Doğan Özgüden

Doğan Özgüden

Yerel seçime giderken geçmişten dersler

Sınır ötesi operasyonlara alternatif barışçıl ve demokratik çözüm öneren sol partilerimizin yaklaşan yerel seçimlerde geçmiş seçimlerdeki hataları tekrarlamaması lazım.

Üzerinden bir yıl geçmeden eski deyimle yine "seçim sath-ı maili"ne girdik... Türkiye siyasal partilerinin ve medyasının tamamına yakını, 2019 yerel seçimleri öncesinde olduğu gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye ve Irak'taki Kürt varlığına karşı "Sınır Ötesi Operasyonları" yoğunlaştırması için seferber olmuş bulunuyor.

Beş yıl önceki çılgınlığa tepkimi Artı Gerçek'te 25 Ocak 2019'da yayımlanan "Yerel seçimin 56 yıllık kızıl çizgisi" başlıklı yazımda şöyle ifade etmiştim:

"Tarih boyu ihanetin her türlüsünü tanımış olan Kürt halkı, geçen yıl tüm Ortadoğu coğrafyasını tehdit eden İslam Devleti felaketini olağanüstü özveriyle ve yiğitlikle çökerttikten hemen sonra asla affedilemez bir ihanete uğramıştı… ABD'siyle, AB'siyle, Rusya'sıyla dünyanın tüm süper ve bölgesel güçleri Afrin'de Tayyip diktasının İslamcı ÖSO katilleriyle giriştiği alçakça saldırı karşısında Kürt insanını erkeği, kadını, genci ve çocuğuyla ölüme ya da sürgüne terk etmişti.

"Şimdilerde yaşananlar daha da vahim... Bir yandan Çin Seddi'yle rekabet edercesine Türkiye'nin güney sınırına yüz karası bir Türk Seddi dikilirken, öte yandan ABD başkanı Trump'ın yeşil ışık yakmasıyla Tayyip baş komutasındaki Türk Ordusu'nun Rojava'yı sömürge haline getirecek bir 'güvenli bölge' kurması gündemde. Tayyip histeri içinde... 'Daha' diyor, 'Daha... Menbiç, Kobani, Tel Abyad, Resulayn ve Kamışlı…' Amaç tüm Suriye Kürdistanı'nı Kürt'lerden temizlemek… Sonrası Irak Kürdistanı… Türkiye Kürdistanı'nda 35 yıldır süregelen kırım zaten dur durak bilmiyor…

"Seçim kampanyasında belediye yönetimlerinde daha fazla pay kapabilmek çabasındaki düzen partileri Tayyip’in sınır ötesi tehdit ve saldırılarına karşı çıkmak şöyle dursun, milliyetçi ve İslamcı oyları kendilerine çekebilmek için bunlara alkış tutuyor…"

Bu İslamo-faşist histeri içindedir ki, 2019 seçimlerinden bu yana, TBMM'de ana muhalefet partisi CHP'nin de onayladığı tezkerelerle Pençe operasyonlarına giren Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak ve Suriye'deki asker sayısı her birinde 10 bine ulaşmış bulunuyor.

Bağımsız bir ülke olan Irak'ın kuzeyindeki topraklara girerek "teröristlerle mücadele" bahanesi altında onlarca askeri üs kuran, kara operasyonlarının yanı sıra "Pençe-Kılıç" hava operasyonlarıyla da Kürt yerleşim merkezlerine sürekli ölüm yağdıran Türk Ordusu'nun son olarak 9 mensubunun karşı saldırılarda yaşamını yitirmesi üzerine siyasal partilerde ve bittabi beyin yıkayıcı medyada yine "zevahiri kurtarma" amaçlı bir kampanya başlatıldı.

"Teröristan'a izin yok... Teröre karşı tek yürek... 85 milyon arkanızda" (Milliyet)

"Sınırda teröristan kurdurmayız... Hainler ve destekçileri hüsrana uğrayacak!" (Akşam)

"Yüreği şehit ateşiyle yanan Türkiye 'hainlerin kökü kazınsın' diyor." (Korkusuz)

"Türk Ordusu anında düğmeye bastı, terör yuvaları peşpeşe vuruldu." (Milat)

"Taş üstünde taş, baş üstünde baş kalmasın!" (Türkgün)

"Kalleş pusuda, oklar hep aynı adresi gösteriyor... Hesap mahşere kalmasın!" (Türkiye)

"Terörün hamilerine bedel ödetilsin... Karşımıza kim çıkarsa çıksın..." (Yeni Akit)

"Teröristan kurulmasına izin vermeyiz!" (Yeni Birlik)

YEREL SEÇİMLERDE SINIR ÖTESİ OPERASYONLARA KARŞI ÇIKAN PARTİLER BAŞARILI OLMALIDIR

TBMM'deki ana muhalefet partisi CHP de, daha önceki asker kayıplarında olduğu gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sınır ötesi operasyonlarına özünde karşı çıkmak yerine, bu operasyonların uygulanmasında askerlerin can güvenliği açısından yetersizlikler olduğunu ileri sürerek "Milliyetçilik askerin, milliyetçilik Mehmetçiğin hakkını ve hukukunu korumak, hepimiz adına yaptıkları görevde en yüksek güvenliğin onlar için sağlanmasını talep etmektir" diyor.

Bu savaş ve intikam çılgınlığıyla beyinler yıkanırken Meclis'te grubu bulunan partiler arasında tek gerçekçi ve olumlu ses yine DEM Parti'den geldi. Eş genel başkan Tuncer Bakırhan yaptığı açıklamada şöyle diyor:

"Bugün yine Türkiye'nin dört bir yanına ölüm haberleri gitti. Sıvasız evlere, depremzede çadırlarına, yoksul evlerine evlatlarının acılı haberleri gitti. Bizler bu çatışmalarda yaşamını yitiren askerlerin ailelerine başsağlığı diliyoruz, sabırlar diliyoruz.

"Maalesef ülkemizde 40 yıldır devam eden bu çatışmaların maliyetini bu yoksullar ödüyor, emekçiler ödüyor, toplum ödüyor. Toplum artık ölümlerden yoruldu. Toprak bile artık ölümlerden yoruldu. Ama bu çatışmalarda yaşamını yitirmeyenler, bedel ödemeyenler yine muhtemelen bugün de izleyeceğiniz gibi savaş naraları atmaya, hamasetle siyaset yapmaya, ölümleri kutsamaya devam edeceklerdir.

"Evladını kaybedenlerin acısını paylaşıyoruz. Ateşin düştüğü yeri yaktığını en iyi siz Kürtler, demokratlar, devrimciler bilirler. Savaşı bilmeyen, yaşamayanlar savaş naraları atmaya devam edecektir.

"Değerli halklarımız, değerli halkımız, biz HEP'ten bugüne kadar devam eden bütün siyasi partilerimizle birlikte bu ülkede çatışma olmasın, savaş olmasın, bu ülkenin gencecik evlatları yaşamını yitirmesin diye mücadele ettik, etmeye devam edeceğiz. Bizler savaş naraları atanlara karşı, ölümü kutsayanlara karşı yaşamı savunmaya devam edeceğiz."

Yerel seçimler yaklaşırken, geçen seneki genel seçimlerde AKP-MHP ittifakının İslamo-faşist diktasını alaşağı etmeyi başaramayan muhalefet partilerinin bu kez ne tür güç birliği yapacakları üzerine tahminler ve spekülasyonlar yoğunlaşıyor.

Geçen yıl YSP'yi dışlayarak beş sağcı partiyle ittifak kuran, o da yetmezmiş gibi cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda aşırı sağcı bir partinin lideriyle gizli pazarlığa girerek bakanlıklar vaad etme tutarsızlığında bulunan Kemal Kılıçdaroğlu'nun parti başkanlığından uzaklaştırılmasında birinci derecede rol oynayan Ekrem İmamoğlu bu seçimde de İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığına aday... Açıktır ki, bundan sonraki merhaleler, önce CHP liderliği, gelecek genel seçimde de cumhurbaşkanı adaylığı...

İmamoğlu'nun tekrar seçilebilmesi için geçen seçimde olduğu gibi DEM Parti'nin ve İYİP'nin İstanbul'da ayrı belediye başkan adayı çıkartmamaları gerekiyor.

