'Bebekten katil', katilden kahraman

Cumhuriyete yeni bir yüzyıl yazmak isterken aslında eski yüzyılın reçetesini kullanıyorlar. Katili yaratıp sonra da kendilerine kahraman yapıyorlar. 1915 soykırımında Talatlar'ı yargılarmış gibi yaptıklarında da yine aynı reçete kullanılmıştı.

Hrant Dink'in katlili Ogün Samast serbest bırakılmış.

Hrant Dink'in Türkiye'de gerçekleştirmediği hayalin bir parçası olarak Belçika'da kurduğumuz Ermeni Radyosu'nda, Hrant Dink'i de andığımız bir program çıkışında geldi tahliye haberi.

Şaşırdım demeyeceğim.

Enver Paşa'nın, Talat Paşa'nın anılarının her gün yüceltildiği bir ülkenin ikinci yüzyılında, eski bir katile yeni bir çehre uydurarak kurucu kodlara dönüş elbette tetiklenecekti.

Şaşırmadım. Katillerin her zaman yüceltildiği bu ülke yine şaşırtmadı.

İçeri girdiğinde tıfıl bir delikanlı olan Samast, şimdi yemiş yedirilmiş biri olarak dışarıda gezecek. Bu devlet ihtiyacı olan Talatlar'ı ve Enverler'i yetiştirmeyi de bildi. Büyük bir ihtimalle derin devletin bir işçisi olarak, 16 yıl hapishanede eğitildikten sonra dışarıda da çalışmaya devam edecek. Yakın bir gelecekte MHP'den siyasete girmesi de mümkün.

'Büyük ağabey' Erhan Tuncel de salıverilmesinden hemen sonra Bakırköy'de bir MHP'li işadamının yanında çalışmaya başlamıştı.

Herhalde aynı işadamları Samast'a da bir yer hazırlamışlardır.

YENİ HASTAYA ESKİ REÇETE

Cumhuriyete yeni bir yüzyıl yazmak isterken aslında eski yüzyılın reçetesini kullanıyorlar. Katili yaratıp sonra da kendilerine kahraman yapıyorlar. 1915 soykırımında Talatlar'ı yargılarmış gibi yaptıklarında da yine aynı reçete kullanılmıştı.

Akladılar, sonra kahraman yaptılar. Şimdi 100 yıl sonra da değişen bir şey yok. Yeni bir siyaset üretilmiş değil. 'Bebeklerden katil yaratanlar' o katillerden de kahraman yaratacaklar. Peki Samast'ın serbest bırakılması ile bize ne diyor devlet.

Burada biz derken azınlıkları kastediyorum sevgili okurlar, lütfen Ermeni olmayanlar üstlerine alınmasın.

Ne diyor devlet:

1-Türkiye'de Ermeni öldürebilirsiniz, cezanızı biz hafifletiriz ;

Bugüne kadar azınlıklara karşı işlenmiş tüm suçlar cezasız kaldı. Ya takipsizlik kararı verildi, ya yargıtaydan döndü ya da anayasa mahkemesinden. Kiliselere yapılan saldırılarda ya suçlu sarhoştu, ya da akıl sağlığı yerinde değildi. Faili meçhul cinayetler döneminde de azınlıkların failler daha bir meçhul hale geldi. Türkiye'de bu suçlara muhalefeti ve iktidarı hep birlikte göz kapadı.

Ne Hrant Dink cinayeti, ne Maritsa Küçük cinayeti, ne Hürmüs Şimuni Diril'in ölümü ne de geçen hafta öldürülen Süryani yurtdaş Gevriye Akgüç cinayetleri kamuoyunun içini rahatlacak bir şekilde çözülmedi. Çözülmesi için de devlet ve iktidar bir çaba sarf etmedi. Olumlu bir tutum takındığı bile söylenemez.

