Toplumsal dalgakıran rolü

Kürt meselesinin çözümünün demokrasinin temelini oluşturduğunu unutmadan, umutla, dirençle, ısrarla örülecek mücadeleler; ‘Başkancı Rejim’ karşısında toplumsal dalgakıran rolü oynayacaktır.

AKP iktidarı bütün demokratik siyasal ifade biçimlerini bastırıp, “demokrasi”yi seçim sandığına sığacak kadar budadıktan sonra, devletin tüm olanaklarını parti çıkarları için seferber etti. Adaletsiz, yalan ve iftiralarla dolu kirli bir kampanyası yürüttü.

Kendisini özellikle ürküten siyasal rakiplerini (örneğin Demirtaş’ı ve İmamoğlu’nu) yargıyı kullanarak siyasi süreçlerin dışında bıraktı; Türkiye’nin üçüncü b üyük partisini “kapatma” şantajı altında farklı bir isimle seçimlere katılmaya zorladı, böylece oy kaybetmesine ve sandık kurullarına üye vermesine engel oldu; kısacası yargıyı seçim kazanmanın etkin bir aracı olarak kullandı. Demirtaş’ın şeytanlaştırılmasıyla bu, doruk noktasına vardı.

Savaş sanayi ürünlerini seçim kampanyasında sergileyen, “Anadolu” adlı savaş gemisini AKP’nin seçin otobüsüne çeviren, militarist dilini muhalefeti terörize etmek için kullanan, televizyon reklamlarında bile bomba atan SİHA’ları gösteren AKP iktidarı, askeriyeyi seçim kazanmanın etkin bir aracı olarak kullandı.

Neredeyse tüm bakanları milletvekili adayı yapan, tüm büyükşehirlerdeki seçim kampanyalarını bakanlık teşkilatlarının olağanüstü imkanlarıyla yürüten, Cumhurbaşkanlığı olanaklarıyla neredeyse tüm mitinglerini “açılış” formatında devletin kesesinden finanse eden, seçim çalışmalarını bakanlık personellerine yaptıran AKP iktidarı, muhalefetin cılız teşkilat gücü karşısına devletin muazzam teşkilatıyla çıktı.

Seçimde kilit rol oynayan TRT’nin yayınlarını tekelleştirmekle yetinmeyen, bir kamu kurumu olması geren İletişim Bakanlığı’nı parti propaganda aracına çeviren, ihale komisyonlarıyla satın alınmış havuz medyasını muhalefete günün yirmi dört saati en ağır iftiraları atmak için kullanan, bununla da yetinmeyip milyonlarca sahte afiş, broşür, bildiri dağıtan, facebook’tan yalan haber yayan AKP iktidarı, muhalefeti bu iftiralarla ezmeye, tabanını konsolide etmeye çalıştı.

“DEMOKRASİ ŞÖLENİ” YALANI

Erdoğan’ın en büyük siyasal güç kaynağı, partisinin siyaset yapma alanını sınırsızca genişletirken, devletin tüm imkanlarını bu yönde seferber ederken; muhaliflerin siyaset yapma zeminini seçimlere kadar daraltmak olmuştur. Bu yöntemle, dişe dokunur bir hile yapmasa dahi seçimi zaten öncesinde kazanmıştı.

Bu seçimin altı çizilmesi gereken birkaç noktası daha var:

Ortada bir “demokrasi şöleni” falan yok. Seçim zaferini “idam” sloganlarıyla kutlayan, her seçimi devlet gücüyle muhalefeti ezmenin zeminine çevirmeye çalışan zorba bir zihniyetin, her şeye rağmen seçimi güç bela alabildiği bir süreç söz konusudur.

İktidar, bütün büyükşehirlerde, üretimin-finansın-ticaretin tüm merkezlerinde çoğunlukta olan “değişim” talebini, taşradaki ezici devlet gücüne dayanarak, muhalefeti terörize ederek, yurtdışı oylarındaki üstünlüğe de yaslanarak bir süreliğine daha ötelemiştir.

Erdoğan, istediği “ezici” üstünlüğe ikinci turda da kavuşamamıştır: Son dönemine, büyük toplumsal ve siyasal çelişkilerin basıncı altında ve 25,5 milyonluk değişim isteyen devasa bir birleşik muhalefetin varlığı şartlarında girmektedir.

Hiçbir mücadeleyi ertelemeden, seçimlerde malzeme yaparlar diye düşünmeden, ekonomizmin (boş tencere!) kolaycılığına düşmeden, siyaseti yaşamın ve üretimin bütün alanlarına yayarak, örgütlü emeği çoğaltarak, kadın haklarını ve laikliği savunarak, Kürt meselesinin çözümünün demokrasinin temelini oluşturduğunu bir an bile unutmadan, umutla, dirençle, ısrarla örülecek mücadeleler, son dönemini yaşayan ‘Başkancı Rejim’ karşısında gerçek bir toplumsal dalgakıran rolünü oynayacaktır.


Alp Altınörs: Çevirmen, yazar, siyasal iktisatçı, düşünce işçisi. İngilizce, İspanyolca ve Rusça dillerinden çeviriler yapmakta ve bu dillerde araştırmalar yürütmektedir. "İmkânsız Sermaye- 21. Yüzyılda Kapitalizm, Sosyalizm ve Toplum" adlı kitabın yazarıdır. Uluslararası siyasal iktisat, uluslararası ilişkiler, filoloji ve tarih disiplinlerinde; SSCB, Çin Halk Cumhuriyeti ve Osmanlı İmparatorluğu tarihi, sosyalizmin sorunları ve 19. Yüzyıl Rus edebiyatı üzerine pek çok makalesi ve çevirisi bulunmaktadır. TED Ankara Koleji Lisesi'ni ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirmiştir. 2008 yılında İstanbul'da kurulan Nazım Hikmet Marksist Bilimler Akademisi'nin koordinatörlüğünü yürütmüş siyasal iktisat dersleri vermiştir. 2014-2016 yıllarında HDP Merkez Yürütme Kurulu'nda yer almıştır

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alp Altınörs Arşivi