Türkiye’nin gerçek AB imtihanı: Mevsimlik işçi çocuklar

Her sene basından öğreniriz, traktörlerin arkasında beş kişilik yerlere kırk kişi binerek gider, yollarda kazalar olur, okul yaşlarındaki çocuklar ölür.

Her zaman söylemişimdir, anlaşılan Allah ömür verirse daha uzun süre söyleyebiliriz, AB demek öyle sadece büyük, kompleksli yaratıklar mega, süper kelimelerini tercih ediyorlar, projeler, ifade özgürlüğü, hukuk devleti, demokrasi falan demek değil.

AB demek günlük hayatımıza dokunan, dışarıdan daha küçük görünen ama çok önemli projeler; tıbbi analiz laboratuvarlarının kitlerinin uyumlaştırılması (aynı gün gittiğin iki tahlil laboratuvarından iki farklı sonuç almayacaksın, bizim kitimiz farklı gibi saçmalıklar duymayacaksın), taze meyvanın üzerindeki kimyasal atıklara tavan getirilmesi gibi (çocuklarımız daha az zehirli meyva yiyecekler).

Bu Ekim ayında (2020) Türkiye’nin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (Bakan Sayın Zehra Zümrüt Selçuk) ile ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) arasında, Avrupa Birliği’nin finanse edeceği çok önemli bir projenin imzası gerçekleşti. 
Projenin orijinal adı "Elimination of Child Labour in Seasonal Agriculture" yani "Mevsimlik tarımda çocuk emeğinin kullanımının sonlandırılması"; projenin finansörü AB, kırk aylık bir proje ve bu iş için 29.7 milyon avro ayrılmış. 

Projenin amacı mevsimlik işçi olarak çalışacak aile ya da bireylerin bu süreçte çocuklarını da yanlarında götürmemeleri ve böylece çocukların okul süreçlerinin aksamaması, tarımda çocuk emeğinin kullanılmaması, çocukların kamu sağlığı açısından elverişli olmayan yerlerde yatmamaları, beslenme sistemlerinin aksamaması. 

Her sene basından öğreniriz, traktörlerin arkasında beş kişilik yerlere kırk kişi binerek gider, yollarda kazalar olur, okul yaşlarındaki çocuklar ölür.

Bu mevsimlik işçi konusu önemli ama ILO’nun ya da AB’nin bu sürece müdahale etmeleri kolay değil, dünyanın her yerinde bu mevsimlik işçi meselesi var ama bu süreçte çocukların kullanılmasını engellemek çok daha meşru bir girişim. 
Proje Şanlıurfa, Mardin, Adıyaman, Diyarbakır, Adana, Mersin, Hatay, İzmir, Manisa, Ankara, Eskişehir, Konya, Malatya, Ordu, Bursa ve Düzce illerini ve 12 bin çocuğumuzu kapsayacak.

İşin ilginç yanı da, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Bakan Sayın Zehra Zümrüt Selçuk’un bu projeyi desteklediğini açıkladığı konuşmasında "Bu proje AKP’nin 2023 hedefleri ile yani 2023’e kadar çocuk emeği kullanımını sıfırlama hedefi ile uyumludur" demesi.

Sayın Bakan bu ifadesinde samimi midir? 

Gerçekten mevsimlik işçilik süreçlerinde çocuk emeği sıfırlanacak mıdır?

Bu iş öyle zor bir konu değildir, çay, fındık toplarken fındık, çay bahçelerine valiliklerce yapılacak basit bir denetim bu konuyu çözebilir ama bu çözüm gerçekten istenmekte midir, bugüne dek neden yapılmamıştır?

Oto sanayilerinde çocuk çıraklık (16 yaşın altında ve okul günlerinde) meselesi nasıl çözülecektir?

Daha doğrusu bu sorunları çözmek için yeterli siyasi irade var mıdır, yakın gelecekte oluşacak mıdır?

Ben hiç de bu kanıda değilim, hele bu ekonomik kriz ortamında.

AB-ILO-Bakanlık projesi çok önemli ve olumlu bir projedir ama bendenizin naçiz kanısı Türkiye’nin bu projeyi de "yaparmış gibi" geçiştireceği, 30 milyon avroyu da kullanacağıdır.

Bu projenin uygulanması Türkiye için bir tür AB sınavı, hatta daha önemlisi bir ciddiyet, bir iyi niyet, çocuklarının eğitimine sahip çıkma modeli olacaktır.

Ben kendi adıma çocuk emeği kullanımı ile mücadelede Türkiye’nin samimiyetini görmek için bu projenin takipçisi olacağım. 
AB Türkiye için doğru istikametleri göstermeyi sürdürmektedir.

AB meselesini sadece hukuk devleti ve demokrasi meselesi olarak görmeyip bu küçük projelere odaklanır isek muhtemelen hukuk devleti ve demokrasi yani AB rayına daha kolay otururuz.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi