Alp Altınörs
Hükümetin müjdeleri, halkın trajedileri
Son bir yılda, kabine toplantılarının ardından, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın basın toplantısında "müjde" açıklaması moda oldu. Her kabine toplantısının ardından sözüm ona "müjde" açıklanıyor. İşin gerçeği, çoğunun içi boş çıkıyor. Ama ekonomik-sosyal krizin bunalttığı geniş halk kitlelerinin ilgisini kendi üzerinde tutmaya çalışıyor iktidar. "Çözüm yine de bizde" mesajını vermeye çalışıyor.
İşte bu "müjdelerden" birisi de CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun, icralık olmuş borçları ödememe çağrısının ardından geldi. 2000 TL’nin altındaki borçlardan dolayı icralık olmuş kişilerin borçları silinecek! Fakat bu "müjde" de pek çok diğerleri gibi, halkın bir trajedisini ortaya serdi. Bu ülkede 2 bin TL’nin altındaki borçlardan dolayı açılmış 20 milyon icra davası var ve bu davalardan 5,5 milyon gerçek kişi icralık olmuş! Asgari ücretin yarısından az bir meblağdan söz ediyoruz. Ve 5,5 milyon yurttaşın bunu dahi ödeyecek gücünün kalmayışı yoksulluğu resmediyor. Elektrik, su, doğalgaz faturaları, ille de telefon faturaları… Hepsi temel ihtiyaçlar. Temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı için icralık olan yurttaşları görüyoruz burada. Tabi ki mesele tek bir fatura ya da toplamı 2000’TL’yi geçmeyen borçlar değil. Son bir yılda zamlar yağmur gibi yağdı. Sabit gelirli yurttaşlar bu yağmura şemsiyesiz yakalandı. Giderler gelirleri üçe-dörde katlayınca, pek çok fatura ödenemez oldu.
Bir de alacak takipçileri ya da şık ismiyle "varlık yönetim şirketleri" gündem oldu bu vesile ile. Bunların nasıl birer çete olduğunu ancak yaşayan bilir. Bunların işi, borçluları gece-gündüz aramak, borçluları bulamazsa akrabalarını aramak, taciz etmek, canını sıkmak, yıldırmak ve böylece tahsilat yapmaktır. Kişisel verilerin güvenliğini ihlal ederek elde ettikleri telefon numaralarına durmadan abanırlar. Ararlar, kısa mesaj atarlar, tehdit ederler. Halkın icralık olma trajedisine eklenen parazit unsurlardır. Yaptıkları psikolojik işkence ve taciz olduğu halde yargılandıklarına hiç tanık olmadım. Zira çoğunlukla bu pis işi avukatlık bürolarına havale ederler ve borçlular da avukatların hukuk bilgisiyle başa çıkamaz.
Bu trajedinin diğer yanında kesilen elektrikler, doğalgazdan kömürlü sobaya dönen evler, icra takibinden kaçmak için adres değiştirenler var. 21’nci yüzyılda ısınma, elektrik, su ve iletişim artık birer temel insan hakkıdır. Doğalgaz, elektrik, su ve internet her hane için temel ihtiyaç düzeyinde bir sosyal hak olarak bedelsiz sunulmalıdır. Oysa Türkiye gibi dünyanın bir zamanlar ilk 20 ekonomisi içinde yer alan bir ülkede, insanlar en temel insan haklarını kullandıkları için icralık oluyor, kaçaklar gibi saklanmak durumunda kalıyorlar. Bir yandan "varlık yönetim şirketi" adı altındaki alacak takipçisi çetelerin dijital takibine maruz kalırken, diğer yandan bankaların kara listelerine girip finansa erişim imkânlarını yitiriyorlar.
Bir seferliğine mahsus olarak 2000 TL altı borçluların icra işlemlerinin iptali, bu sorunların hiçbirini çözmediği gibi, kısa süre içinde yine milyonlarca icra dosyasının birikmesine de engel olamayacak. Yine elektrikler kesilecek, yine doğalgaz vanaları kapatılacak, telefon hatları yine sinyal vermeyecek. Yoksul halk yine temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı için icralık olacak. Yine telefonları gece-gündüz alacak takipçilerince aranacak.
Ama Kılıçdaroğlu’nun çağrısının yarattığı sosyal basıncın gücü sayesinde, 5 milyon 500 bin borçlu yurttaş, icra dosyalarından ve borçlarının 2000 TL altındaki kısmından bir seferliğine de olsa kurtulacak (ki daha bunun yasası Meclis’ten geçmiş değil).
Gerçek bir rahatlamayı sağlayabilecek reform ise elektrik, ısınma, su ve iletişimin temel birer insan hakkı sayılması ve temel ihtiyaç düzeyinde elektrik, doğalgaz, su ve internetin her haneye bedelsiz sağlanmasıdır. Acaba "faturaları ödemeyin, bekleyin biz geliyoruz" diyenler, böyle bir soysal reformu gerçekleştirebilir mi?