Kriz yandaş sermayeyi vurdu
1960’lı yıllarda, Adalet Partisi’nin yükselişine güç veren sermaye kesimlerinin “Geldi İsmet, gitti kısmet” deyişi meşhurdu. Yeni Şafak’ın bir kaygısı da belli ki, bugüne kadar Erdoğan’ı desteklemiş sermaye kesimlerinin bundan vazgeçmesi.
Erdoğan medyasının “amiral gemisi” Yeni Şafak’ın ekonomi yönetimine yönelik salvoları gündem oldu. 26 Mayıs günü, Yeni Şafak’ın manşeti şöyle diyordu; “Faiz arttı, döviz yükseldi, enflasyon azdı, üretim düştü, sanayi duruyor.” Ayrıca manşet kurgusunun yan unsurları olarak şu başlıklar seçilmişti: “Enflasyon zirve yaptı”, “Yatırımlar durdu”, “Şirket iflasları katlandı” ve “Ekonomide rasyonel çöküş” – ki bu sonuncusu Mehmet Şimşek’in “rasyonel politikalara dönüş” sözüne doğrudan bir yanıt oluşturuyordu.
Kuşkusuz, Yeni Şafak, bu ekonomik durgunluktan Erdoğan’ı sorumlu tutmuyordu. Önerisi de faizlerin indirilmesiydi. Manşet kurgusu da zaten her derdin kaynağı olarak yüksek faize işaret ediyordu.
Yeni Şafak’ın bu manşeti ekonomik durgunluğun, Erdoğan’ın dolaysız dayanağı olan sermaye kesimini de ağır biçimde vurmaya başladığını sergiliyor. Zira MÜSİAD’da odaklaşan bu grup, daha ziyade orta burjuvazi ölçeğindedir. Finansmana erişimde onlar, büyük tekeller (TÜSİAD) kadar avantajlı değiller. Yüksek faiz, TÜSİAD’dan ziyade MÜSİAD’ı vuruyor. Yüksek ve belirsiz döviz kuru ise çoğunlukla devletle iş yapan bu grubu TÜSİAD kadar vurmuyor. Uluslararası kapitalizme daha entegre olan TÜSİAD ise döviz kurundaki dalgalanmalardan, MÜSİAD’a göre daha fazla zarar görüyor. Yeni Şafak yandaş sermayenin itirazını dile getiriyor. Onlar 2021-’23 dönemindeki bedava faiz politikasına, dönüş istiyorlar. O sebeple de Mehmet Şimşek’i koltuğundan indirmeye çalışıyorlar.
Peki, Mehmet Şimşek başkanlıktan alınsa, yerine, diyelim Damat Berat getirilse döviz fırlamayacak mı? Enflasyon sıçramayacak mı? Uluslararası sermayenin Türkiye ekonomisinden çıkışı hızlanmayacak mı?
Bütün bu sorulara da Yeni Şafak’ın cin iktisatçıları 30 Mayıs günlü manşetle yanıt veriyor. Çin’e gümrük tarifesi uygulayarak cari açığı kapatabilir, yerli üretimi ve istihdamı artırabilirmişiz! Anlaşılan Trump’ın ABD’de uyguladığı tarife politikası bu aklı evvellere de ilham vermiş. Hakikaten de Çin’e 20 milyar dolar kadar bir dış ticaret açığı veriyoruz. Koy tarifeyi, kapat açığı, hoop 20 milyar dolar cepte! İşin komiği, aynı aklı evveller, daha bir yıl önce, Çin’den gelecek fabrika yatırımlarına bel bağlamışlardı. Çinli otomobil tekeli BYD’nin Manisa’ya fabrika kurma planını davul-zurnayla kutlamışlardı. Bu anlaşma karşılığında BYD’ye sağladıkları ÖTV istisnası sayesinde, BYD daha fabrikanın temelini bile atmadan, yatırım maliyetini çıkardı, hatta üste kâra geçti bile. Herhalde Yeni Şafak’ın hayalindeki tarifeler uygulansa ilk iş Manisa fabrikasını iptal ederler!
Bu Trump’çı salvolar için Yeni Şafak’a Damat Berat esin veriyor olmalı! Çin’e verdiğimiz 20 milyar dolarlık açık, esasen aramalı ithalatından kaynaklanıyor (plastik leğenden değil!) Türkiye sanayii, Çin’den ucuza, aldığı aramalları birleştirip işleyerek Avrupa’ya ihraç ediyor. Bu sayede ucuz ihracat yapabiliyor. Damat’ın fantastik formülü Türkiye’nin Avrupa’ya ihracatını düşüreceği için cari açığı azaltmaz, arttırır. Ayrıca, kuşkusuz Çin bu tarifeyi yanıtsız bırakmaz.
Yeni Şafak manşetleri, Türkiye kapitalizminin içinde debelendiği kriz ortamını resmediyor. 2025’in ilk üç ayına dair veriler sanayinin %1,8 tarımın ise %2 daraldığı gösteriyor. Gerçek işsizliğe işaret eden “atıl işgücü oranı” %32,2’ye çıktı. Makine ve teçhizat yatırmaları ilk 3 ayda %1,8 düştü. Bunlara rağmen inşaat ve hizmetlerdeki büyüme sayesinde yine de milli gelirde %2’lik bir artış görünüyor. Reel üretimin daralmaya devam etmesi halinde hizmetler, finans, tüketim harcamaları da ekonominin topluca daralmasını engelleyemez. (Veriler, TÜİK)
Son bir yılda ekonomide yaşanan kötüleşmeyi iki veri somut olarak gösteriyor. “Atıl işgücü oranı” (gerçek işsizlik) geçen Nisan’da %25’ti, bu Nisan’da %32 oldu. Büyüme oranı geçen yılın ilk 3 ayında %5,4’tü, bu sene aynı dönemde %2 oldu.
Gerçek işsizlik, toplamda 13 milyon kişiye ulaştı. Kadınlarda gerçek işsizlik %40 ile korkunç bir düzeye çıktı. Son bir yılda gerçek işsiz sayısında 2,2 milyon kişilik bir artış oldu. (TÜİK, DİSK-AR)
İşte Yeni Şafak’ın manşetleri, bu krizin sermayeler arası rekabette yarattığı sıkışmanın dışa vurumudur. Ancak Başkancı Rejim altında, bir ucunda yüksek faizin, ekonomik kesatın, yüksek işsizliğin; diğer ucunda ise yüksek döviz kurunun, yüksek enflasyonun, dayanılmaz hayat pahalılığının bulunduğu sarmaldan çıkış yoktur. Yeni Şafak, bu sarmalın diğer ucunu tercih ediyor, temsil ettiği sermaye kesiminin çıkarlarına uygun buluyor. Yeni Şafak, bedava faiz istiyor.
1960’lı yıllarda, Adalet Partisi’nin yükselişine güç veren sermaye kesimlerinin “Geldi İsmet, gitti kısmet” deyişi meşhurdu. Yeni Şafak’ın bir kaygısı da belli ki, bugüne kadar Erdoğan’ı desteklemiş sermaye kesimlerinin bundan vazgeçmesi. Ya bu sermaye kesimleri de “Geldi Tayyip, gitti nasip” demeye başlarsa?...