Artık bütün muhalefet HDP’li!

Yıllardır ‘siyasi soykırım’ uygulanan HDP’den sonra belli ki sıra CHP’ye geldi. Hatta Saray’dan ‘oy çaldığı’ düşünülen bütün muhalif partiler de operasyon tehdidi altında.

Bir merkezden düğmeye basıldı sanki; Cizre’den Nusaybin’e, İstanbul’dan Çorlu’ya kadar ülkenin dört bir yanından polis ve bekçi şiddeti ortaya fışkırdı adeta.

Öyle iddia falan da değil; sosyal medyaya dökülen görüntüleriyle, tanıklarıyla.

Resmi üniformalı kişiler bu görüntülerde bazen 13 yaşında bir çocuğu, bazen yaşlı bir kadını orantısız güç kullanarak dövüyorlar, yere yatırıyorlar, onlara ters kelepçe takıyorlar.

Bu da yetmiyor, görüntülerini çeken kişilerin evlerine saldırıyorlar, kapılarını tekmeliyorlar, "Bu görüntüler yayınlanırsa…" diye tehdit ediyorlar.

Çünkü yaptıklarının medeni bir ülkede suç olduğunu biliyorlar.

Ortadaki görüntülü delillere ve tanıklara rağmen mülki amirler, İçişleri Bakanlığı sözcüleri resmi üniformalıların uyguladığı bu şiddet nedeniyle soruşturma açmak, gereken cezayı vermek yerine sırtlarını sıvazlamayı, "emniyet teşkilatını yıpratma amaçlı" gibisinden açıklamalar yapmayı tercih ediyorlar.

İşin ilginci güvenlik güçlerinin Kürtlere, muhaliflere, sosyalistlere bu türden saldırılarına ne yazık ki alıştırmışlardı insanları. "Bir suçları var ki polis gaz atıyor, copla dövüyor, gözaltına alıyor" diye düşünüp geçen bir toplum yaratılmıştı.

Ancak bu "resmi şiddet" son günlerde evinin bahçesinde oturan mahalleliye, çöp dökmeye giden gence, arabasının alarmını susturmak için kapısının önüne çıkan insanlara da uygulanmaya başlandı.

Sadece Kürtleri, muhalifleri değil, bütün bir toplumu korkutmak, sindirmek için "şiddetli bir oyun" sahneye konuluyor sanki.

Bu, son günlerde yaşananlara, üst üste gelen olaylara bakarak duyabileceğimiz kuşkuya ilişkin bir tespit.

Ancak kesin olan bir tablo var ki, o da şu; özellikle 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra HDP’ye yönelik başlayan "siyasi soykırım"dan artık ana muhalefet partisi CHP ve hatta diğer muhalif partiler de nasibini alacak.

Ekonomik kriz derinleştikçe, işsizlik yaygınlaştıkça, insanlar açlıktan ortalığa döküldükçe muhalefete dönük şiddetin de dozu artacak kaçınılmaz olarak.

Bunun ilk işaretini Adana’dan verdi Saray iktidarı.

CHP Yüreğir Gençlik Kolları Başkanı ve Vefa Destek Grubu üyesi olan Eren Yıldırım tartıştığı Yüreğir Kaymakamı’nın koruması tarafından kendisine silah çekilmesine rağmen mahkemeye çıkarıldı ve serbest bırakıldı.

Ancak AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yıldırım’ın serbest bırakılmasından birkaç saat sonra Van’da Vefa Destek Grubu’na uzun namlulu silahlarla yapılan saldırıyı PKK’ye bağladı ortada hiçbir kanıt olmamasına rağmen. Sonra da Van’daki olayı Adana’da yaşanan olaya bağlayarak "PKK ile CHP’nin aynı kafada olduğunu" ilan etti.

Yargı ve güvenlik güçleri gereken talimatı almıştı elbette. Her yerde Yıldırım’ı aramaya başladılar. Bulduklarında da Yıldırım çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.

