Biz senin halkın değiliz Migros efendi

Migros'un müşterilere 'halkımız' dediği açıklama, iktidarın politikalarının özünü içinde taşıyor: Yoksulluk ve yoksunluk derinleşecek, sorun çıkarsa devletin gücü devreye girecek.

Türkiye yeni bir siyasal dönemecin içinde. Devleti yirmi yıldır yöneten iktidar, yirmi yıllık sömürü politikalarının doğal sonucu olan adaletsizliği, yoksulluğu ve yoksunluğu yönetebilmek için baskı düzeyini birkaç kat daha artırmanın yolunu yöntemini arıyor. "Resmi muhalefet", yani iktidarın doğal parçası olan siyasal kurumlar vaziyeti beceriksizlik, ahlaksızlık, vatansevmezlik filan gibi kavramlar üzerinden ve iktidarın yönetememe halinin iktidarı kendilerine hediye edebileceği umuduyla konuşmayı sürdürüyor. 

BİZİ BEKLEYENLER

Öte yandan adaletsizliğin, yoksulluğun ve yoksunluğun vurduğu kesimler hak ve adalet mücadelesi içinde. En önemli grup işçiler.  İşçi mücadelesi ve ona verilen cevaplar, bizi neyin beklediğini ortaya koyuyor: İktidarın seçtiği yol, yoksulluğu daha çok yoksulluk ve adaletsizliği daha çok adaletsizlik imkanı olarak kullanmak. Ortada bir beceriksizlik filan yok, baştan tercih edilen yolun olağan devamı var. Başka bir deyişle, zoru, zorbalığı artırmaktan başka çareleri yok. İşçinin sesinin yükseldiği her yerde iktidarın sahip olduğu güç tekelini devreye sokması bu yüzden. Yine işçinin sesine cevap veren ekonomik egemenlerin sözleri, bizi neyin beklediğinin bir başka göstergesi. Hepsi birbirinin kopyası ya bu yazıda Migros’un son iki açıklamasını ele alacağım sadece. 

"DÜŞMAN" BAKIŞI

Bu işçi düşmanı şirket, hak aradığı için atılan 257 işçiye ilişkin açıklamasında ve "hırsız" muamelesi yaptığı bir işçiye ilişkin açıklamasında, meselenin özünü gayet güzel biçimde ilan etti. Yanlış anlaşılmasın ve Migros’a haksızlık olmasın, bu şirketlerin işçi dostu olanı yok zaten, terazi şöyle çalışıyor: Ne kadar çok işçisi varsa düşmanlığı o kadar çok, hepsi bu. 

"Ben hırsız değilim, çok yoksul bir işçiyim" diyen işçiye ilişkin Migros açıklaması, işçinin açıklamayı "tamamen başkasının yönlendirmesiyle yazdığı" iddiasından ibaret. Peki. Madem öyle işin aslı ne? Boş verin siz işin aslını, fırsattan istifade şirket narsizmi devreye girecek: "maksatlı olarak kötü niyetli bir sürecin tarafı" yapılmak isteniyormuş Migros efendi. Devleti yönetenler de sıkışınca aynı kalıba baş vurmuyor mu? "Maksatlı, kötü niyetli" süreçler. Yoksa şirketimiz ve devletimiz ne de iyi niyetlidir maaşallah!

NEO-LİBERAL JARGON

Sonra devam ediyor, içinde "55 bin çalışan, paydaşlar, şeffaflık, hesap verilebilirlik, sorumluluk ve adillik" geçen cümlelerle. Bu tabirleri iyi biliyoruz oysa, son yirmi yıllık faşistleşme sürecine eşlik eden sözüm ona demokrasi nutuklarının içeriksiz lafları. Laflar, "68 yıldır hizmet verdiğimiz halkımız" ibaresi eşliğinde sürüyor. Halkımız? Küresel bir perakende şirketi değil de sanki ekonomiden sorumlu parıltılı gözlü bakan konuşuyor. Halka müşteri muamelesi yapan siyasal iktidar ile müşteriye halk muamelesi yapan şirketin dili ne güzel buluşuyor değil mi? Şeffaflık? Tabii şeffaf, işçiye yapılan zulmü kimse gizleme ihtiyacı duymuyor zaten. Hesap verilebilirlik? Yıl sonunda kârı paylaşacakların vermeyeceği hesap yok. Sorumluluk, o kârın eksilmemesinin sorumluluğu. Adillik, kârı paylaşacak olan muktedirlerin paylarına dair bir ifade. 