2- Katil olmak isterseniz bize başvurun biz size bakarız ;

Bugün 100 yaşında olan devlet diyor ki: 100 yıl içerisinde azınlıkların mallarına çökmek isteyenlere, onlara karşı suç işlemek isteyenlere hep kapı araladık. Suç işlendiğinde gereken kılıfı bulduk. 1909 Adana katliamlarında olduğu gibi 'önce Ermeniler kışkırttı' diyebildik. Yasal zemini hazırladık. Dolayısı ile bu işi en iyi biz biliriz. Gözünüze kestirdiğiniz bir azınlık yurtdaş var ise ve nasıl öldüreceğinizi, nasıl haklarını gasp edeceğinizi bilmiyor iseniz bize gelin biz size öğretiriz. İlk cinayetinizde birkaç yıl yatarsınız içeride size yüksek katillerden eğitim aldırırız. Çıktığınızda da kariyer imkanının yüksek maaşlı olarak hazır olur. Varlık vergisinde olduğu gibi azınlıkların mallarına çökerseniz belki önümüzdeki yüzyılın zengin Demirörenleri olabilirsiniz.

3- 18 senede bebekten katil yaratabildiğimiz gibi 16 senede de hapishanede eğitip çıkarırız.

Rakel Dink, eşinin cenaze töreninde yaptığı konuşmada 'bebekten katil yaratanlar' demişti. Ben bir adım ileriye gideceğim. Hrant Dink cinayeti davasının 16. yılında gördüğümüz odur ki Türkiye'de doğan her bir çocuk devlet için bir katil olma potansiyeli taşımaktadır. Her çocuk zihni devlet aygıtları ile başarılı bir şekilde yıkandığında yıllar içerisinde gerekli manipülasyonlarla istenen an bir katile dönüştürülebilir.

Türkiye'nin son 20 yılındaki iktidar bunu en iyi kullananlardan. Gerektiğinde 15 Temmuz, gerektiğinde Afrin, Rojava, Suriye, gerektiğinde Kürtler, gerektiğinde Libya, Karabağ üzerinde bunu kullandı. Son 20 yılda yıkadığı zihinleri buralarda ya katil olarak kullandı ya da olaylara gözünü kapatarak katillere yataklık yapan insanlara dönüştürdü.

Bu zihni yıkanan çocuklardan kendi muhalefetini de yaratarak iktidarını sağlamlaştırdı.

Öyle ki iktidarın muhalefeti yeri geldi, iktidarın yapamadığı kadar ırkçılıkta ileri gitti, iktidarın diyemediği milliyetçi cümleleri kullandı. Olmadı iktidardan daha çok Müslüman oldu.

Demiyorum ki Türkiye'de her çocuk katil doğar.

Ama devlet öyle görüyor.

'Her Türk asker doğar'ı hatırlayın.

Unutmayınız ki her çocuk devletin kurduğu ırkçı milliyetçi sözlemlerle bezenmiş eğitim sisteminin bir parçası olarak büyümek zorunda.

Ailesinin devlet karşıtı etkisi olmadan yetişen her çocuk devlet için potansiyel bir Samast.

Hrant Dink öldürüldükten sonraki maçlarda sahalarda beyaz bere takanları hatırlıyorum. Samast'ın kafasındaki beyaz bere bir simgeye dönüşmüştü. Agos'un önünde gezen beyaz bereli polisler gözümün önünden gitmiyor.

İşte şimdi Samast'ın tahliyesiyle devlet bize "Bebekten katil, katilden kahraman yaratmak mümkün, ve yapıyorum. Buyrun" diyor.


Aris Nalcı: 1998'de Agos'ta, Hrant Dink ve arkadaşlarıyla çalışmaya başladı. Haber müdürlüğü, editörlük ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. İMC televizyonunda programlar sundu ve bir süre haber müdürlüğü görevini üstlendi. Aynı dönemde Türkiye'de azınlıklarla ilgili ilk program olan Gamurç - Köprü'nün editörlüğünü ve sunuculuğunu yaptı. Programa halen ARTI TV'de devam ediyor. Birçok sivil toplum örgütünde azınlık hakları ile ilgili çalışmalar yaptı, sergi ve raporlar hazırladı. 1965 kitabının editörlerinden biridir, Evrensel ve Kor yayınlarından çıkan Paramazlar adlı kitabın ise çevirmenidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aris Nalcı Arşivi