Önceki gün Yıldırım’ın tutukluluğuna itiraz edildi. Ancak daha önce Yıldırım’ın tutuksuz yargılanmasına karar veren hâkim bu kez "tutukluluğunun devamına" karar verdi.

Ardından İzmir’de bazı camilerin minarelerinden "Çav Bella" şarkısı çalındı. Bunun faili henüz bulunamadı ama attığı sosyal medya mesajıyla "bu nedir, açıklaması var mı" diye soran CHP’nin İzmir eski İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir tutuklandı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in gerek seçim kampanyasında, gerekse de milli günlerde halkı dans ederek selamladığı, onunla özdeşleşmiş bir şarkıyı cami hoparlörlerinden çalmak, sonra da bir CHP’liyi hem de "hukuki katakulli" yaparak tutuklamak CHP’ye yıkılmak istenen apaçık bir provokasyondu.

Ancak, CHP’ye dönük saldırı bununla da sınırla kalmadı. Önceki gün Erdoğan’ın avukatı CHP İzmir il örgütünde ve İzmir’deki belediyelerde görevli beş isim hakkında "hakaret" gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

Su duyurusunda bulunulan beş kişiden biri de CHP’nin Karabağlar Belediye Meclis üyesi Dila Kayurga’ydı. 1996 doğumlu olan Kayurga tam yedi yıl önce, 17 yaşındayken attığı bir sosyal medya mesajıyla Erdoğan’a hakaret etmekle suçlanıyordu. 

Kayurga dün gözaltına alındı ve hakkında "ev hapsi" kararı verildi.

Erdoğan’ın avukatının şikâyetçi olduğu kişiler arasında CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Yasin Ergül, CHP’li Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, CHP Karabağlar Gençlik Kolları eski Başkanı ve İl Yönetim Kurulu Üyesi Volkan Gürboğa ve CHP İzmir İl Teşkilatı Üyesi Caner Gül de var.

İzmir’in Torbalı ilçesine Gelecek Partisi başkanı olarak atanan Zeynel Abidin Fidaner, önceki gün Cumhuriyet Savcılığına verdiği şikâyet dilekçesinde yeni tuttukları, henüz tadilat halinde olan Torbalı ilçe binasının altı polis tarafından basıldığını, izinsiz arama yapıldığını belirterek "Yapılan arama sonrasında herhangi bir malımıza el konulmasa da izinsiz yapılan arama şahsımızı ve siyasi itibarımızı oldukça mağdur etmiş ve manevi olarak üzüntü yaratmıştır" diyordu.

7 Haziran seçimlerinden bu yana geçen beş yıldır HDP, Saray iktidarının yoğun saldırısı altındaydı ve bu saldırılar hâlâ kesintisiz sürüyor. Eş genel başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, meclis üyeleri, il ve ilçe başkanları, yönetim kurulu üyeleri, hatta düz üyelerine bile amansız bir "cadı avı" uygulanıyor. Binlercesi şu anda cezaevinde. Her güne HDP’ye yapılan bir gözaltı-tutuklama haberiyle başlıyoruz.

İşin ilginci HDP’ye yukarıdan aşağıya doğru yayılan bir operasyon başlamıştı, şimdi seçmenleri bile operasyon tehlikesi altında. Ancak CHP’ye aşağıdan yukarıya doğru bir operasyon başlatıldı. Şimdilik gençlik kolu başkanları, ilçe belediye meclis üyeleri, il yönetim kurulu üyeleri bu operasyon kapsamında. Önümüzdeki günlerde CHP’ye dönük bu operasyonun nerelere kadar tırmanacağı ortaya çıkacak.

HDP’den sonra belli ki sıra CHP’ye geldi. Hatta Saray’dan "oy çaldığı" düşünülen bütün partiler de operasyon tehdidi altında.

Hayat bir kez daha kanıtladı "Susma, Sustukça Sıra Sana Gelecek" sloganının ne denli doğru olduğunu.

Artık bütün muhalefet HDP’li!
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi