Lübnan’dan Gare’ye: İki rehine krizi

Gare’de üç gün önce yaşamlarını yitiren vatandaşlarımız için TRT neden böyle bir yayın politikası izleyemedi acaba?

1987-1988 üniversite senesinde Fransa’dayız.

Fransa’da temel gündem meselesi Lübnan’da rehin alınan Fransız diplomatlar ve gazeteciler.

22 Mart 1985’de iki Fransız diplomat Marcel Fontaine ve Marcel Carton kaçırıldılar.

22 Mayıs 1985’de gazeteci Jean Paul Kauffmann ve sosyolog Michel Seurat kaçırılıyorlar.

Dönem İran-Irak savaşı dönemi, Fransa Irak’a yardım ediyor, İran’a yakın İslami Cihad örgütü de Fransa’ya baskı yapmak için Fransız diplomat ve gazetecileri kaçırıyorlar, Paris’e baskı yapmaya çalışıyorlar.

Daha sonra kaçırılan kişilerin, galiba hepsi Fransız, sayısı artıyor; Sosyolog Michel Seurat rehin tutulurken ölüyor, duyum kaçıranların infaz ettiği yönünde ve bu haber üzerine Lübnan’a giden dört gazeteci daha kaçırılıyor.

Daha sonra Michel Seurat’nın hastalanıp yaşamını yitirdiği anlaşılıyor.

Konu çok detaylı, isteyen, ilgilenen internetten gerekli aramaları yapabilir.

Bu günleri şimdi neden hatırlıyorum?

Lübnan rehine krizi aklıma doğal olarak Gare rehine faciası nedeniyle geldi.

Ancak, aklıma gelen başka bir konu daha var.

O tarihlerde Fransa’da Antenne2 isimli bir devlet kanalı var, sonra özelleştirildi ve adı "France 2" oldu.

O tarihlerde adı Antenne2 olan devlet kanalı Fransız diplomatlar ve gazetecilerin rehine tutulduğu dönemde her akşam, bir kere bile atlamadan, senelerce akşam haberlerine rehinelerin isimlerini, her rehine kaç gündür İslami Cihadın elinde tutuluyor okuyarak ve rehinelerin resimlerini ekranın sağ yukarısında göstererek başladı ve bu ısrar rehineler serbest bırakılıncaya kadar sürdü.

Rehinelerden birinin eşi olan Joelle Brunerie de tüm kurtarma çalışmalarını koordine etti, herkesle görüştü.

2002’de, rehine krizinin çözülmesinden seneler sonra ise bir bölgesel gazetede Fransa’nın rehineleri büyük bir fidye karşılığı kurtardığı detaylı haberi çıktı, bu konu hiç ispat edilemedi ama büyük siyasi tartışmalara da neden oldu.

O tarihlerde Fransa’da bile öyle elli tane kanal yok, en iyi kanal uzak ara o devlet kanalı Antenne2 ve özellikle de akşam haberleri çok nitelikli, biz de her akşam haberlere bakıyoruz.  

Ve bendeniz, Kenan Evren darbesi sonrası TRT’nin o çirkin yayınlarından bıkmış biri olarak Fransa’nın devlet kanalının ne kadar nitelikli haber bültenleri ürettiğine şaşırarak haberleri izliyorum.

Gare’de üç gün önce yaşamlarını yitiren vatandaşlarımız için TRT neden böyle bir yayın politikası izleyemedi acaba?

Neden her gece haberlere 13 rehinenin isimlerini okuyarak, resimlerini ekrana taşıyarak başlamadı?

Bunu akıl etmek bu kadar mı zordur?

Yoksa bu kadar basit bir şeyin akıl edilememesi düşünemediğim başka bir hesabın mı sonucudur?

Başka kanallar bu fikr-i takip işini neden yapmadılar?

13 vatandaşımızın hayatlarının akıbetini gündemde tutmak neden devletin işi olmadı?

Ben bile aradan geçen 30 küsur sene sonra Lübnan rehinelerinden Jean Paul Kauffmann’ın ismini internete bakmadan hatırlayabildim ama beş senedir Gare’de rehin tutulan isimlerden hiç birini ismen dahi tanımıyorum.

Fransa bir biçimde bir devlet kanalını da kullanarak konuyu 1985-1988 arası diri tuttu, Fransız toplumunu konunun aktif destekçisi haline getirdi ve sonuç aldı.

Ya AKP hükümetleri ne yaptı bu konuda?

Koca bir hiç.

Türkiye toplumunu, türkleriyle, kürtleriyle özünde insani olan bu konunun arkasına çekebildi mi?

13 vatandaşın yaşamını kurtarmak için fidye konusu da düşünülebilir idi, yapıldı mı?

Hiçbir konu on üç vatandaşımızın hayatından daha değerli olamazdı değil mi?

Bu tür konularda siyasi erk olumlu, olumsuz tüm sonuçlardan sorumludur.

Sorumluluğu başkalarına atmak çok ucuz bir yöntemdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi