Yeni Model kapitalistlerin hizmetinde

“Neoklasik iktisattan kopuş” olarak parlatılan bu model, 12 Eylül’ün ekonomi programının bir türevinden ibarettir. İstatistiksel sonuçları ortaya çıktıkça, iktidarın gerçekte ne yapmakta olduğu daha net görülmektedir.

AKP’nin uyguladığı sözde “Yeni Ekonomi Modeli”nin özü, emekten sermayeye, yoksuldan zengine gelir transferidir. Sözüm ona “neoklasik iktisattan kopuş” olarak parlatılan bu model, 12 Eylül’ün ekonomi programının bir türevinden ibarettir. İstatistiksel sonuçları ortaya çıktıkça, iktidarın gerçekte ne yapmakta olduğu daha net görülmektedir.

TÜİK’in verilerine göre, toplam işgücü ödemelerinin milli gelirden aldığı pay, 2021’in 4. çeyreğinde 6 puan azalırken, aynı dönemde sermayenin milli gelirden aldığı pay da 6 puan arttı.( Bkz. Tablo). Tabloda ağzını açmış bir “timsahı” görmeniz mümkündür. Buna “timsah kapitalizmi” diyoruz.

c015d407-a66d-4be8-8add-924d6bee7284.jpg

Demek ki AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “Çalışanları enflasyona ezdirmedik” söylemi gerçeği yansıtmamaktadır. Tam tersine, AKP, çalışanı enflasyona ezdirerek, sermayeye gelir transferi yapmıştır. 6+6=%12’lik bir bölüşüm şokunun 2 yıldan az bir sürede yaşanması, Cumhuriyet tarihinde bir ilktir. Benzeri sadece 12 Eylül darbesi yıllarında görülmüştür.

Yine, iktisatçı Olcay Çelik’in hesaplamalarına göre, Türkiye’de ortalama kar oranı, 2019-2021 döneminde %16’dan %19’a yükselmiştir. Aynı dönemde artıdeğer oranı ise %142’den %227’ye fırlamıştır. Oysa, 2013-2019 döneminde ortalama kar oranı %7 düşmüş, artıdeğer oranı da %37 genişlemişti. AKP’nin “yeni modeli”nin çalışma saatlerini artırıp, emek yoğunluğunu yükselterek sermayeyi ihya ettiği buradan da görülüyor. (Olcay Çelik, “Türkiye’de ortalama kar oranı...”-ETHA)

“Yeter ki çarklar dönsün!” işçinin ezilmesi kimin umurunda?

Sermaye ise daha düşük maliyetle, daha çok işçi çalıştırılıyor ve milli gelirden daha büyük pay alıyor.

Neoliberalizmin bildik yöntemleri, IMF’ye hiç gerek olmaksızın uygulanıyor. Ama kur krizi ve yüksek enflasyon sebebiyle burjuvazi yine de huzursuz ve endişeli. Zira finansmana erişimde sorun yaşıyor ve dünyadaki benzerleriyle rekabeti TL’nin değer kaybı nedeniyle, birkaç basamak gerilemiş durumda.

Hülasa, “yeni model” işçi hanelerinin ekonomisini küçültüp, “bizim mahalle”ye yoksulluğu getirirken, kapitalistlere gelir transferi yaptı. Ama onları da kur kriziyle vurdu. Yani AKP bir yandan kendi oy tabanını kendi elleriyle eritirken, diğer yandan ise kapitalistlerin de rızasını alamadı.

Seçimlere doğru gidilirken, ufak tefek kozmetik değişiklikler, bu temel tabloyu değiştirebilir mi? Hiç sanmıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi