Referandumla aldatmak: Türkiye ve Ekvador

Birbiriyle zıt maddelerin tek bir paket halinde referanduma sunulması ve topluca oylatılması anti-demokratik bir uygulamadır. Bunun adı, referandumla aldatmaktadır.

Latin Amerika ülkesi Ekvador’da mafyanın ülkeyi neredeyse ele geçireceği ocak olaylarını izleyen 21 Nisan referandumu Türkiye için de öğretici derslerle doludur.

İlkin, çürüyen kapitalizm koşullarında, Ekvador ve Türkiye gibi bağımlı ekonomilerde mafyanın büyük bir tehdit olduğunun altını çizmeliyiz. Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı döneminde mafyatik kapitalizm Türkiye’de hayli yerleşti. “Yenidoğan” skandalında mafyanın sağlık sektörünü neredeyse ele geçirdiğini görebiliyoruz. Başkancı Rejim altında Erdoğan yönetiminin yaşadığı ve ülkeye yaşattığı kronik döviz açığı, uluslararası mafya kartellerinin Türkiye’ye sızmasına yol açtı. Mafya, teknik ve teknolojik açıdan birkaç yılda resmen ‘çağ atladı’! Siyasi himaye altında semirdikçe semirdi. Savcı tehdit edecek düzeye vardı.

Ekvador’da yaşanan ocak olayları, mafyatik kapitalizmin bu ülkedeki gelişme seviyesini ortaya koyuyordu. Büyük kartellerden “Los Choneros” çetesi elebaşı “Fito”, cezaevinden firar etti. Firarı bile gecikmeli olarak, 8 Ocak’ta fark edildi. Ülkede OHAL ilan edildi. Bu arada bir diğer kartelin, “Los Lobos”un lideri Colon Pica da 40 diğer mahkumla birlikte Riobamba’daki başka bir cezaevinden kaçtı. Pico sadece 3 gündür cezaevindeydi!

Ertesi gün, 9 Ocak’ta Ekvador’da adeta bir mafya ayaklanması başladı. Ülkenin 24 ilinden 20’sinde şiddet olayları yaşandı: Araçlar yakıldı, bombalar patlatıldı, polisler kaçırıldı, gardiyanlar rehin alındı, yağmalar meydana geldi. Mafya grupları ülkenin ikinci büyük şehri olan Guayagil’de bir televizyon kanalının binasını ele geçirdi. Sistemin işsiz, aç, yoksul ve güvencesiz bıraktığı kenar mahalleler, devlete karşı mafyanın tarafına geçmiş gibiydi. 27 mafya karteli, ülkede “terör örgütü” ilan edildi, devlet mafyaya savaş açtı.

Bu soruna, kapsayıcı sosyal politikalar, istihdamın artırılması, eğitim sisteminde reform çerçevesinden kopuk şekilde salt güvenlik açısından yaklaşan Noboa (sağcı) hükümeti, güvenlik tedbirleri ağırlıklı bir anayasa paketi hazırlamaya koyuldu. Kamuoyundaki panik havası hükümete avantaj sağlıyordu. Ülkenin en büyük holdinglerinden birisinin sahibi olan Noboa ailesinin oğlu Daniel Noboa, bu avantajı büyük sermaye lehine istismar etmeye karar verdi. Örgütlü suçla hiçbir alakası olmayan iki maddeyi de anayasa değişikliği paketine ekledi: İş yaşamında “saatlik çalışma”ya izin veren bir madde ile, sermaye anlaşmazlıklarında uluslararası tahkime yetki veren bir madde. Her ikisi de patronların sömürüsüne hizmet eden bu iki neoliberal yasayı da, Noboa, organize suçla mücadele paketinin örtüsü altına geçiriverecekti.

Bu bize bir kez daha, AKP iktidarının anayasa yapım tekniğine dair acı hatıralar anımsatıyor. Malum 12 Eylül 2010’da referanduma sunulan paketle Kenan Evren’in yargılanması, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı gibi olumlu değişiklikler, Fethullah Gülen Cemaati’nin yargıyı ele geçirmesine hizmet edecek madde ile aynı pakete konmuştu. Ama bu konuda AKP, tabii ki, bütün bir anayasayı tek bir paket halinde referanduma sunan 12 Eylül generallerinin eline su dökemezdi.

Ancak Ekvador anayasası, referanduma sunulacak maddelerin tek tek oylanmasını zorunlu kılıyor. Bu bakımdan Ekvador, Türkiye’den daha demokratiktir. 21 Nisan’da referandum sandıkları kurulduğunda Ekvadorlu seçmen, anayasa paketindeki maddeleri topluca değil, her birini ayrı ayrı oyladı.

Öncesinde sol ve komünist partiler Noboa hükümetinin hilesine karşı kampanya yürüttüler. Paketin güvenlik ve yargı düzenlemeleri içeren ilk 9 maddesi ile, sermaye lehine düzenleme içeren son iki maddesi arasında bir ayrışma meydana geldi. Noboa hükümeti ve ona yakın medya grupları, bu iki madde için “Hayır” oyu çağrısı yapanları “narko-mafya destekçiliğiyle” suçlamaktan hiç utanmadı. Onlara göre yabancı sermaye çekmek de ülke güvenliğinin bir parçasıydı ve paket, firesiz onaylanmalıydı!

Sandıklar açıldığında Noboa hükümetini büyük bir şok bekliyordu. İlk 9 madde onaylanmış; ancak son 2 madde reddedilmişti! Uluslararası tahkim yüzde 65 Hayır oyuyla; saatlik çalışma yasası ise yüzde 70 Hayır oyuyla reddedilmişti. Ekvador toplumu organize suçla mücadelede hükümete destek vermiş; ama bu vesileyle sermaye lehine - emek aleyhine düzenlemelerin aldatmaca ile geçirilmesine de izin vermemişti. (1)

Bitirmeden, uluslararası tahkimin ne olduğunu kısaca anımsatalım; 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Kemal Kılıçdaroğlu, “5’li Çete”nin sözleşmelerini iptal edeceğini söylediğinde, Erdoğan, “Londra’da tahkim var, o paraları söke söke alırlar” demişti. İşte Ekvador halkı bunu reddetmiş oldu.

Demokratik bir anayasaya ulaşmak için, öncelikle anayasa yapım sürecinin demokratik karakterde olması şarttır. Birbiriyle zıt maddelerin tek bir paket halinde referanduma sunulması ve topluca oylatılması anti-demokratik bir uygulamadır. Bunun adı, referandumla aldatmaktadır.


(1) “Nisan 2024 referandumu sonrası yeni siyasi senaryo”, Birlik ve Mücadele, sayı 48, Ağustos 2024, s. 32-37’den haber verileri için yararlandık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alp Altınörs Arşivi