Celal Başlangıç

Celal Başlangıç

Tek adam rejimi: Hayaldi, yalan oldu!

Saray iktidarını sürdürebilmek için ‘durmak yok, yalanlara devam’ diyor ama yola yeni çıkmış AKP ile yolun sonuna gelmiş AKP’nin yalanlarına inandırıcılık konusunda irtifa kaybı var.

"Ortaokul müsameresi"ne benzetilse, ortaokul öğrencileri kızacak.

"Çadır tiyatrosu" diye adlandırılsa çadırcılar değil ama tiyatro oyuncuları kızacak.

Artık dayanılmaz hale gelen ekonomik kriz ve pandemiyle birlikte bu ülkede milyonlarca insan açlıkla, yoklukla, yoksullukla, salgınla imtihan ediliyor.

19 yıllık icraatının sonunda artık AKP iktidarının geniş kitlelere sunabileceği iki seçenek var; ya Covid-19 salgınından öl ya da ağır enflasyondan sürün!

Saray iktidarı içi boş şişinmeler, ucuz gösteriler, kof vaatler, karşılığı olmayan gösterişli törenlerle geleceklerinden güvence duymayan, umudunu yitirmiş insanları yalanlarla oyalamaya çalışıyor.

Ancak Saray’ın iktidarda kalmak için yaptığı atraksiyonlar o kadar trajikomik bir hal aldı ki; değil ülkeyi, uydurdukları yalanları bile yönetemiyorlar.

Son birkaç günde bile bu tespitin çarpıcı örneklerini yaşadık.

Cuma akşamı saat 21.00’de başlayacak 56 saatlik sokağa çıkma yasağının başlamasına saatler kala Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Marmaray’ın Kazlıçeşme istasyonunda elinde Hareket Memuru Diski ile "Çin’e tren uğurlama" töreni yapıyor.

Bakan Karaismailoğlu, "Bugün hep birlikte Türkiye’den Çin’e gidecek ilk ihracat trenimizi uğurluyoruz. Çerkezköy istasyonundan hareket eden bu ilk trenimiz 42 konteynerin içerisinde Çin’e beyaz eşya taşıması yapacağız" diyerek treni uğurluyor.

Hesaba göre Kazlıçeşme istasyonundan uğurlanan bu tren iki kıta, iki deniz ve beş ülkeden geçecek, yaklaşık dokuz bin kilometre yol katederek Çin’e ulaşacak.

O sırada İstanbullular yasak başlamadan önce alışverişlerini yapıp evlerine varma telaşındalar.

Marmaray trafiğinin en yoğun olduğu saatte yapılan bu tren uğurlaması nedeniyle dokuz Marmaray treninin seferi iptal ediyor, 10 Marmaray tren sefer bölgesi kısaltılıyor, dokuz Marmaray seferi toplam 92 dakika rötar yapıyor.

Bu tören nedeniyle İstanbul gibi büyük bir metropolde trafik aksaklığı, rötarlar yaşanıyor, pandemi döneminde yolcu birikmesine, sosyal mesafenin ortadan kalkmasına, hastalığın yayılma ortamının büyümesine yol açılıyor.

Bir süre sonra sosyal medyada "İlk ihracat treni Çin’e giderken kayboldu" iddiaları yayılmaya başlıyor.

İyi ki demiryollarında örgütlü Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) var ki, onların açıklamasıyla gerçeği öğrenme fırsatı buluyor herkes.

Çerkezköy’den kalkan, Kazlıçeşme’den "bakan töreniyle" uğurlanan tren meğer Çin’e gitmiyormuş.

Tren Marmaray’dan Asya yakasına geçtikten sonra 12 durak gidip Maltepe istasyonuna gelmiş. Burada üzerine takılan "Türkiye’den Çin’e İlk Blok İhracat Treni", "Tarihimizde Yeni Bir Sayfa" yazılı pankartları sökülerek, 22 istasyon geriye döndürülüp Halkalı’da hangara alınmış.

Sonradan anlaşılıyor ki, bu sembolik bir trenmiş, esas Çin’e gidecek tren değilmiş. Gerçek Çin treni iki gün sonra yola çıkacakmış.

İşte Saray iktidarının düştüğü son durum budur; açlıkla, yoksullukla ve virüs salgınıyla karşı karşıya bıraktığı insanları iş yaptığına, çalıştığına inandırmak için sahte tren uğurlama törenleri yapıyorlar.

Çok değil, bir gün sonrasında "milli helikopter motoru" töreni yapılıyor.

Tören Eskişehir’de yapılıyor. Erdoğan İstanbul’dan video konferans yöntemiyle katılıyor törene.

Bakanları, bir örtünün altındaki "milli helikopter motoru"nun başında toplanmışlar.

Erdoğan’ın konuşması bitince sıra üstündeki örtünün açılıp motorun çalıştırılmasına geliyor.

Ancak bir kargaşa yaşanmaya başlanıyor törenin yapıldığı yerde. Motor bir türlü çalışmıyor. Bu arada bilgisayar üzerinden marşa basmaya çalışan test ekibinin görüntüleri de ekrandan düşüyor.

Erdoğan da sabırsızlanıp Milli Savunma Bakanı’na "Hulusi Bey hazır mıyız" diye soruyor.

Bu arada ekrandan "motor çalışmıyor" sesleri duyuluyor.

TEİ Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit telaşla atılıyor:

"Motor çalışıyor efendim. Töreni sabote etmek isteyenlere hakkımızı helal etmiyoruz."

