Bir yerli otomobil hikâyesi

Devrim otomobili döneminde mesele, yürüyen bir otomobil yapabilmekti. TOGG döneminde mesele, dünya piyasasında, dünya tekelleriyle rekabet edebilecek bir otomobil yapabilmektir.

Anadolu Grubu, BMC, Kök Grubu, Turkcell, Zorlu sermaye grupları ve TOBB tarafından, AKP iktidarının himayesi altında kurulan TOGG AŞ. konsorsiyumu, ilk yerli otomobili ürettiğini iddia ediyor. İtalya’da Pininfarina şirketince üretilen bu prototip, Gebze’de düzenlenen bir devlet töreni ile tanıtıldı!

AKP çevreleri, 2015 yılında da İsveç firması Saab’a yerli otomobil prototipi üretmişler, karşılığında 40 milyon euro ödemişler, ama otomobil hiçbir zaman üretime geçmemişti. Zaten bütün amaç 7 Haziran seçimleri iptal ettirilerek gidilen 1 Kasım seçimlerinde üstünlük elde etmekti. Yandaş basın o zaman da "yerli otomobile sipariş yağıyor" başlıkları atıyordu. O dönemde "yağan" o siparişlere ne oldu bilinmez. Unutuldu gitti herhalde.

Şimdi elimizde TOGG’un prototip otomobili var. Buna sevinmemiz, göğsümüzün milli gurur ile kabarması gerekiyor. Yoksa, vatanseverliğimiz şüpheli!

TOGG’A SEVİNMELİ MİYİZ?

Eğer emekçilerden, yoksullardan bahsediyorsak, Türkiye’nin büyük çoğunluğunun, TOGG arabasına sevinmesine sebep yok gibi. Zira prototipe bakıldığında, bunun bir zengin otomobili olduğu görülüyor. Ömür boyu para biriktirse, yine de bir emekçi bu arabadan satın alamaz. Bu arada, Eurostat verilerine göre, Türkiye’de otomobil satın alma imkanı olmayanların oranı %39 – Avrupa Birliği’nde ise bu oran ortalama %6,8. Bu şartlardaki Türkiye’de üretilen "yerli otomobil" ise ne hikmetse en lüks segmentte bir araç. Muhtemelen devlet satın alacak. Siyasetçiler kendileri için tasarlatmış.

DEVRİM OTOMOBİLİ VE TOGG’UN FARKI

Tören alanına getirilen Devrim otomobili, 27 Mayıs hükümeti döneminde, 1961 yılında Türkiyeli mühendislerce Eskişehir Cer Fabrikası’nda imal edilmişti. Türkiye kapitalizmi bakımından o dönemde temel sorun otomobil yapabilmekti. Yerli motor üretmekti. Ekonomik model, ithal ikamesi (yerli üretim-yerli tüketim) idi. Devrim arabasının üretiminin hedefi, Türkiye’de kitleler tarafından kullanılmasıydı. Nitekim sonradan yapılan Anadol otomobilleri de aynı konseptte üretildi. (Anadol’un parçaları %70 oranında yerliydi.)

Oysa bugün Türkiye kapitalizmi orta derecede de olsa belli bir gelişme sergilemiştir. Otomobil üretmektedir. Hatta Türkiye ihracatında birinci sıra, %17,4’lük pay ile otomotivindir. Artık mesele otomobili üretebilmek değildir.

Mesele, bir otomobil markası üretebilmektir. Bu markanın dünya pazarında tutunabilmesidir. Zira günümüzde otomotiv piyasası en yüksek oranda küreselleşen piyasalardan birisidir. Bugün bağımsız bir marka ile otomobil üretmek, doğrudan doğruya Toyota, Volkswagen, Daimler, Ford, Honda, Fiat gibi dünya tekelleriyle rekabete girmek anlamına geliyor. Türkiye piyasasına da hakim olanlar bu dünya tekelleridir.

Gerek üretim maliyetleri, gerek tedarik ve dağıtım ağları, gerekse bakım-onarım ağları bakımından küresel ölçekte çalışmayan hiçbir firmanın gerçekte bu dünya tekelleri ile rekabet şansı olmadığı için de, dünya otomotiv piyasasında oldukça yüksek bir yoğunlaşma söz konusu. Bırakın yeni şirketlerin bu piyasaya girebilmesini, var olan dev tekeller bile zor duruma düşüp şirket birleşmelerine gidiyorlar.

Kısacası; Devrim otomobili döneminde mesele, yürüyen bir otomobil yapabilmekti. TOGG döneminde mesele, dünya piyasasında, dünya tekelleriyle rekabet edebilecek bir otomobil yapabilmektir.

DEVLETİ SOYMA PROJESİ

TOGG’un neredeyse 20 yıl sonrasına imlenen üretim tarihi gerçekten hayata geçer mi bilinmez.

Ama TOGG’un Devrim otomobilinden bambaşka amaçlarla yapıldığını ilk elden saptayabiliriz. Bu kez amaç, (Devrim otomobilinde olduğu gibi) Türkiye iç pazarında kitlelerin tüketmesi değildir. (lüks araç kaç tane satılabilir ki?) Devlet Malzeme Ofisi’nin daha şimdiden 30 bin alım garantisi verdiğine bakılırsa, TOGG’un müşterisi devlet olacaktır. Dahası, fabrikası da TSK’ya ait 1 milyon metrekarelik bir araziye kurulacaktır. Bu yeni bir devleti soyma projesidir. Anlaşılan o ki, emekçilerin ve yoksulların ömür boyu çalışsalar bile asla satın alamayacakları TOGG, yine onların cebinden finanse edilecektir.

TOGG bir otomobil markası olarak kâr etme olanağına sahip olmadığı için ve o nispette, bu marka altında birleştirilen "babayiğit" (!!) kapitalistler halkın vergileriyle beslenecektir. Şirket uluslararası rekabetin altında ne oranda ezilirse, devlet katkısı o oranda artacaktır.

Kısacası karşımızda, Kütahya Zafer Havaalanı benzeri bir soygun projesi vardır.

ÇEVRECİ OTOMOBİL?!

TOGG’un lityum pil ile çalışacağı ve dolayısıyla karbon emisyonu yapmayacağı söyleniyor. Bu da pek bir meziyet sayılmaz, zira TOGG olur da seri üretime geçebilirse, 2040 dolaylarında dünya piyasasında boy göstereceği için, zaten artık benzinle çalışan otomobil pek kalmayacak gibidir.

Fakat Lityum pillerin de pek çevreci olduğu söylenemez. Ekolojik olan sadece toplu taşımanın büyütülmesidir. Zira taşıt araçlarında elektrikli pil yaygınlaştıkça, o oranda elektrik üretmek gerekecektir. Lityum madenciliği her türlü doğa koruma gerekliliklerinin ötesinde tırmanacaktır.

Bu arada, hatırlatmakta yarar var. Türkiye elektrik üretiminde dışa bağımlı olduğu gibi, Türkiye’de "ekonomik değere sahip lityum kaynağı bulunmamaktadır" (MTA). Yani ‘yerli otomobil’ enerji ve lityum tedariği bakımından çok büyük oranda dışa bağımlı olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alp Altınörs Arşivi