Melis Karaduman Ütopya ile gaza basıyor

Ütopya albümünün tamamının sadece Melis Karaduman’ın özelini değil, hepimizin içindeki o “diğer ben”leri yansıttığını, her halimizi o güçlü yorumuyla, samimiyetle bize aktardığını söyleyebiliriz.

Melis Karaduman yeni dönem müziğin öne çıkan isimlerinden biri. Onu 2021 yılında çıkardığı ilk şarkısı “Ben de Biraz Deliyim”le tanımıştık. O günden bu yana birçok tekli çıkaran Karaduman; Mehmet Güreli, No1 gibi müzisyenlerle yaptığı ortak projelerle de sesini duyurdu. Şimdilerde çıkardığı ilk albümü sekiz şarkılık Ütopya, adından da anlaşacağı gibi onun kurduğu hayalin, kendi evreninin, arzusunun, aynı zamanda hayal kırıklıkların da bir temsili. Kısacası, kurduğu evrende kendilik ve özgürlük meselelerini kurcalıyor Melis Karaduman. Bu, içinde bulunduğumuz zamanın, dönemin getirdiği sorunsallardan biri.

Melis Karaduman Ütopya ile gaza basıyor - Resim : 1

Benlik, kendini bulma, kendi olabilme meselesinin bugünlerde her zamankinden daha çok dile getirilmesi, varlığın yitirilmesi endişesinden kaynaklanıyor olabilir mi? Dijital çağda gerçek olanla sanal olan arasındaki sınırın kalkması, gerçeklik algısının değişmesi, insani varoluşumuzu daha da sorgular hale gelmemizde etkisi olmalı. Bu bağlamda sanatın birçok alanında, özellikle genç müzisyenlerde “kendilik” meselesi gerçeklik kavramıyla beraber ele alınıyor. Melis Karaduman da şarkılarıyla bu çağa özgü meseleleri kendilik- gerçeklik ekseninde buluşturuyor. Kendi deneyimleri, iç dünyası, kimi zaman ilişkiler bağlamında kimi zamanda insanın varoluşsal yolculuğu çerçevesinde ele alınıyor. Yani onun şarkıları, gerçek zamanlı olarak, “yaşadığımız dönemin ruhuyla” örtüşüyor.

Mesela, “Kimim Ben” adlı şarkısında yer alan “karşında gördüğün ben miyim, istemediğim her şeyin içindeyim… bir fanusun içinde kalbi atmayan bedenler…” veya “Gelir Üstüme” şarkısındaki “aynadaki kız kim”, “Bu Kez” şarkısındaki “kendimi seçtim” gibi sözler, kendini oluşturma, benliği koruma, kendi olma meselesini işaret ediyor. Bunu kimi zaman da ikili ilişkiler üzerinden, aşk ve özgürlük kavramlarıyla anlatıyor Karaduman. Aşk ve özgürlük kavramları “Toksik” adlı şarkıda daha fazla öne çıkıyor. Boyun eğmemeyi, kendini oluşturma, benliği koruma meselesiyle birlikte ele alıyor. Aynı zamanda, tüm ilişki biçimleri üzerinden de okunabilir bu şarkı.

BİR KURMACANIN İÇİNDE

Melis Karaduman’ın ilk günden bugüne çıkardığı tüm şarkılarda, insanın hayat yolculuğunda kurulan tüm ilişkiler ağına baktığını söylemek mümkün. O ilişkiler ağındaki manipülasyonun birey üzerinde yarattığı şiddete dikkat çekiyor Karaduman. Şiddet, kuşkusuz özgürlük alanlarına, kendilik meselesine bir baskı unsuru olarak yansıyor. Birey olmada kendilik bilincinin önemi yadsınamaz elbette. Bu sekteye uğradığında ya da kendilik bilinci toplumsallık içinde unutulduğunda, üzerinize uymayan kılıklara maruz kalırsınız.

Tam da bu noktada Melis Karaduman’ın 2022 yılında çıkan ve bu albüme girmeyen şarkısı “Kurmaca”ya bakmakta fayda var: Şarkıda geçen “bir kurmacanın içinde”, “maskeler”, “üzerine oturmayan kıyafetler” ayna metaforuyla aktarılıyor. Aynanın karşısına geçerek sorulan “hadi sor kendine, bir yalanın içinde yaşamak ister misin?” sorusu, kendiyle yüzleşmenin, kendiyle karşılaşmanın yansıması. Bu bağlamda şarkıdaki özne, aynanın yalan söylemeyeceği düşüncesiyle, sahici olana varma arzusunu ayna metaforuyla dile getiriyor. Ayna, kendilik meselesini gerçek ile sahte olanın ayrımı üzerinden veriyor.

Yine bu albüme girmeyen, daha önceki yıllarda yaptığı “Yanar” şarkısında da kayıp gelecekten, önümüze konulan duvarlardan, bu ateşin sadece kendisini değil herkesi yaktığından söz ederken, bireysel olandan toplumsal olana doğru uzanan bir cehennemden söz ediyordu. Melis Karaduman’ın bu albümüne giren ve girmeyen diğer şarkılarına baktığımızda, bir diğer meselesinin de bu çağda insanın kendi sesini kaybetmesi veya diğerine duyuramamasından kaynaklanan umutsuzluk olduğunu görüyoruz.

Melis Karaduman Ütopya ile gaza basıyor - Resim : 2

Ütopya albümü, yeni dünya düzenindeki o büyük kalabalıkların çıkardığı o büyük uğultuda, kendi sesini duyamayan insan neslinin kederini de alttan alta duyumsatıyor. Kuşkusuz, yeni dönem genç müzisyenlerin büyük çoğunluğunda görülen ortak bir hissiyatı, dünyanın geleceğine dair endişeyi taşıyor. Buna karşın, durağan olmayan bir yapı da var müzikte. Yeni üretim tarzları ve anlayışlarının birçok kültürle iç içe geçmesiyle ortaya çıkan, daha doğrusu değişen, dönüşen müzik türleriyle karşılaşıyoruz. Aslında, her dönem kendi yenisini, avangardını ya da alternatifini çıkarıyor. Bir önceki müzikal kültürlerden etkileşimlerle, onlara gönderme yaparak, o formların üzerine başka formlar koyarak şekilleniyor dönemin müziği. Dolayısıyla eklemlenerek evrilen, yeniden şekillenen tarzlar oluştu. Dünyada, hiper pop’tan electroclash’a, alternatif R&B’ye ya da neo-soul’a kadar birçok yeni tavır var şu anda. Müzikteki türlerin harmanlanması, değişim halindeki dünyanın, iç içe geçmiş toplumların, kültürlerin yansıması. Bu anlayış ve çeşitlilik bizdeki müziğe de yansıyor.

Melis Karaduman’ın müziğinde de böylesi bir kaynaşmanın olduğunu söylemek yanlış olmaz. Alt yapılarında yer yer elektronik müziğin, alternatif R&B’nin, alternatif pop-rock’ın olduğu Ütopya, çeşitli tarzların, etkileşimlerin ustalıkla iç içe geçtiği bir çalışma. Bu aynı zamanda, her şarkıda Melis Karaduman’ın başka bir ben’iyle karşılaşma olanağı da sunuyor dinleyene. Bu karşılaşmalar hem müzikal altyapılara hem de duygusal dünyasına yansıyor. Mesela “Kimim Ben” ve “Toksik” adlı şarkılarda enerjik, hareketli, rengarenk; “Gücüm Yok”, “Kaçmalıyım Burdan” adlı şarkılarda hüzünlü ve melankolik, “Gaza Bastım”, “NaNaNa” adlı şarkılarda ise isyankâr, itiraz eden bir Melis var. Bu açıdan bakıldığında, albümün tamamının sadece Melis Karaduman’ın özelini değil, hepimizin içindeki o “diğer ben”leri yansıttığını, her halimizi o güçlü yorumuyla, samimiyetle bize aktardığını söyleyebiliriz.

ütopya albüm şarkı pop Rock kültür sanat