başkan seçilebildi? Diğer iki adaydan Patricia Bullrich’in Milei’ye destek vermesi ve diğer Peronist aday Juan Schiaretti’nin Massa ile birlik olmak yerine çatışmaya girmesinin bu sonucun ortaya çıkmasında etkili olduğu söylenebilir mi?
Evet etkili oldu bence. Aslında bunun sosyolojik bir kural olduğunu düşünüyorum, sağ her zaman farklılıklarına rağmen bir araya gelirken, sol daha çok bölünmeye müsait. Bu çerçevede sağcılar, ilk turda Massa’nın seçimi kazanmaya yakın olduğunu ve iyi bir performans ortaya koyduğunu gördüklerinde, Milei’nin ne vaat ettiğine ne söylediğine aldırış etmeksizin onun arkasında hizalanmaya karar verdiler. Bazı partiler demokrasinin tehdit altında olduğunu düşünerek Massa’ya destek olacaklarını söyledi. Ancak bu karara rağmen seçmenler ikna olmadı, özellikle ana akım medyanın da yürüttüğü Massa karşıtı ve Milei’yi destekleyen propaganda toplumu etkiledi. “Massa bir risk, aslında Milei söylendiği gibi kötü biri değil, bir şansı hak ediyor” minvalinde yayınlar yapıldı. Bunun da etkili olduğunu düşünüyorum.
YOKSULLARIN BİR KISMI 'ZATEN KAYBEDECEK BİR ŞEYİM YOK' DEDİ
Bunun yanında, Fernandez hükümeti döneminde içine girdikleri bunalım özellikle gençleri tek tip siyasetin dışında alternatiflere yönlendirdi. Bununla ilgili kampanyalar yaptılar, “Devleti unutun, sendikaları unutun, her türlü birliği unutun, eğer yoksulsanız bu sizin hatanızdan kaynaklanıyor” propagandası insanlara etki etti, özellikle yoksul ve zaten sendikal yapı içinde olmayan, herhangi bir sosyal güvencesi olmayan, korunamayan insanlara etki etti. İnsanlar “Zaten kaybedecek bir şeyim yok, Milei’ye oy vereceğim” dedi. Bu karar yüzünden pişman olacaklar ama bu sırada Milei başkan olacak.
"Milei Latin Amerika’nın yeni Bolsonaro’su oldu" yorumları yapılıyor. Bolsonaro da Latin Amerika’nın Trump’ı olarak anılıyordu. Toplum neden yeni bir Trump veya Bolsonaro istedi?
İlk olarak hükümetin bir bütün olarak uyguladığı makro ekonomi politikası insanlarda tepkiye neden oldu. İkincisi, özellikle tırmanışa geçen enflasyon, ki hükümet buna bir çözüm getiremedi, alternatif arayışını perçinledi. Öte yandan Milei’nin çok iyi bir demagog olduğunu akılda tutmak gerekiyor. Bazı vaatlerde bulunuyor ancak bunların hayata geçirilip geçirilemeyeceği tartışma dahi konusu olmadı.
‘MİLEİ’NİN ROCK KONSERİNİ ANDIRAN KAMPANYASI DA SEÇMENİ ETKİLEDİ’
Milei’nin propagandası bir rock konserine benzetilebilir. Yüksek sesli güçlü müzik, dans, ışıklar, videolar... İşte bu ortamda bir kampanya hazırladı. Öte yandan Massa’nın kampanyası daha sıkıcıydı, kötü bir akademisyen gibi konuşmalar yaptı, insanlar sıkıldı. Milei ise gençlerin ilgisini çekti, ki kendisi 53 yaşında, yani genç değil ama öyleymiş gibi yapıyor. İyi bir performansla göz boyayan bir propaganda yaptı. Hareketleri, selamları fazla abartılıydı, "Siyasi sınıfa karşı savaşıyorum" dedi, oysa onun etrafı bu insanlarla çevrildi. Hatta onu ekonomik sınıfın kuklası gibi görmek mümkün.
Arkasında bir önceki hükümetin lideri Mauricio Macri var. Böylece Arjantin’in bazı girişimciler tarafından kolayca alınması sağlanacak. Devlete ait olan her şeyi satmayı düşünüyorlar, bazı öncü girişimler örneğin bunlar yok pahasına satılacak, kimin için? Hukuku, demokrasiyi, ifade özgürlüğünü umursamayan büyük kapitalistlerin çıkarı için. Eğitimden sağlığa her şeyi özelleştirecekler ve fakir bir ülke olarak geleceğimiz özel girişimin ellerinde olacak.