DEM Parti iki gün önce önümüzdeki seçimde başkan adayı göstereceği Ankara dahil 7 ilin adlarını açıklarken İstanbul konusunda henüz bir tavır koymadı... Belli ki, CHP ve DEM Parti liderlerinin karşılıklı ziyaretlerinden sonra bu konuda görüşmeler devam ediyor.

Ancak bu beklenti sürüp giderken, Irak'ta 9 askerin öldürülmesi üzerine İmamoğlu'nun iki gün önce bir açılış töreninde söylediği askeri operasyonları destekleyen şu sözleri hiç de iç açıcı değil:

"Bütün bu yaşananlar, her şeyimizle canımızı, vatanımızı emanet ettiğimiz, silahlı kuvvetlerimize olan güvenimizle birlikte devletimizin bütün yönetim kademelerinin, bizlerin başımızı öne koyup eğip düşünmemiz gereken ve o Silahlı Kuvvetlerimizin büyük mücadelesini arka planda nasıl katkı sunmamız gerektiğini de hep birlikte tasarlamamız gerektiğinin altını çizeyim. Türkiye'miz için ne yazık ki terör beka sorunlarından birisidir ve bunu aşmak da bizim elimizdedir."

SOL PARTİLER YEREL SEÇİMDE GEÇMİŞİN HATALARINA DÜŞMEMELİDİR

Önümüzdeki yerel seçimin çözüm bekleyen bir başka sorunu da, DEM Parti ve diğer sol partilerin özellikle Batı illerinde belediye başkanlığı ya da belediye meclisi üyeliği için aday gösterirken, 2023 genel seçimlerindeki hatalara düşmemelerinin sağlanmasıdır.

Yıllardır parlamentoda tek başına mücadele vermiş olan HDP ile Emek ve Özgürlük İttifakı kurmuş olan TİP'in, tüm ülkede ve diasporada seçime bu ittifak adına ortak bir listeyle gitmek yerine, son anda 49 il ve 52 seçim çevresinde, yurt dışının tamamında tek başına ayrı listelerle oylamaya katılması ittifak adına daha fazla milletvekilliği kazanılmasına engel olmuştu.

Son günlerde Kadıköy belediye başkanı seçimi konusunda da benzer bir sorun yaşanıyor. Sosyalist Meclisler Federasyonu 5 Ocak'ta yaptığı açıklamada Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu'nun "bu seçimde İstanbul'un Kadıköy ilçesinde TKP çatı partisi altında, demokratik, sol-sosyalist güçlerin ortak adayı" olacağını duyurdu.

2023 seçimlerinde İstanbul'da muhalefetin toplam oyu yüzde 48.93 idi, bu toplamın içinde CHP oyların yüzde 28,3'ünü, İYİ Parti yüzde 8,07'sini, 7 sol parti de toplam olarak yüzde 12,56'sını almıştı.

İstanbul genelinde sol partilerin her birinin yüzdesi ise şöyleydi: YSP (DEM) yüzde 8,19, TİP yüzde 4,04, SOL yüzde 0,12, TKP yüzde 0,11, TKH yüzde 0,03, HÖP yüzde 0,04, HKP yüzde 0,03.

Kadıköy'de ise solun toplam oyu yüzde 12,52, sol partilerin bu toplam içindeki oranları ise şöyleydi: TİP yüzde 9,06, YSP (DEM) yüzde 3,13, SOL yüzde 0,07, TKP yüzde 0,21, TKH yüzde 0,03, HKP yüzde 0,02.

Beş yıldır Dersim belediye başkanlığında başarılı olan Maçoğlu'nun bu yıl Kadıköy'ün belediye başkanlığına seçilebilmesi için sadece TİP'in ve DEM değil, Kadıköy'ü İstanbul'daki kalesi olarak gören ve yıllardır belediye başkanlığını elinde tutan CHP'nin de desteğini alması gerekiyor.

Kesin aday listelerinin belirlenmesine ve Yüksek Seçim Kurulu'na sunulmasına daha vakit var.

Bu konuda olumlu gelişmeler olmasını beklerken, sol partilerin seçimlere farklı listelerle ve bir diğerinin şansını düşürecek şekilde katılmasının olumsuz sonuçları üzerine daha önce verdiğim iki örneği bu yerel seçim öncesinde de anımsatmayı gerekli görüyorum.

