Koronalı ve karantinalı günlerde iyilikle kötülüğün mücadelesi

Kötülükle beslenen insanlara diyeceğim şu ki, çok şükür burada bolca iyilikle çevrili durumdayız.

Karantinaya alınmamız sırasında ve sonrasında yaşadıklarımızı anlattığım bir yazım yayımlandı. Burada kalan bazı insanlar da memnun oldular yaşanılan zorlukları dış dünya ile paylaştığım için. Belki burada gördüğümüz görevlilere sürekli dert anlattığımız, belki de sesimiz biraz dışarıya da yansıdığı için burada iyi gelişmeler oldu.

Dün gece ve bugün öğlen taktıkları maskelere rağmen gencecik oldukları belli olan doktorlar gelip ateşimizi ölçüp durumumuzun nasıl olduğunu sordular. İhtiyaç duyduğumuz, düzenli olarak kullandığımız ilaçları not ettiler. En kısa zamanda bize göndereceklerini umuyoruz. Tüm yurda internet bağlandı. Ben gayet rahat bir şekilde çalışabiliyorum artık. Özellikle yurtdışında yaşayan ya da normalde pek ihtiyaç duymadığı için telefonunda internet paketi bulunmayan insanlar zorlanıyorlardı. Şimdi herkes yakınlarıyla ve dış dünyayla temas kurabildiği için daha rahat. Bugün yemekler de makul saatlerde dağıtıldı. Dünkü gibi yemek dağıtımı saatlerce sürmediğine göre muhtemelen görevli kişilerin sayısı artırıldı. Öğlen gibi görevliler gelip odaların yerlerini kabaca da olsa temizlediler. Dünden beri herkes o kadar çok defa temizlik malzemesi ve çamaşır suyu istemiş ve bari biz temizlik yapalım demişti ki, belki bu sebeple bugün herkese bir adet çamaşır suyu, bir adet camsil, bir adet de temizlik bezi verdiler. Herhalde şu anda bu yurt aylardır hiç olmadığı kadar temizdir. Buraya dönen öğrencilerin bıraktıklarından daha temiz odalar bulacaklarını tahmin ediyorum. ? Hele bebekli aileler, bebekler oraya buraya dokunuyor diye endişe içindeydiler. Şimdi herkes biraz temizlik yaptıktan sonra rahatlamış olmalı.

Sonra kapımızın altından bir kâğıt bıraktılar. Üzerinde dışarıdan aldırabileceğimiz ürünlerin listesi vardı. Bari dışarıdan aldıralım dediğimiz bazı şeyleri satın almamıza izin çıkmıştı. Sonra da üzerinde yetkili kişilerin isimlerinin olduğu bir liste dağıttılar. O listedeki yurt müdür yardımcısıyla görüştüm. Dışarıdan cep telefonu ve bazı yiyecekleri getirmeme izin verdi. Bir arkadaşım sağ olsun benim için alışveriş yapıp getirdi hemen. İnternetten alışveriş yapanlar olduğunu da gördüm. Çeşitli yollarla en azından bazı ihtiyaçları gidermek artık mümkün yani.

Burada sorun, bazı ihtiyaçlarını satın aldıracak parası ya da tanıdığı olmayanların ne yaptığı. İnsanların bebek maması ve bezi, süt gibi bir takım temel ihtiyaçları dahi parayla edinilebilmelerinde bir problem var. Kanımca yetkililer bu konuda da bir adım atmalılar. Onun dışında şimdilik daha iyiyiz.