ÇALIŞMAK İSTEMEYEN İŞÇİ!

Migros efendi, işten attığı 257 işçiye dair açıklamasında da aynı derecede emin laflarından. Gerçi bu açıklamada "halk" değil "müşteri" lafı var ama yine bu açıklama da kabul ediyorum ki hayli yaratıcı, zulmü yaratanların yaratıcılığı tabii: Taşeronlara "iş ortaklığı" diyor, işçilerin hak talebini, "yanıltıcı beyanlar ve yönlendirmeler" diye tanımlıyor. İşte bu işçiler, "Batı Marmara bölgesindeki tedarik zincirini maalesef" kesintiye uğratmışlardı. Devamında, saat ücreti numaralarıyla işçiye yüzde 80 zam olmaz zaten diyor ve işçiyi yeniden suçlamaya yöneliyor: "Bu artışı yeterli bulmayıp çalışmak istemeyen bazı kişiler…" 

Bakın şu işçinin yediği halta! Çalışmak istemiyorlar, sorun bu. Çalışmak istese, hiç maaş filan tartışır mı?

 Açıklamanın bir özelliği de, muhatabını düpedüz geri zekalı yerine koyması: Yüzde 80 zamma rağmen çalışmak istemeyen işçiler olduğuna inanmak için ya geri zekalı ya da henüz bir bugünün Türkiyesinde yaşayanların bilmediği biçimde dahi olmak gerekmez mi? Neyse. 

KÂR ZİNCİRİ DEĞİL, TEDARİK ZİNCİRİ

Ne yapmış böylece bu işçiler? "Tedarik zincirinin kırılmasına yol açmış"lar. Tedarik zinciri diye yazılır, kâr zinciri diye okunur! Bu yüzden de "arzu edilen en son şey olsa da mecburi olarak yollarını ayırmak zorunda kalmıştır. Bu süreç hepimizi çok üzmüştür." Yollarını ayıran işçiler değil yanlış olmasın, yolları ayıran bizzat muhterem Migros efendi, üzüldüğüne inandık değil mi hep beraber? İşten atma yok yol ayırma var, zam yok fiyat/ücret ayarlaması var, faşizm yok Allah’ın lütfu var! İlahi neo-liberalizm Türkçesi, alçaklık yok rekabet gücü var. 

"Ekonomik koşullar zorlanarak verilebilecek azami zam" ile gelir artışı yaratmışlar muhteremler. O kadar kendilerinden eminler ki hâlâ, güya kamuoyunu aydınlatma açıklamasında bile, iş ilanı veriyorlar: "Bu çalışma koşullarını uygun bulan, işyeri sorumluluklarına saygı duyan arkadaşlarımıza kapımızın açık olduğunu önemle belirtmek isteriz."

İŞSİZ ÇOK, NASILSA

Özetle diyor ki muhterem Migros, "İşsiz çok, sizi atar istediğimi alırım."  TÜİK’e bakmayın siz, işsizlik işverenin her numarayı çevirmek isteyeceği kadar çok. 

Bu cüretin sebebi ne? Hepimiz biliyoruz ki bu cüretin sebebi, iktidarın işçi aleyhine elde tuttuğu güç kullanma tekeli. Yani silahlı, gazlı, coplu polis, asker vesaire. Bu işlere hiç bulaşmadan, tek tek yaşanan adaletsizliğe, işçi düşmanlığına taraf olmadan, soyut ve genel "emekçilerimiz, dullarımız, yetimlerimiz" laflarıyla iktidarın kendilerine geçmesini bekleyen muhalefete kötü bir haberimiz var: Armut pişse de gücü elinde tutanın ağzına düşer, senin değil. 

NOTLAR

1

Migros’un Esenyurt deposunda, taşeron US Grup’un yüzde 8’lik ücret artışına karşı eylem yapan DGD-Sen (Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası) üyesi işçilerin işten atılmasıyla ilgili Migros’tan yapılan 12 Şubat 2022 tarihli açıklama:

"Migros olarak hepimiz, tarlalarda, çiftliklerde, teknoloji merkezlerinde, mağazalarda, dağıtım merkezlerinde, 55 bin çalışanı, üreticisi ve tedarikçisini de içinde barındıran büyük bir takımın parçasıyız. Ve bu takımın ana amacı müşterilerimize zamanında, en iyi hizmeti 81 ilde sağlamaktır.