Ortalıktaki karmaşa bir türlü bitmek bilmiyor.

Üzerinden örtüsü kaldırılan bir motor masanın üzerinde öyle yatmış, duruyor.

Ekrandaki görüntü "ilk milli helikopter motoru"nun tanıtımından çok musalla taşı üzerindeki mevtayı uğurlama törenine benziyor.

Son bir can havliyle bir daha mikrofonu kapıyor TEİ Genel Müdürü Akşit:

"Sayın Cumhurbaşkanım motor test ekibini tekrar canlı yayında görmek istiyoruz, lütfen. Bu şirketi Cumhurbaşkanlığı önerdi bize, işinizi düzgün yapın."

O anda "ilk milli helikopter motoru"nun çalışıp çalışmadığı anlaşılmıyor, belli ki Akşit’in yakındığı, "Cumhurbaşkanlığı torpilli" naklen yayın şirketi bir daha test ekibini de gösteremiyor.

"Ya Allah, bismillah" seslerine uzaktan bir motor uğultusu karışıyor, Erdoğan "Sesi açın" diye komut veriyor, naklen yayın şirketi motoru tam olarak gösteremiyor, ancak ekrandan pancar motor kıvamında bir "pata pata pat" gürültüsü geliyor.

Günümüzde kullanılan helikopterin ilk modelini 1939 yılında üreten Igor Sikorsky, aradan geçen 81 yıl sonra "ilk milli helikopter motoru"nun törenini görseydi hasedinden çatlardı mutlaka.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan "ilk milli helikopter motoru" müjdesini duyunca insanın aklına neler gelmiyor ki…

2011 Genel Seçimleri’ne AKP "Yerli Uçağımız Göklerde" afişleriyle girmişti.

Bu sloganın üzerinde kırmızı bir uçak, yanında Erdoğan’ın dekupe bir fotoğrafı vardı.

Ne gökyüzü bu "yerli uçağı" gördü bugüne dek ne de yeryüzünde bu uçağın hangarına rastlandı.

Saray’a yerleşen Erdoğan’ın en flaş vaadi ise bu yılın başına kadar yine milletin tatlı hayallere dalmasına neden olan "yerli otomobil"di.

Ancak anlaşıldı ki, bu "yerli otomobil" TOGG’un tasarımını İtalyanlar yapacak, motorunu ve entegrasyonunu Alman şirketleri yapacak, bataryası Çin’den gelecek, mekanik aksamlarda şasi sistemlerini İngilizler yapacak.

Yani "yerli otomobil"in en fazla yüzde 50’si yerli olacak.

Yabancı otomobil şirketlerinin Türkiye’de kurduğu fabrikalarda üretilen araçların yüzde 60-80’inin yerli olduğunu düşünürsek varın siz anlayın Almanların, Fransızların, Japonların bizi ne kadar kıskandığını…

Bir de "ilk yerli ve milli tankımız Altay" meselesi var.

Malumunuz, Sakarya’daki Tank Palet Fabrikası’nın önce "Erdoğan’ın Şems’i" Ethem Sancak’ın BMC’sine ardından yarısının da Katar Ordusu’na devredilmesi üzerine kopan fırtınanın artçı sarsıntıları hâlâ sürüyor.

Sözleşmeye göre bu fabrikada "yerli ve milli tank" Altay üretilecek ve ilk partisi bu yılın başında TSK’ya teslim edilecekti.

Ancak hâlâ "yerli ve milli tank Altay" ortada yok.

Bütün tartışmalardan ortaya çıkan gerçek şu ki; bu yerli ve milli tankın motoru Almanya’dan alınacakmış. Ancak Kuzey Suriye operasyonları nedeniyle Almanya uyguladığı örtülü ambargo çerçevesinde bu motorları vermemiş.

Motorsuz kalan "yerli ve milli tank Altay" da bu nedenle üretilememiş. Şimdi Saray, üretilecek "yerli ve milli tank"a Ukrayna’dan Güney Kore’ye uzanan coğrafyada motor arıyor.

Ne hikmetse daha "yerli ve milli tank"a motor bulunamazken Saray’dan "ilk milli helikopter motoru" müjdesi geliyor.

Böyle durumlarda insanın aklına Nazım’ın Elleriniz ve Yalana Dair şiirinden birkaç dize geliyor hemen.

"Ve insanlar / ah, benim insanlarım / yalanla besliyorlar sizi, hâlbuki açsınız, etle, ekmekle beslenmeye muhtaçsınız."

Saray iktidarı aynen Nazım’ın dediği gibi, milyonlarca insan için etin de ekmeğin de yalan olduğu bir uçurumun kenarına getirdi ülkeyi.

Ama yola yeni çıkmış AKP ile yolun sonuna gelmiş AKP’nin yalanlarına inandırıcılık konusunda müthiş bir irtifa kaybı var.

Eskiden AKP’nin yalanlarının mumu seçime kadar yanardı, ancak şimdi yatsıya bile yetişmiyor.

Erdoğan, çok sevdiği için miting meydanlarında sık sık söylerdi "durmak yok yola devam" sloganını.

Saray iktidarını sürdürebilmek için artık o sloganın yeni sürümünü devreye soktu:

"Durmak yok, yalanlara devam."

Hani hatırlarsınız bir de sık sık "Hayaldi, gerçek oldu" derdi Erdoğan. Şimdi tek adam rejiminin sürdürülebilmesi için o slogan da şekil değiştirdi:

"Hayaldi, yalan oldu!"

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Celal Başlangıç Arşivi