Ayşegül Kars Kaynar
Milletin vekili kimdir, Meclis ne yapar?
Açıldığı 1 Ekim’den bugüne, yani Meclis Genel Kurulu’nun toplandığı sadece yedi iş gününde bakın TBMM nasıl çalıştı ya da çalışmadı ya da çalıştırılmadı: Mülakatların kaldırılması; deprem bölgesinde yaşanan sorunların, öğrencilerin yurt ve barınma konusunda yaşadığı sorunların, emeklilerin yaşadığı maddi kayıpların giderilmesi için alınacak önlemlerin ve ekonomik sorunların halka verdiği zararların tespiti için ayrı ayrı meclis araştırma önergeleri verildi.
Bu önergelerin hepsi AKP-MHP milletvekillerinin oluşturduğu bloğun oyu ile reddedildi. Hiper-başkanlık sisteminde yürütmeyi dengeleme ve denetleme yetkileri elinden alınarak parlamento olma niteliğini hali hazırda kaybetmiş olan TBMM, bu sefer de AKP ve MHP nedeniyle araştırma komisyonları kuramıyor, önergeleri işletemiyor.
Red oyu kullanan milletvekillerine “neden?” diye sorulunca “sanane” diye cevap veriyorlar. TBMM’nin toplumsal sorunları çözme gücünü yitirdiği yerde, bu sefer de sorunların araştırıldığı ve tespit edildiği bir forum olması AKP ve MHP tarafından engelleniyor.
Haksızlık ettim. Mesele halkın sorunları olmayıp, Cumhurbaşkanlığı’nın istekleri olunca bu iki parti, meclisi pek de güzel çalıştırıyorlar, hem de içerik ve biçim ne olursa olsun. Dün itibariyle Meclis Genel Kurulu’nda Irak ve Suriye’ye yönelik tezkerelerin süresinin iki yıl daha uzatılmasına yönelik Cumhurbaşkanlığı tezkeresi görüşülmeye başlandı. Gerekçe, güney kara sınırlarına mücavir bölgelerde yaşanan gelişmeler ve süre giden çatışma ortamının milli güvenlik için risk ve tehdit yaratması.
Gerekçeye baktığımızda tezkerenin neden ve sonucunun birbirini beslediğini görmek mümkün: Bölgesel bir askeri gücün Irak ve Suriye’de asker bulundurmasının da tetiklediği çatışma, huzursuzluk ve güvenlik açığı, daha sonra bu bölgesel gücün Irak ve Suriye’de daha da uzun süre asker bulundurmasına gerekçe olarak sunuluyor. Genel Kurul’da son durum dünden bugüne ne oldu, bilmiyorum ama büyük bir sürpriz olmazsa AKP-MHP bloğunun oyuyla Cumhurbaşkanlığı tezkerelerinin kabulü bekleniyor.
FİLİSTİN KONUSUNDA SADECE KESKİN KONUŞMALAR VAR
Peki Filistin ve Gazze’de yaşanan katliam konusunda AKP-MHP bloğu ne yaptı?
TBMM 12 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yaşanan çatışmaları gizli oturumda görüştü. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da milletvekillerini gizli olarak bilgilendirdi. Neden gizli, hiçbir milletvekili ne sordu ne itiraz etti. Halka henüz süregiden savaş ve Türkiye’nin takınacağı somut tavırla ilgili temenniler, kınamalar ve bolca tarihsel analiz dışında bir şey söylenmiş değil.
Filistin konusunda hassas oldukları bilinen meclisin milliyetçi ve İslamcı bloğunun tavrı hükümeti derhal müdahale etmek yönünde sıkıştırmak, vakit kaybının yüzlerce insanın hayatına mal olduğunu hatırlatarak yürütmenin başı Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulunmak mı oldu dersiniz? Hayır. AKP-MHP bloğunun milletvekilliği, boynuna Filistin bayrağı asıp gezmek, basın açıklaması ve kürsüden keskin konuşmalar yapmanın bir adım ötesine gitmedi.
Kısaca, “TBMM nedir, ne iş yapar?” sorularının yanıtı, sadece hiper-başkanlık sistemindeki güçsüzlüğüyle açıklanamaz. TBMM’yi Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen işler dışında hiçbir şeyi onaylamayan; rasyonel ve en azından seviyeli tartışmaların yürütüldüğü bir yer olmaktan çıkarıp “sanane” seviyesine indiren sebepler arasında milletvekillerinin profili ve AKP-MHP bloğunun sayısal üstünlüğünü kullanarak yarattıkları çoğunluğun despotizmi var.
Çoğunluğun despotizmi ne yeni ne de hiper-başkanlıkla ilgili; bilakis parlamenter sistem içinde ortaya çıkan ve bizlerin de (en azından) 2011-2017 arasında tecrübe ettiğimiz bir olgu. Aynı zamanda, parlamenter sistemi “hiper-başkanlığa ne gerek var ki?” dedirtecek kadar çoğunluk partisinin ve onun liderinin eline teslim eden olgu.
Bugün bu olgunun olumsuz etkilerini yaşamaya devam ediyoruz. Ancak gözler ve eleştiriler o kadar fazla hiper-başkanlığa çevrilmiş durumdaki meclisin ve ortalama bir milletvekilinin içler acısı durumu neredeyse tamamen görmezden geliniyor, yeterince üstüne gidilmiyor.
Milletin vekillerinin çalıştığı kurumun bugün ne iş yaptığını ve bir vekilin kim olduğunu enine boyuna sorgulamadan bakalım Cumhuriyet’in 100. yılı nasıl kutlanacak, bakalım TBMM nasıl kutsanacak.
Ayşegül Kars Kaynar: 1980 yılında Ankara’da doğdu. 2014 yılında ODTÜ Siyaset Bilimi bölümünden doktora derecesini aldı. 2015 yılında Türk Sosyal Bilimler Derneği’nin düzenlediği Genç Sosyal Bilimciler Ödülleri’nde doktora tezi kategorisinde ödül ve 2017 yılında Halit Çelenk Hukuk Ödülleri’nde mansiyon kazandı. New School for Social Research ve Hamburg Üniversitesi’nde araştırmacı olarak bulundu ve ardından Humboldt Üniversitesi’nde çalıştı. Çağdaş Türkiye siyaseti, hukuk devleti ve asker-sivil ilişkileri üzerine yayınları bulunmaktadır.