Celal Başlangıç
‘Pejmürde’ bir iktidar partisi olarak AKP
Erdoğan iktidarını kayıtsız şartsız destekleyen Saray’dan beslemeli Yeni Şafak Gazetesi’nin yazarı Özlem Albayrak "Canan Kaftancıoğlu kararı" başlıklı bir yazı kaleme alıyor.
Yazısında sosyal medya mesajları üzerinden Kaftancıoğlu’na verilen ağır cezayı eleştirirken akla gelen bir soruyu gündeme getiriyor:
"Mesela, ‘Hükümet, İstanbul’u 25 yıl sonra kaybetmenin hıncını böyle mi alıyor?’ Sahiden de, 2012’de atılmış bir tweetin neden bugün dava konusu edildiğini açıklayabilecek bir hukuk ilkesi var mı, bilmiyorum. Manzara ise şu: Kaftancıoğlu hakkında verilen hüküm, hükümetin rövanşist ve intikamcı bir tavırla hareket ettiği görüntüsü oluşturdu, İstanbul konusunda hazımsızlık yaşandığı düşüncesine yol açtı ve yargının siyasallaşması konusu yeniden tartışmaya açıldı."
Yazısı Yeni Şafak’a girmeyince Twitter hesabından istifasını duyurdu Albayrak:
"Dün gazeteye gönderdiğim yazı yayınlanmadı. Bu, gazetenin yayın politikası ve benim görüşlerimin çelişmesiyle başlayan sorunların son halkasıydı. Bu şartlarda devam etme imkânı kalmadığından yazılarıma son veriyor, Yeni Şafak’la yolumu ayırıyorum. Duyurulur."
Aslında bu yaşanan AKP’ye destek veren muhafazakâr mahallede yaşanan rahatsızlıkların bir göstergesi. AKP’nin içi kaynıyor. Başka göstergeler de var.
AKP’nin kurucusu; partisi adına bakanlık, TBMM Başkanlığı yapmış bir siyasi figür olarak Bülent Arınç çok kısa bir süre önce Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğine atanmıştı.
Yani Arınç bugünlerde Saray’da mesai yapıyor ama Saray’ın üç HDP’li Büyükşehir Belediye Başkanını görevden alarak yerlerine kayyım atanmasına ilginç bir tepki gösterdi:
"Ben sadece Ahmet Türk’ü tanıyorum ve ona saygı duyuyorum. Ahmet Türk’ün benim üzerimdeki hakkı şudur. Bu kişinin terörle alakası yoktur. Ahmet Türk’ün terörle alakası yoktur. Barış olsun isteyen biridir."
AKP Grup Başkan Vekili Bülent Turan, "özgül ağırlığı"na bakmadan üstelik pek de uygun olmayan bir üslupla eleştirdi Arınç’ın bu sözlerini:
"Dün çıkmış bir ağabeyimiz, yok Ahmet Türk’ün terörle ilgisi yokmuş. Hadi oradan yahu."
AKP içerisinde yaşanan "pejmürde" durumu göstermesi açısından da Arınç’ın Turan’a verdiği yanıt kayda değer:
"Boyundan büyük işlere karışma. Sen zaman zaman böyle çıkışlar yapıyorsun. Sivrisinek ısırığı kadar beni ilgilendirmez. Sana yazık olur."
AKP’ye kayyım olarak atanan, ancak süreç içersinde AKP kurmaylığına terfi eden MHP Lideri Bahçeli de aynı topa girerken Arınç’a "FETÖ sopası" gösteriyor:
"Türkiye’yi sıkıntıya koyacak davranışlarda artık Bülent Arınç Bey. Bir kenara oturmalı. Ya Bursa’ya ya Manisa’ya yerleşmeli. Siyaseti tıkıyor. Şimdi herkes günü saati geldiği zaman sorar. Kozmik Oda’ya FETÖ’yü sokan kimdir? Terörle mücadelede önemli katkılar sağlandığı bir süreçte AKP’yi baltalıyor."
Karar Gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren dünkü köşesinde "Ben sayın Arınç’ın ekranda söylediklerinden daha öte eleştirileri olduğunu da biliyorum. Yani açık ki AK Parti’de bir şeyler var" diye yazdıktan sonra bir tespitte bulundu:
"Muhafazakâr nitelikli birçok insan, AK Parti yıpranırsa kazanımlarda ciddi tahribat yaşanır kaygısı ile özel ortamlarda dile getirdiği eleştirilerini kamuoyu önünde dillendirmekten kaçınıyor. Bu demektir ki, derindeki sancı görünenden daha büyük."
Evet, AKP’de sancı büyük. Kamuoyu araştırmaları da AKP’nin tabanında ciddi bir kayma olduğunu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine olan desteğin her geçen gün eridiğini gösteriyor.
23 Haziran seçim sonuçlarını en doğru bilen kamuoyu araştırma şirketlerinden Avrasya’nın başkanı Kemal Özkiraz yapılan bir araştırmanın çarpıcı sonuçlarını sosyal medya hesabından aktardı.
1-7 Eylül tarihleri arasında yapılan çalışmaya göre CHP uzun yıllar sonra ilk kez birinci parti olarak çıkmıştı bir araştırmadan. İlginç sonuçlar çıkmıştı Avrasya’nın yaptığı araştırmadan. Özkiraz’ın açıkladığı sonuçlardan birkaçı dikkate değerdi:
- Cumhur İttifakı hâlâ 43-45 bandında görünmesine rağmen MHP tamamen AKP seçmenlerinden aldığı oylarla çok büyük yükselişti.
- AKP, en başta MHP olmak üzere tüm partilere karşı oy kaybı yaşıyor. İsraf ve yolsuzluk algısı, ekonomik kriz etkisi ile birleşiyor, AKP hiçbir adımı ile bu oy kaybını durduramıyor.
- İstanbul seçimlerinde yaşananlar ve haksızlık yapıldığı algısı da çok büyük kırılma meydana getirmiş.
- Babacan ve Davutoğlu’nu hesaba katmadan şu anki durumda CHP birinci, AKP ikinci parti, MHP üçünçü parti, HDP dördüncü parti.
- Babacan’ın kuracağı parti AKP’den 5-6, CHP’den 1-2, MHP’den 1, İYİ Parti’den 2, HDP’den ise 0.5 puan kadar oy alabilir. Davutoğlu ise sadece AKP’den 3-4 puan kadar oy alabilir.
- Erdoğan’ın icraatlarını onaylayanlar ise yüzde 40 seviyesine yakın. Bu oran Cumhur İttifakı’nın oy oranının altında.
Erdoğan iktidarına yakınlığıyla bilinen ORC araştırma şirketinin son yaptığı ankette elde ettiği sonuçlar da Özkiraz’ın bulgularını destekler nitelikte.
ORC’nin önceki gün açıkladığı anket sonuçlarına göre AKP’nin oyu yüzde 30’lara kadar düşmüş.
"Bu Pazar milletvekili genel seçimi olsa hangi partiye oy verirsiniz" sorusuna seçmenlerin yüzde 30.6’sı AKP derken, yüzde 26.5’i ise CHP dedi.
Anket sonuçlarına göre, Ali Babacan’ın parti kurması halinde "oy verebilirim" diyenler yüzde 11.6 iken, Davutoğlu’na ise yüzde 8.5’lik kesim "oy verebilirim" dedi.
Anlaşılan o ki Kılıçdaroğlu’nun, cumhurbaşkanının tarafsız olmasına yönelik Erdoğan’a referandum çağrısı yapmasının dayanağı da CHP’nin yaptırdığı bir anketmiş.
Bu ankete göre bir yıldır uygulanan başkanlık sisteminin yararlı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 37’ye kadar düşmüş. Seçmenin yüzde 54’ü ise uygulanan sistemin yararlı olmadığı görüşünde.
Anket, Cumhur İttifakı’ndaki çözülmeyi de ortaya çıkartmış. MHP’ye oy verdiğini ifade edenlerin yalnızca yüzde 29’u başkanlık sistemini yararlı buluyor. 24 Haziran seçimlerinde MHP’ye oy vererek başkanlık sistemini destekleyen seçmenlerin yüzde 64.1’i başkanlık sisteminin yararlı olmadığı görüşünde.
Görünen o ki AKP’den de, içinde bulunduğu Cumhur İttifakı’ndan da büyük çatırtılar geliyor. AKP ciddi bir seçmen kaybı yaşıyor ve attığı hiçbir adım şu anda bu düşüşü engelleyemiyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu "seni pejmürde ederim" diye tehdit etmişti.
Anlaşılan, daha o kimseyi pejmürde edemeden partisi, iktidarı çoktan pejmürde olacak bir kulvara girmiş bile.