Yol boyunca ve burada ilk gün yaşananları anlatmama kızan epey bir insan olmuş. Bunların büyük bir kısmı malum, troller. Onlara göre bir eleştiride bulunduğunuzda tek amacınız iktidarı yıpratmak olabilir. Bir soruna çözüm bulunması için bir şey anlattığınıza, sadece birtakım hakların güvenceye alınması için çırpındığınıza inanamıyorlar. Onlara göre şükretmemiz gerekirken şikâyet ediyormuşuz. Oysaki devletin günlerdir yaptığı bir plan doğrultusunda kontrollü bir şekilde Türkiye’ye gelen kaç yüz, belki de 1000-2000 kişiyi, bizzat kendisinin sınırlarını çizdiği şekilde karantinaya alırken; amaç toplumu bizden, biz ile buradaki görevlileri de birbirimizden korumak iken, aralarında yaşlılar ve bebekler de olan insanların birbirleriyle yakın temas kuracak şekilde saatlerce bekletilmelerindeki, hatta aynı odaya konulmalarındaki absürtlüğü görmeleri gerekirdi. Üstelik insanlar gece yarılarına kadar aç kaldılar. Tuvalet ihtiyaçlarını gidermekte bile ilk anda zorlandılar. Bazı annelerin yeterince sıvı alamadıkları için sütleri azaldı. Bebekleri kabız oldu. Su ve süt ısıtamadıkları için bir süre bebeklerine mama veremediler. Burada yaşanan sorunları gördükçe, duydukça, çözüm bulunması arzusuyla anlatmaktan daha doğal ne olabilir ki?

Kaldı ki burada olmak bizim tercihimiz değildi. Devleti masrafa sokmayı bırakın (!), virüsün yayılma tehlikesi varken buradaki çalışanları da kendimizi de risk altına sokmayı, insanları yormayı hiç istemezdik. Bazılarımız gayet de kendi evlerinde karantina altına alınabilecekken buraya gönderildi. Başkalarının sağlığını korumak amaç olduğu için itiraz da etmedik. Bize söylenen her şeye özenle uymaya çalıştık. Biz de burada özgürlüğümüzden feragat ediyor, insanların iyiliği için elimizden geleni yapıyoruz sonuçta.

Bazıları ise bu dert mi, nelerden yakınıyor bu diyerek dalga geçmişler. Bu insanlar da benim şahsım için yakınmaktan ziyade bir sistem ve yönetim sorununu aktarmaya çalıştığımı, bu konuda tedbirler alınmazsa ve kriz büyürse kendileri dahil çok sayıda insanın hayatının tehlikeye gireceğine dikkat çekmeye çalıştığımı görebilirlerdi oysa ki. Ortada henüz bir doğal afet yokken, virüs henüz o kadar yayılmamışken ve on binlerce insanla henüz uğraşılmıyorken, gayet iyi idare edilebilecek bir durum ilk gün bu kadar kötü idare edilmişken, şu şartlarda dahi başkalarının da burada bulunan tüm insanların da sağlığı tehlike altına sokulurken eğer salgın büyürse ya da büyük bir deprem yaşanırsa neler yaşanabileceğini görmüyorlar mı gerçekten? Burada yaşananları anlatıp buradan bir ders çıkarılmasını ummaktan daha doğal ne olabilir ki? Biz burada bir günde dahi kendimizi bu kadar güvensiz hissederken, birilerinin getireceği yemeği beklemenin oldukça rahatsız edici bir duygu olduğunu deneyimlerken, yakınlarımızla irtibat kuramayınca, dışarıda neler yaşandığını öğrenemediğimizde bunun ne kadar endişe verici olduğunu görünce, deprem mağduru olanların, mültecilerin, cezaevlerinde bulunan insanların ne kadar büyük çileler çektiklerini, nasıl çaresizlik içinde yaşam mücadelesi verdiklerini düşünüp üzülüyoruz. Eğer ülkede büyük bir deprem yaşanırsa ya da bu salgın yayılırsa devletin bu işin üstesinden gelemeyebileceğinden endişe ediyoruz. Peki, siz ne için endişe duyuyorsunuz? Eli kalem tutan ve bunları paylaşabileceği bir mecrası olan bir insanın burada yaşananları anlatması neden sizi rahatsız ediyor bu kadar?

İnsan gerçekten anlamıyor. Kendi gibi olmayanı anlamak her zaman güç. Bu kadar dert varken ve bu kadar derdin deva bulması için mücadele eden o kadar insan varken neden bazıları sadece başkaları ile uğraşmayı tercih ediyor? İnsanları bu kadar kötü olmaya, kötü davranmaya yönelten şey nedir, gerçekten bilmiyorum.

Kötülükle beslenen insanlara diyeceğim şu ki, çok şükür burada bolca iyilikle çevrili durumdayız. Buradaki görevliler sağ olsunlar, ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Hele bebekli ailelerin ihtiyaçlarının karşılanması için burada çizilen sınırları bile zorluyorlar bazen. Gayet güler yüzle ve kibar bir şekilde bize yardımcı oluyorlar. Onları meşgul ettiğimiz ve belki de sağlıklarını tehlikeye attığımız için üzgünüz, mahcubuz biraz. Öğlen odaları temizlemeye gelen kadınlar mesela bir lisede temizlik görevlileriymiş. Okullar kapalı olduğu için onları buraya göndermişler. Biz olmasak belki de evde oturuyor olacaklarını düşünüp çok üzüldük.

Sonra burada kalan insanlar, en azından benim etrafımdakiler inanılmaz bir dayanışma içindeler. İlk yerleştiğim odanın yanındaki komşum, telefon numarasını verdiğim arkadaşlarımın bana gönderdiği mesajları ben üst kata yerleştikten sonra bana iletmek için polislere epey bir dert anlatmak zorunda kalmış. Sonunda bir kâğıda notlar yazıp göndermeyi başarmış. Sağ olsun. Ona ulaşamadığım için ben de ona buradan teşekkür etmiş olayım. Ben et yememeye çalışıyorum ve bu nedenle az yemek yemiş oluyorum diye dün görevlilere dert anlattığımı duyan komşularımdan birisi bana gofret verdi. Dışarıdan telefon getirtebilir miyim diye soru sorduğumu duyan diğer komşum bana yedek telefonunu verdi ve böylece ailem ve arkadaşlarımla konuşabildim. Ayrıca sabah kahvaltı dağıtılırken bir tane fazla almış komşum, ben öğlen yemeğini yiyemezsem aç kalmayayım diye. Ben de şekerli diye içmediğim meyve sularını karşı komşuma veriyorum. Bebekli kadınların daha iyi beslenmesi, sütlerinin artması için kendimizce minik katkılarda bulunuyoruz. Dışarıdan aldırdığımız şeyleri de gerektikçe paylaşıyoruz. Tabi bunu okuyan yetkililer ve insanlar dehşete kapılmasınlar. Koridora çıkmak yasak olduğu için bu muhabbet kapıları yan yana olan birkaç kişi arasında yaşanıyor. Birbirimize yaklaşmadan maskelerimiz takılıyken iletişim kuruyoruz. Temassızlığa ve ellerin yıkanmasına özen gösteriyoruz. Korkmayın yani ?

Ayrıca dışarıdaki onlarca arkadaş, hatta tanımadığım insanlar bir şeyler göndermeyi teklif ediyorlar. Bazıları yetkililerle temas kurup buradaki bazı yasakların esnetilmesi için uğraştılar. Hepsi sağ olsunlar, var olsunlar. İyilik insana hep çok iyi geliyor.

Yani dışarıda kötü olmak için daha ne yapsam diye düşünenlere diyeceğim o ki, biz iyiyiz. Sayılı günlerimizi buradaki görevliler ve karantinadaki diğer kişilerle beraber iyilik ve dayanışmayla geçirmeye çalışıyoruz. Bizim buradaki sorunlarımızın çaresi var. Muhtemelen bir gün koronanın da çaresi bulunacak. Sizin kötülüğünüzün çaresi nasıl bulunur bilmiyorum ama.

Herkese sağlıklı ve iyiliklerle dolu günler dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nurcan Kaya Arşivi