Ali Duran Topuz

Ali Duran Topuz

İki fotoğrafla Van direnişi

Bu kısa serüvenden iktidara çok ibret, muhalefete çok imkan çıkar. Roma’da oyun bitmez doğru, ama boyun eğmemek de her zaman oyun sahiplerini derde salar. “Bu da size dert olsun.” Kürtçede boşuna söylenmemiş, “Berxwedan jîyan e!” diye.

ALİ DURAN TOPUZ


Teşekkürler Van. Tebrikler Kürt halkı. Tebrikler DEM Parti. Tebrikler Türkiye demokratları. YSK’ye tebrik, teşekkür gerekmez belki, çünkü zaten güneş gibi aşikar olan kararı verdi, fakat ilk kararı isteyenlerin gücü düşünüldüğünde, ilk karara muhalefet şerhi koyan Van İl SK Başkanı ile YSK’nin kararı alan üyelerinin cesaretini de not etmek lazım. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim: YSK’nin önüne giden itiraz dilekçesi, hukuki muhakeme gücü, yoğunluk ve sistematiklik açısından az bulunur bir metindi; hazırlayan hukukçu dostlar böylece “anti-hukuk”un kibri ve pervasızlığı hangi düzeyde olursa olsun hukukiliğin gücünün yabana atılamayacağını bize gösterdiler, iyi ki varlar.
Halktan yükselip devlet kurumlarına da sirayet eden cesaret, seçim günü ortaya çıkan siyasi haritanın mümkün kaldığı bir cesaret. Lakin o harita kadar biri seçim günü, biri Van’ı çalma kararından sonra ortaya çıkan iki fotoğraftaki cesareti de unutmamak lazım.

İlk fotoğraf seçim günü gelmişti, yaşlı bir Kürt seçmen, taşımalı seçmene çıkışıyordu, “Konış sen nerelisin” diye. İkinci fotoğraf, Van’da hak gaspına karşı protestoların devam ettiği sıralarda dolaşıma girdi: İki polisin arasında yani gözaltına alınmış götürülürken gül yüzüyle gülen bir genç, bir de el sallıyordu. İlki fotoğrafta öfke vardı, Van kararından önce kararı sezmiş deneyimli bir Kürt olarak, hile hudanın, dalga dubaranın karşısına dikiliyordu. İkincide neşe vardı, gasp kararına haklı direnişin bedeli olan gözaltının stresini değil haklılığın ve umudun neşesini yayıyordu. İçişleri Bakanı’nın “terör” lafıyla kriminalize etmeye çalıştığı direncin fotoğrafları bunlar, yediden yetmişe.

Van’da gasp kararı alınınca Kürt seçmen her yerde itirazını güçlü biçimde dile getirdi. En önemlisi de bu sefer yalnız kalmadı, CHP genel başkanı Özgür Özel kuvvetli bir çıkıp yaparak “birinci parti” gücünü kullanacağına işaret etti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni alan Ekrem İmamoğlu da aynı yönde hareket etti, eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu da. Kürt illerindeki barolar elbette ayaktaydı ama İstanbul Barosu’nun ses vermesi hayli kıymetliydi. Hükümet, seçim yenilgisinin acısını çıkarmak istediği Kürt seçmenin bu sefer yalnız kalmayacağını hissetmese bu geri adımı engellemek için her şeyi yapardı. Belki hala yapmaya yönelecek, öyle ya mesela Can Atalay kararında olduğu gibi bir Yargıtay dairesinden ya da işte lafını dinlemeye hazır başka bir noktadan hamlelere girişirse şaşırmayız hiç birimiz. Fakat demokrasiye ve hukuka inananların, ihtiyacı olanların mücadelede ortaklaşma ihtimali güçlendikçe bu hamlelerin başarı şansı azalır Van’da olduğu gibi. Direnç, iktidarı değilse bile kimi mensuplarını bile tedavi edebilir, mesela Van’da “Kayyım olmak istemiyorum” diyen yüzde 30’un altındaki aday daha fazla utanmayacak böylece. Van’ın kahvaltısı güzeldir diye Van’ı yiyebileceklerini sananlar hiç de kolay lokma olmadığını gördüler böylece.

Bu kısa serüvenden iktidara çok ibret, muhalefete çok imkan çıkar. Roma’da oyun bitmez doğru, ama boyun eğememek de her zaman oyun sahiplerini derde salar. “Bu da size dert olsun.” Kürtçede boşuna söylenmemiş, “Berxwedan jîyan e!” diye.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ali Duran Topuz Arşivi