‘MILEİ SERT ÖZELLEŞTİRME ADIMLARI ATIĞINDA TOPLUM SOKAĞA ÇIKACAKTIR’
Adeta bir felaket tablosuna benziyor aktardıklarınız. Ancak bazı uzmanlar şöyle söylüyor, seçim döneminde ortaya atılan vaatlerle başkanlık koltuğuna oturduktan sonra alacağınız kararlar farklılaşabiliyor. Örneğin belki Milei de Merkez Bankası’nı kapatmanın, dolara geçmenin ve bu kadar sert bir özelleştirme dalgasının toplumsal muhalefet nedeniyle sandığı kadar kolay hayata geçirilmeyeceğini görür?
Evet, bu mümkün. Arjantin gelişmiş bir ülke kategorisinde değil, neticede küresel güneyin bir parçasıyız. Bizim açımızdan sosyal politikalar ülkenin geleceği açısından çok önemli. Yaşlıların örneğin yüzde 90’ının Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bir sosyal sigortası var. Örneğin Milei burada Dünya Bankası’nın dahi eleştirdiği ve kötü bir yönetim şekli dediği bir strateji vaat ediyor, sosyal sigorta fonları, bir anlamda sosyal sigortanın özelleştirilmesi. Bu değişiklik yapıldığında ya da eğitim sistemi ve sağlık özelleştirildiğinde insanlar sadece evlerinde oturup izlemeyecek mutlaka sokağa çıkacaklar. Üniversiteler için de bu geçerli. Burada çok fazla yabancı öğrenci var. Bu öğrenciler, burada üniversiteye harç ödemediği için ya da çok küçük bir harç ödediği için geliyor. Siz "Üniversiteleri özelleştireceğim" dediğinizde, bu öğrenciler ne olacak, Arjantinli öğrenciler ne olacak? Mutlaka bir toplumsal tepki doğacaktır.
'ARJANTİN HALKI DON'T CRY FOR ME ARGENTINA ŞARKISINI SÖYLECEK'
Milei bu açıdan kolaylıkla istediği gibi özelleştirmeye gidemez bence. Aslında bunun mali yükü bile çok büyük, 2 milyon öğrenciyi etkileyecek bir kararın yönetim maliyeti dahi daha yüksek. Ancak Milei kendisine Friedrich Hayek gibi isimleri örnek alıyor ve fanatikçe bakıyor. Tüm ekonomiyi özelleştirmekten ve piyasasının en iyi birikim aracı olduğundan bahsediyor. Devletin kontrol gücü bile olmaması gerektiğini söylüyor. Bu mümkün değil, Adam Smith dahi buna karşı çıkar. Tüm dünyada piyasa devlet tarafından düzenleniyor. ABD’de bile devlet piyasayı düzenliyor, 2008’de bunu net biçimde gördük. ABD’de devlet piyasa ilişkisi de onun söylediği gibi değil. Fanatikçe bakıyor bu konuda. Elbette parlamento Milei’ye istediğini vermeyebilir ama bu da yıllar alacak. Bu konuda çok büyük acılar çekeceğiz... Bu noktada “Don’t cry for me Argentina (Benim için ağlama Arjantin)” şarkısını şimdi Arjantin için söyleyeceğiz.
‘LATİN AMERİKA’NIN BÜTÜNLEŞMESİNİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK’
Geçtiğimiz yıl Brezilya’da Lula’nın yeniden seçilmesi, kıtanın genelinde yine bir “Pembe Dalga” olacak beklentisini beraberinde getirdi. Şimdi Arjantin’de ortaya çıkan bu sonuç, kıtayı ve Arjantin ile Latin Amerika ülkelerinin ilişkilerini nasıl etkileyecek?
Maalesef, bu sonuç kıtayı olumsuz etkileyecek. Bence Lula anlaşılır sebeplerden dolayı tam olarak Arjantin’de ne olduğundan emin değil. Lula şu anda Çin ile ilişkilere odaklanmak zorunda kaldı. Arjantin için Brezilya çok önemli bir ortak ama Milei, verdiği demeçlerde komünist ülkelerle ilişkileri ilerletmeyeceğini söyledi. Bu da hem Çin, hem de Brezilya demek. Dediğim gibi fanatik bir çerçeveden bakıyor.
Bölgesel olarak Arjantin’de çıkan bu sonuç, kıtanın genelinin bir merkez olarak görülmesini zorlaştıracak. Bu noktada Brezilya yalnız başına kalacak, Çin ile Rusya ile BRICS ile tek başına ilgilenecek. Brezilya bu açıdan bütünlenmiş bir Latin Amerika’dan yana ancak Milei böyle düşünmüyor. Milei, Latin Amerika’nın bütünleşmesi gerektiğine inanmıyor, bunun yerine ABD ve İsrail ile en iyi ilişkilere sahip olan ülke olmamız gerektiğine inanıyor.
‘MİLEİ ÇİN KARŞITI ABD’YE KOŞULSUZ DESTEK VERECEK’
Sanıyorum ABD’den sonra ilk olarak İsrail’i ziyaret edeceğini söyledi. Milei’nin açıklamalarını gözetirsek daha Batı odaklı, ABD ile daha yakın ilişkilere sahip bir Arjantin mi göreceğiz?
Evet, İsrail’e gideceğini söyledi. Bu savaşın ortasında İsrail’e desteğini açıklamayı ihmal etmedi. İsrail’in bugün yalnızca Gazze’de değil, Batı Şeria’da da yaptıkları ortada. Buna rağmen Milei, "İsrail’e gideceğim" diyerek "Soykırım yapan bir hükümetin tarafındayım" demiş oluyor.
Genel olarak Milei’nin Batı odaklı bir dış politika izleyeceğini düşünüyorum. Dahası, Latin Amerika’dan Çin’in çıkarılması konusunda ABD’yle işbirliği yapacaktır. ABD’nin artık bir takıntısı var, ne zaman Latin Amerika’ya gelseler tek şey söylüyorlar: Çin’i buradan uzak tutun. Alternatif hiçbir söz söylemiyorlar, ekonomik işbirliği, istihdam gibi... Bunun yerine sadece “Çin’i buradan uzak tutun” diyorlar. Milei’nin kesinlikle Çin karşıtı bir yerde durduğunu söyleyebilirim. ABD’nin buradaki polisi olacak bir anlamda. Burada ABD’li yetkililerin söylediği de bu, düşman tek, Rusya değil, Çin.
Bu noktada Milei, koşulsuz şekilde Arjantin dış politikasını ABD dış politikasıyla bağlantılı hale getirecek, ABD ile Çin arasındaki rekabet bize de yansıyacak. Basitçe söylersem, ABD’nin düşmanı bizim de düşmanımız olacak. Oysa biz bu konuda tarihten dersimizi aldık. 1990’daki Körfez Savaşı’nda Irak’a karşı ABD’nin yanında olduk ve destek kuvvet verdik, ölü dönen askerilerimiz oldu. 1990’larda Arjantin’e saldırılar oldu. Bunun nedeniyse, bizim ülke olarak ABD’ye koşulsuz desteğimiz ve onun düşman saydıklarını bizim de düşman saymamızdı. Maalesef bugün tarih yeniden tekrar ediyor gibi.
Profesör Dr. Atilio Boron Kimdir?
Doktorasını Harvard Üniversitesi’nde tamamlayan Atilio Boron, Latin Amerika Sosyal Enstitüsü ve Buenos Aires Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve sosyoloji alanında dersler vermektedir. Pek çok enstitüde yöneticilik yapan Boron, aralarında Guardian ve Arjantin ulusal medyasının olduğu pek çok kuruluşa yazılar yazmaktadır. La Plata Ulusal Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi Rodolfo Walsh Ödülü’nü kazanmıştır. The Right and Democracy in Latin America, State, Capitalism, and Democracy in Latin America, América Latina en la Geopolítica del Imperialismo, Nueva Hegemonia Mundial: Alternativas de Cambio y Movimientos Sociales Boron’un yazdığı pek çok kitaptan bazıları.
Arjantin'in büyük kumarı: 'El Loco' lakaplı Javier Milei kimdir?
Arjantin'de devlet başkanlığı seçimini aşırı sağcı Milei kazandı
Brezilya'dan Milei'ye 'görüşme' şartı: 'Lula'yı arayıp özür dilemeli'