1965 seçiminde Meclis'e 15 milletvekiliyle giren TİP iç çekişmeler nedeniyle 1969 seçiminde hem oy kaybına uğramış, hem de milli bakiye sisteminin kaldırılmış olmasının da etkisiyle milletvekili sayısı 2'ye düşmüştü. Bu düşüşte, hiç kuşku yok ki, kapanan yasama döneminin Meclis çalışmalarında hem entelektüel birikimleriyle, hem de hitabet yetenekleriyle iz bırakan Sadun Aren ve Behice Boran gibi milletvekilleri dahi aday listelerinden dışlanırken örneğin Adıyaman'da sırf oy hesabıyla bir toprak ağasının liste başı yapılması da büyük rol oynamıştı.

Sol oyların bölünmesine ilişkin bir başka dramatik örnek ise, 12 Eylül 1980 darbesinden bir yıl önce, 14 Ekim 1979 senato seçimlerinde yaşanmıştı. İstanbul’da seçimlere Türkiye İşçi Partisi ve Türkiye Sosyalist İşçi Partisi adaylarının yanı sıra Türkiye Komünist Partisi ile bir başka sol grupun desteklediği bağımsız adaylar da katılmıştı. Bu dört parçalı katılım nedeniyle sol seçmen ciddi bir kararsızlık yaşamış, TKP’nin desteklediği bağımsız aday Beria Onger 20.215, TİP adayı Behice Boran 12.969, oy alabilmiş, diğer iki adayın oyları ise 5 bin’in de altında kalmıştı.

Bir örnek de Ortanın Solu'ndan:

1994 yerel seçimleri sırasında da üç "orta sol"partiden SHP'nin başında Murat Karayalçın ,DSP'nin başında Bülent Ecevit, CHP'nin başında ise Deniz Baykal bulunmaktaydı. İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde SHP adayı Zülfü Livaneli yüzde 20,3, DSP adayı Necdet Özkan yüzde 12,38, CHP adayı Ertuğral Günay yüzde 1,4 oy almış, yani üç "orta sol" partinin toplam oyu yüzde 34,08'ü bulmuştu. Ancak "orta sol" oyların bölünmüş olması nedeniyle Refah Partisi adayı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 25,19 oyla aradan sıyrılarak İstanbul Büyükşehir belediye başkanı olmuş, böylece 2000'li yıllardaki başbakanlığının ve cumhurbaşkanlığının anahtarı kendisine altın tabakta sunulmuştu.

Umarım artık yeterince ders alınmıştır...


Doğan Özgüden: 1952’den itibaren İzmir’de Ege Güneşi, Sabah Postası, Milliyet, Öncü gazetelerinde çalıştı, 60’larda İstanbul’da Gece Postası ve Akşam Gazetesi genel yayın yönetmenliği yaptı. 1967’den itibaren eşi İnci Tuğsavul, Yaşar Kemal ve Fethi Naci ile birlikte sosyalist Ant Dergisi’ni yayınladı. Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti, Basın Şeref Divanı ve Türkiye İşçi Partisi yönetimlerinde bulundu. 12 Mart 1971 darbesinden sonra Türkiye’den ayrılarak yurt dışında Demokratik Direniş Örgütü, İnfo-Türk Haber Ajansı ve Güneş Atölyeleri, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Demokrasi İçin Birlik örgütü kurucuları arasında yer aldı. Evren Cuntası tarafından 1982’de eşiyle birlikte Türk vatandaşlığından çıkartıldı. 12 Mart rejimine karşı Türkiye Dosyası, 12 Eylül rejimine karşı Kara Kitap adlı İngilizce, Türkiye’deki ve sürgündeki yaşamını ve mücadelelerini anlatan iki ciltlik “Vatansız” Gazeteci ve altı ciltlik Sürgün Yazıları adlı Türkçe ve Fransızca kitapları bulunuyor. Kurulduğu tarihten beri Artı Gerçek'e yazıyor. (https://www.info-turk.be/ozguden-tugsavul-T.htm)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doğan Özgüden Arşivi