Celal Başlangıç
Kendisi gibi düşünmeyen herkes şiddetten yana!
Her medya kuruluşunun yayın ilkeleri vardır. Bir yazar bir yayın kuruluşunda yazı yazmaya başladığında, bu ilkeleri kabul etmiş olur ve yazdığı sürece de bu ilkelere uyar.
Elbette Artı Gerçek’in de yayın ilkeleri var. Bu ilkeler haber portalı yayın hayatına başladığı 8 Şubat 2017’de "Yolumuz açık olsun" başlığıyla Artı Gerçek’te yayınlanmıştır.
Bu ilkelerden biri:
"Tek uğraşımız, okura gerçeği/gerçekleri aktarmak, olguların arasındaki farklı değerlendirmeleri iletmek olacak. Önce gerçeğe karşı sorumluyuz. Sonra gazetecilik meslek ilkelerine karşı sorumluyuz. Nihayet okurlarımıza karşı sorumluyuz."
Bir diğeri:
"Yayın ve haber politikalarımızda, kimseyi ötekileştirmeden, kimseye hakaret etmeden, kadın ve çocuk haklarına saygı göstererek, gerçeği eğmeden, bükmeden, abartmadan, küçümsemeden aktarmayı amaçlıyoruz."
Bunları hatırlatmamızın nedeni son günlerde Murat Aksoy üzerinden yürütülen tartışma.
Aksoy’un 19, 23 ve 25 Ağustos 2019 tarihlerinde kaleme aldığı üç yazı Artı Gerçek okurları ve bazı yazarları arasında tepkiye yol açtı.
Açıkça söylemek gerekirse Aksoy’un yazılarında yer alan çoğu görüşe ve çözümlemeye katılmıyorum. Ancak bunlara katılmamam, elbette Aksoy’un yazılarının Artı Gerçek’te yayınlanması için bir engel teşkil edemezdi.
Aksoy yazılarında; kendi siyasal tezlerini doğrulamak için bazı maddi gerçekleri tersyüz etmiş, söylenmeyen sözleri hem de tırnak içersinde yazarak söylenmiş gibi göstermiş, yaşanan bazı olayları, olguları görmezden gelmiş, kronolojik gerçeğe uymayan tespitlerle hatalı sonuçlara ulaşmıştır.
Görüşlerine katılmadığım halde yaptığı siyasal tespit ve çözümlemeleriyle ilgili en küçük bir uyarım, eleştirim olmamıştır kendisine ve üç yazı da geldiği şekliyle girmiştir.
Sadece maddi hatalar konusunda kendisini uyarma ihtiyacı hissettim. Bu uyarıyı yaparken de özenle "Bunları düzeltmeni senden sitenin genel yayın yönetmeni olarak değil, bir arkadaşın olarak öneriyorum" cümlesini kullandım.
Murat Aksoy önerdiğim bazı maddi hataları düzeltti, bazılarını da düzeltmedi ama buna karşın yazıları sitede yer aldı.
Aksoy’un yazılarındaki maddi hataları tek tek buraya yazmama gerek yok. Artı Gerçek’te yayınlanan son üç yazısının linkini buraya koymam yeterli sanırım.
Kayyum atanmasında hedef HDP mi?
HDP’ye sahip çıkmanın anlamı ya da HDP’nin sorumluluğu
Olanı açıklamaya değil anlamaya ihtiyacımız var
İçerdiği hatalara karşın bu yazıları siteye koymam kaçınılmaz olarak yayın ilkeleri arasında saydığımız "okura gerçeği/gerçekleri aktarmak, gerçeğe karşı sorumluluk, gerçeği eğmeden, bükmeden aktarma" gibi unsurları zedeledi. Ancak buna rağmen Aksoy’un yazılarını yayınladık.
Son olarak gönderdiği, gece sitede 00.05 ile 00.57 saatleri arasında kaldıktan sonra çıkartılan yazısında kabullenmesi zor bir algı yaratmaya çalışmıştı Murat Aksoy.
Barışı savunuyor gibi görünerek kendi görüşüne katılmayanların şiddetin yanında olduğunu ima ediyordu. Buna kendisini eleştiren bazı Artı Gerçek yazarları da dahildi.
Retorik sorularla görüşlerini eleştirenleri şiddetin yanına doğru itiyordu siteden çıkartılan yazısında: "Sonuçta, siviller ölürken, öldürülürken şiddete mesafe alınmasını hatırlatmanın nesi yanlış? Yanlışsa bunun alternatifi nedir? Şiddeti desteklemek mi?"
Bence "farklı görüşlere tahammülsüzlük" tam da bu noktadaydı.
(Konuyla ilgili tartışma farklı boyutlara çekildiği için, tartışmanın daha sağlıklı bir zeminde yapılmasına olanak sağlamak amacıyla konuyla ilgili Artı Gerçek yazarlarından da izin alarak Aksoy’un çıkartılan yazısı Şiddetin değil siyasetin yanındayım'ı sitemizde tekrar yayınlıyoruz.)
Oysa kendisini eleştiren Artı Gerçek yazarı arkadaşlarım yıllarını Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümüne adamışlar ve bu yüzden ağır bedeller ödemişlerdi.
Aksoy’un kendi görüşüne katılmayan Artı Gerçek yazarlarının böyle bir zan altında bırakılması "Savaşa, şiddete karşı çıkmak" şeklinde ifade ettiğimiz yayın ilkesiyle de çelişen bir tutumdu.
Kendisi yayın politikamızı sonuna kadar zorlamış, nihayet bazı yazar arkadaşlarımızın Kürt sorununun çözümünde şiddeti bir yöntem olarak önerdikleri yolunda ithamlarda bulunmuştu.
Böyle bir yazıya yer verilmesi dolaylı da olsa bu tür ithamların onaylandığı anlamına geldiği için yazıyı yayından kaldırdım.
Çünkü yazının kaldırılmasının sebebi bir yazarımızı düşüncelerinden dolayı sansürlemek değil, doğru olmayan bilgilerle varılmış, itham niteliği taşıyan ifadelere yer verilmiş bir yazı karşısında yine Artı Gerçek yazarlarının ve emekçilerinin haklarının gözetilmesiydi. Bu şekilde itham edilenler Artı Gerçek yazarları olmasaydı da aynı hassasiyeti gösterirdik.
Son bir nokta.
Aksoy’un yazısı 27 Ağustos 2019 tarihinde saat 00.05’te girdi, 00.57’de kaldırıldı.
Yazısı girdikten sonra, henüz sitenin panelinde duruyorken, saat 00.11’de şöyle bir twit atmış:
"Bir yazı daha kaldı. Sonra kapatıyoruz dükkanı"
Aksoy’un Artı Gerçek’te "dükkan" açtığını da, bir yazı sonra bu "dükkanı" kapatacağını da doğrusu bilmiyordum.
Amacım okuyucuya, izleyicilere, Artı Gerçek ve Artı TV yazarlarına, programcılarına, çalışanlarına süreçle ilgili bir bilgilendirme yapmaktı.