Erdoğan iktidarı için önemli olan Türkiye insanlarının gerçekleri öğrenmemesi. Onlara yaratılan ‘yalancı dünya’da milliyetçi hezeyanlarıyla oyalansınlar, yeter.
Biz bu filmi tarihte görmüştük, hatta nokta atışı yaparak söyleyelim; Suriye tarihinden görmüştük.
Erdoğan bu harekâtı dışarıya ‘IŞİD’le savaş’, içeriye ‘fetih ruhu’ olarak pazarlıyor. Bazen gerçek niyetlerini ağızlarından kaçırıyorlar. ‘Fetih ruhu’nun şehvetine hâkim olamıyorlar.
AKP ve ittifakları Kuzey Suriye’ye yapılacak askerî harekâtı düştükleri ekonomik ve siyasal krizden çıkmak için, hiç değilse üstünü örtmek için bir can simidi olarak görüyor.
Çok alamet belirmişti ama eğer ‘Erdoğan iktidarının suyu mu çıktı’ diye soran olursa artık Hamidiye Su üzerinden rahatlıkla yanıt verebilirsiniz; ‘Evet, Erdoğan iktidarının suyu çıktı.’
Gazeteci Alçı ile hukukçu Şen arasındaki ‘katil devlet’ tartışmasına gelin bir tek ‘Kızıltepe JİTEM’ davası üzerinden bakıp hangisi haklı, karar verelim.
Almanya’nın Berlin kentinde yapılan konferansa çok farklı görüşten, etnik ve dinsel kökenden gelen Türkiyelilerin katılımı iktidarın ve Saray’dan beslenmeli medyanın yüreğini hoplattı.
Türkiye dışında sürgünde yaşayan aydın, gazeteci, sanatçı, siyasetçi ve akademisyen ile HDP, CHP ve İYİ Partili isimlerin katıldığı konferans hedef gösterildi.
23 Haziran’da gerçekleşen ‘İstanbul hezimeti’nden sonra birikmiş eski sorunlar da gün yüzüne çıktı. AKP geri dönülmeyecek biçimde hızlı bir çözülme sürecine girdi
İktidardayken bile partisindeki kaynaşmayı, iç çatışmayı, kopmaları, kanamayı durduramayan bir Erdoğan figürüyle karşı karşıyayız.
AKP’den de, içinde bulunduğu Cumhur İttifakı’ndan da büyük çatırtılar geliyor. AKP ciddi bir seçmen kaybı yaşıyor ve attığı hiçbir adım şu anda bu düşüşü engelleyemiyor.
Karşımızdaki devlet olma anlayışı bugüne kadar feryatlarına kulaklarını tıkadığı, her türlü zulmü yaptığı anaların acılarını başka analarla yarıştırıyor.
Yeni cepheler açılsın ki, muhalefetteki bloklaşmayı çatlatsın, partisindeki çözülmeyi önlesin, ‘açız’ diyen insanları ‘Siz bir merminin fiyatını biliyor musunuz’ diye azarlayabilsin.
Artı Gerçek ve Artı TV okurlarına, izleyicilerine, yazarlarına, programcılarına ve çalışanlarına zorunlu bir açıklama.
Görevden alınan HDP’li belediye eşbaşkanlarının Kandil’e para gönderdiklerine dair bir kanıt yok ama yerlerine atanan kayyımların har vurup harman savurduklarının belgesi çok.
Bugün Mardin’de, Diyarbakır’da, Van’da seçilmiş başkanların yerine kayyım atanmasına sessiz kalanların; yarın İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Adana’da seslerini çıkarma hakları olmaz!
Bir de mağdur Cemaatçiyi savunursa ‘FETÖ’cü, işkence gören Kürdü savunursa ‘terörist’ olacağını sanan çakma demokratlar ve hak savunucuları var ki onlarınki de ‘çifte standart tiyatrosu’.
Bu savaş sürdükçe her emekçinin, her yoksul ailenin evinden bir genç, sofrasından değil bir dilim ekmek, artık bir tencere yemek eksilecek.
Kazakistan ya da Lübnan, Edirne ya da İstanbul, nereden kaçırılırsanız kaçırılın aylar süren işkenceli sorgudan sonra Ankara Terörle Şube Müdürlüğü’nde gözaltında buluyorsunuz kendinizi.
24 Temmuz vesilesiyle iktidarda olduğunda basın özgürlüğünü ayaklar altına alan, gözden düşünce sesini duyuracak mecra bulamayan bir politikacının yaşadıklarını anlatalım…
AKP ve müttefikleri yıllardır sürdürülen yok sayma, inkâr etme aşamasından artık nefret etme noktasına vardırmak istiyor giderek ağırlaşan Kürt sorununu.
‘FETÖ’yü kazıyınca altından AKP’nin çıkacağını bildiklerinden 15 Temmuz'un siyasi ayağını ortaya çıkartmamak için her türlü engellemeyi yaptılar. Demokrasinin tabutuna son çiviyi çaktılar.
İktidar cenahında korku ve telaş var. Ateş bacayı sarmış. Yakında patlayacak siyasi bir fırtınanın işaretleri giderek artıyor.
İstanbul hezimetinden sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi giderek artan biçimde tartışmaya açılıyor. Erdoğan yaklaşan fırtınayı sistemde değişikliğe gidilmeden atlatmak istiyor.
İstanbul’da atılan tokadın sesi dalga dalga Anadolu’ya yayılacak; tıpkı ekonomik kriz gibi. Artık Erdoğan iktidarının sarsılma, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin çöküş süreci başlamıştır.
23 Haziran’a birkaç gün kala Erdoğan’ın bütün derdi ‘İmamoğlu’nun önünü kesmek’. Bunun için her fırsatı değerlendirme amacında. Çaresizliğin siyasette zuhur etmiş hali bu olsa gerek.
AKP’nin tek çaresi Yıldırım ile İmamoğlu’nu aynı ekrana çıkartıp intihar saldırısı yapmaktı. Ava giden avlandı, yandaş kanallar sayesinde İmamoğlu, AKP’li seçmenin evinde başköşeye yerleşti.
‘Erdoğan yenilmedi, Yıldırım yenildi’ dedirtmek için Erdoğan geri çekildi. İstanbul’da kaybedeceğini gören AKP ‘intihar saldırısı’ yaparak Yıldırım’ı İmamoğlu’nun önüne atmaya karar verdi.
İstanbul’da kaybedeceklerini gören AKP kurmayları 'ya tutarsa' diyerek adayları Binali Yıldırım’ı birbirinden komik hallerde araziye sürüyor. Ortaya İmamoğlu'nun kötü bir kopyası çıkıyor.
Erdoğan'ın Yargı Reformu Paketi’ni açıklarken ‘geride kaldı’ dediği işkence iddialarının gerçek olduğu Ankara Barosu’nun iki gün önce hazırladığı raporla kesin biçimde ortaya çıktı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.