Baskın Oran
Rejim sıkıştıkça fena sertleşiyor
Sıkışma derken, sadece son bir aya bakalım:
AİHM Aleviliğin ayrı bir inanç olduğuna hükmediyor
Avrupa Konseyi Demirtaş için bir kere daha derhal tahliye talep ediyor
CB Erdoğan Büyük İstanbul Mitingi için "Biz bu meydanda 1,5 milyona alıştık, bugün ise 650 bin kişi..." diye öfkeleniyor. Sonra, “Genel ekonomik göstergelerimiz gayet iyi” deyip, emeklilere merhem olarak banka promosyonlarını gösteriyor.
Ve, ilk defa büyük itiraf geliyor: “Dipsiz kuyu misali ne versek gidiyor”
Adalet Bakanı Tunç “Avrupa’nın en çağdaş mevzuatı bizde” diyor. Ankara adayı Altınok uzun mal beyannamesini “Ben Allah’ın emanetçisiyim” diye izah ediyor.
Rejim şu para sayma işinden bile medet umuyor.
***
Sertleşme derken, yine son bir aya bakalım:
Rejim, seçime hazırlanıyor:
Sahte DEM Parti afişleri basıyor.
CHP-DEM Parti arasında protokol yapıldığına ilişkin sahte belge yayınlıyor.
Çoğu güvenlik personeli olmak üzere 31 kente toplam 54.000 seçmenin kaydedildiği bildiriliyor. Buna paralel olarak DEM Parti yöneticilerine 3 ayda 266 gözaltı uygulanıyor.
Baskılar, Selahattin Demirtaş’ın ayakkabılarının hücreden görüşe giderken çıkartılıp aranmasına kadar vardırılıyor, fakat Demirtaş fazla tanınmış olduğu için (ve ayrıca, artık işin şeyi çıktığı için) vazgeçiliyor.
“Hiç çekinmeyin yüzümüze hakikatleri haykırın. Haykırın ki hatamızı görüp kendimizi düzeltelim” diyen CB Erdoğan’a hakaretten 4 yıl içinde 52.000 kişiye dava açıldığı ortaya çıkıyor.
Cezaevinde yatan kızına para gönderdiği için 75 yaşındaki köylü kadın Hatice Yıldız “örgüte finansman sağlamak” suçundan aldığı 4 yıl 2 ay hapis cezasından tutuklanıyor ve evinden tekerlekli iskemleyle alınıyor.
Birgün köşe yazarlarından Attila Aşut, 25 yıldır yatan bir mahkuma destek için 600 TL göndermekten yine “terör örgütünü finanse etmek”le suçlanarak sabahın erken saatlerinde gözaltına alınıyor.
Boğaziçi’nin emekli sosyoloji hocalarından Prof. Nükhet Sirman, bir saha araştırması sırasında görüştüğü kişi “teknik takip altında olduğu” için Burgaz Ada’daki evinden alınarak Mersin’e yollanıyor. Dosyasına gizlilik getiriliyor ve gözaltısı uzatılıyor.
***
Mitinglerdeki yasaklamalar ayrı alem.
CB Erdoğan’ın Sakarya mitinginde bir vatandaşın açtığı “İsrail’le ticaret utancı sonlandırılsın” pankartı derhal indirtiliyor. Büyük Ankara Mitinginde "İsrail ile ticareti kes" pankartı açan ve "İsrail'le ticaret Filistin'e ihanet" sloganı atan kadınlar sivil polislerce gözaltına alınıyor.
Erdoğan’ın Isparta mitingine giden ve üzerinde “Emeklilikte adalet yoksa oy da yok Reis” yazılı tişört bulunan, Emeklilikte Adalet Derneği Isparta temsilcisi Y.B. alana sokulmuyor ve gözaltına alınıyor.
Urfa’daki temel atma töreninde “İsrail’le ticaret Filistin’e ihanet” pankartını gören Bakan Özhaseki "Seni buraya tutup gönderenlere de ki, dünyada bir tane lider var o da Recep Tayyip Erdoğan. Filistin için gece gündüz o uğraşıyor. Siz ancak bu işi tahrik edersiniz, istismar edersiniz, gelip buradaki insanları provoke edersiniz. Yapacağınız tek şey bu zaten" tepkisini veriyor.
Bu Filistin mitinglerine ilişkin olarak Cumhurbaşkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi yalanlama yayınlıyor: “Gözaltı veya herhangi bir işlem söz konusu değildir, asılsız iddialara itibar etmeyiniz.”
İlave olarak yandaş medya da devreye giriyor. Filistinlilere karşı kullanılan dikenli tellerin İsrail’e satıldığına ilişkin TÜİK verileri ortadayken, tanınmış yandaşlardan Cem Küçük’ün yazdıkları adeta bir Zaytung haberi:
“Ak Parti hükümet olarak İsrail’e tel mel satmıyor, devlet olarak satmıyor. Ama bunu satan bazı büyük holdingler, şirketler var. O da dikenli tel değil, bazı çelik teller satılıyor. Bu şirketler İsrail’e tel satıyor, dikenli teli kendileri [İsrailliler] yapıyor
***
Ülkedeki bu baskılar kendilerini yurt dışına klonluyorlar.
Belçika’da Newroz kutlamasından dönen Türkiyeli Kürtler, bozkurt işareti yapan ve tekbir getiren bir grup Ülkücünün saldırısına uğruyor. Polis basınçlı su sıkarak kurtarıyor.
DEM Parti barış için 6 maddelik çağrı yaparken, CB Erdoğan güneyde sınır ötesi askerî harekatın kalıcı olacağını ilan ediyor:
“Türkiye’nin sınırları dışındaki “Irak sınırlarımızı güven altına alacak çemberi tamamlamak üzereyiz. Suriye sınırlarımız boyunca 30-40 kilometre derinliğinde güvenlik koridoru oluşturma irademiz bakidir”
Baskın Oran: 1945 İzmir doğumlu. Uluslararası ilişkiler emekli profesörü. Özellikle azınlıklar üzerine çalışıyor. 1968’de bitirdiği SBF’de (Mülkiye) asistanken 1971 ve 1980 cuntaları tarafından toplam 9 yıl üniversiteden atıldı, her seferinde Danıştay’da kazanarak döndü. 1999-2009 arasında Avrupa Konseyi ECRI nezdinde ulusal irtibat görevlisi idi. Ekim 2004’te Başbakanlık İHDK’nın Azınlık ve Kültürel Haklar Raporu’nu yazınca mahkemeye verildi ve beraat etti. 2006’da erken emekliliğini isteyerek Oxford (2006) ve Harvard’da (2009) dizi konferanslar verdi. Aralık 2008’de Ermenilerden Özür Kampanyası’nı başlatan 4 kişi arasında yer aldı. Nisan 2013’te Kürt Barışı çerçevesinde Akil İnsanlar Ege heyetinde bulundu. Ocak 2016’da 1.128 akademisyenin Bu Suça Ortak Olmayacağız bildirisini imzalayanlardan biriydi. Mülkiye’deki lisansüstü dersleri Temmuz 2016’daki OHAL’den sonra kaldırıldı. 1985’te başlayan haftalık yazıları günümüzde Agos ve Artı Gerçek’de çıkıyor. 90’ı aşkın bilimsel makalesi ve 3’ü yurt dışında da olmak üzere 26 kitabı yayınlandı.