Aynı zamanda işçi haklarının gözetilmesinde perakende sektöründe öncü olan Migros’un, mağazalarında 50 yıldan beri sendikalı olarak çalışılmaktadır. Dağıtım Merkezlerimiz ise uzmanlığı gereği 20 yıldır farklı iş ortaklarımız tarafından işletilmektedir. Ana düsturumuz olan öncü işçi hakları aynı şekilde bu işverenlerin de temel duruşudur.

Toplumun temel gıda ve ihtiyaç malzemeleri talebini kesintisiz sevkiyatla karşılama gibi önemli bir toplumsal görev üstlenen dağıtım merkezlerimiz içinden, Avrupa Dağıtım Merkezi’nde görev yapan bazı çalışanlar, yanıltıcı beyanlar ve yönlendirmeler ile Batı Marmara bölgesindeki tedarik zincirini maalesef kesintiye uğratmışlardır.

İlgili dağıtım merkezi işvereni Us Grup tarafından çalışanlara prim dahil ortalamada yüzde 54’lük gelir artış yapılmıştır. Şubat ayının ilk haftası da zamlı gelir ödemeleri hesaplarına yatırılmıştır. Şeffafça bilinmesini isteriz ki, Us Grup tarafından halihazırda ortalama saatlik ücret 6,6 TL, prim dahil saatlik gelir de 9,7 TL arttırılmıştır. Bahsi geçen saatlik ilave 4 TL eklenmesi durumunda prim dahil gelir artışı yüzde 80’e denk gelmektedir ki, bunun da ekonomik rasyonalitesi maalesef bulunmamaktadır. Bu artışı yeterli bulmayıp çalışmak istemeyen bazı kişiler, ne yazık ki çalışmayı sürdürmek isteyen arkadaşlarına da engel olmuş ve çalışma haklarını engellemiştir. Tüm şeffaf iletişime, yakın diyaloğa, uyarılara, 2 ihtara ve defalarca sözlü açıklamalar ile doğruların anlatılmasına rağmen eylemlerini devam ettirmişlerdir. Us Grup, Avrupa Dağıtım Merkezi’nin operasyonlarının günlerce kesintiye uğramasına ve gıda tedarik zincirinin kırılmasına yol açan eylemcilerle, arzu edilen en son şey olsa da mecburi olarak yollarını ayırmak zorunda kalmıştır. Bu süreç hepimizi çok üzmüştür.

Migros olarak elbette herkesin geçim sıkıntısını anlıyoruz. Düsturumuz eşit, adil ve hakkaniyetli bir çalışma ortamı yaratmaktır. Dağıtım Merkezinde Us Grup tarafından maksimum çaba sarf edilip tüm ekonomik koşullar zorlanarak verilebilecek azami zam ile gelir artışı yaratılmıştır. Bu çalışma koşullarını uygun bulan, işyeri sorumluluklarına saygı duyan arkadaşlarımıza kapımızın açık olduğunu önemle belirtmek isteriz."

2

Migros efendinin "yoksul bir işçiyim" meselesiyle ilgili açıklaması:

Son zamanlarda gerek Esenyurt Dağıtım Merkezi'ndeki iddialar gerekse de mağazada çalışan bir işçiye ilişkin gerçek dışı paylaşımlarla kamuoyunun yanlış yönlendirilmektedir. Bugün yayılmaya uğraşılan asılsız haberler de bir kez daha göstermiştir ki, Migros, maksatlı olarak kötü niyetli bir sürecin tarafı yapılmaya çalışılmaktadır. Us Grup tarafından olay titizlikle incelenmiş ve açıklama yapılmıştır. Bahsi geçen çalışan, temizlik elemanı olarak Merter mağazamızda çalışmaya devam etmekte olup daha önce kendisi tarafından yapıldığı belirtilen açıklamanın tamamen başkaları tarafından yönlendirilerek yazıldığını, paylaşımların kendi iradesi dışında yapıldığını ifade etmiştir. 

Biz 55 bin çalışanımızla hizmet odağımızdan en ufak taviz vermeden tüm paydaşlarımızla ilişkilerimizi, temel değerlerimiz olarak benimsediğimiz şeffaflık, hesap verebilirlik, sorumluluk ve adillik ilkeleri ışığında sürdürüyoruz. 68 yıldır hizmet verdiğimiz halkımızın bu ve benzeri toplumsal huzursuzluk yaratacak senaryolara itibar etmemesini içtenlikle rica ederiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi