Suriye’deki terör örgütleriyle ilişkileri uluslararası yayınlarda ve raporlarda belgelenen iktidar, HDP’yi ve seçmenini terör destekçiliği ile suçlamaya kalkıyor.
Neçirvan, 'Öcalan’la diyalog kurulmalı' diyor. Diyalog şimdilik tecridin kaldırılmasıdır. Dilerim bu sözler sadece iyi niyet temennisi olarak kalmaz.
'İktidar 24 Haziran’da 7 puan kaybetti. Kürt düşmanlığı yaptıkları için kaybettiler. Ders çıkarmamışlar. Kaybetmeye devam ediyorlar. Bir 7 puan da bu seçimde kaybedecekler.'
ABD, 'Füzeleri alırsanız bedelini ödersiniz' diyor. Ya yeni bir Brunson olayı gerçekleşir ya da 2.5 milyar dolar sokağa atılarak 25 milyar dolara 100 F-35 uçağı alınır.
CHP, seçimlerde birçok adayına oy vermeye hazırlanan HDP’li seçmenin dışlanmasına göz yumuyor. Ama unutmaması gereken bir şey var: Hızla sıra onlara da geliyor.
Suriye’yi ve Ortadoğu’yu IŞİD cihatçı terör örgütünden temizleyen Kürtlere operasyonda kararlı olan Türkiye’ye sormazlar mı, 'Siz kimden yanasınız?'
'Oslo’yu, Habur’u kimse unutmadı' diyerek 'Kürtlerle asla barış yok, savaş ve imha var' mesajı veren muhalefetin adayı HDP oylarını istemediğini açıklamış oldu.
Sınırların içindeki ve ötesindeki Kürtleri, hatta 31 Mart seçimini bir beka tehdidi olarak kabul eden iktidar cihatçılar için pek endişelenmiyor.
Şimdi Kürdistan diyen partileri kapatmaya, Kürtlerin kazanımlarını birer birer ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. 100 yıl sonra gelinen nokta bu...
Seçim öncesi sınır ötesi operasyon yapamamak, ABD, Rusya, İran’dan Kürtleri ezme izni alamamak, iktidarın içerideki saldırganlığını arttırıyor.
Erdoğan ilk defa içte ve dışta Kürtlere karşı sürdürülen savaşın bir maliyeti olduğunu söyleyerek patlıcanın fiyatından yakınanlara çıkıştı.
Ankara Rusya tarafından İdlib’e yönelik operasyona zorlanıyor. Minbiç’e de giremeyince, seçim öncesinde Süleyman Şah türbesini eski yerine taşıma hesapları yapıyor.
Madem 8 yıl sonra yine Esad’a dönülecekti neden bu kadar hesapsız, ölçüsüz davranıldı? Bunca yıl sürdürülen bu kirli savaşın maliyetinden kim ya da kimler sorumlu olacak?
Demokrasi ve barış için fedakarlık yapma kararı aldığını açıklayan HDP’nin bu yaklaşımına karşı CHP’nin ne yapacağı merak konusu.
İktidar ayakta kalabilmek uğruna savaş politikalarını sürdürürken bir yandan da hileli seçimlerle halkın sözde desteğini kazanmaya çalışıyor.
Yıldırım’ın anayasayı yok sayarak aday gösterilmesini mesele etmeyen CHP, birer ikişer ortaya dökülen seçim sahtekarlıklarına karşı da her zamanki sıradan tepkilerini vermeye başladı.
ABD yetkilileri Türkiye’nin IŞİD’le savaşacağına inanmıyor. Ankara’nın Suriye’de Kürtlere saldırmasını engelleyecek bir çözüm aranıyor!
Binali Yıldırım’ın adaylığını Anayasa ihlali ilan eden CHP şimdiden gayri meşru sayılacak yerel seçimi kabul mü edecek? Yoksa, sadece söyleyip geçecek mi?
Suriye ordusunun Moskova’nın desteği ile Mınbiç’e girmesiyle Türkiye’nin yerel seçim öncesi Kürtleri ezme planları suya düştü.
Roboskili aileler katledilen 34 evladının anısı için her hafta bir araya gelip adalet çağrısı yapıyor. Katillerin bulunması ve hesap sorulması taleplerini tekrarlıyorlar.
CHP’nin Ankara ve İstanbul’daki sağcı belediye başkan adayları da HDP’yi, Kürt seçmeni dışlayan yaklaşımlarla kampanyalarına başladılar.
Kürt bölgelerindeki toplu mezarlar Kürt cesetleriyle dolu. Buna rağmen Kürtlere diz çöktüremediler ama şimdi de Suriye Kürtlerini aynı sonla tehdit ediyorlar.
CHP, 'sandıkta ittifak' lafının Kürtlere hakaret olduğunun farkında değil. Üstelik Ankara ve İstanbul dışında İYİ Parti ile ittifak yaptıkları 6 ilde daha HDP'nin oylarına muhtaçlar.
Demirtaş'ın mahkemeye yönelttiği suçlamalar, Bulgar Komünist lider Dimitrov'un Leipzig'de kendisini yargılayan Nazileri suçlayarak perişan ettiği, ünlü 'savunma'sını hatırlatıyor.
Fetullahçılar da, AKP’liler de, MHP’liler de devletin savaş ve şiddet politikalarına teslim olup çözüm sürecini baltaladılar. Şimdi ülkenin içinde bulunduğu durumdan hepsi birden sorumludur.
Son yıllarda Kürtlere ve demokrasi mücadelesi içinde olan her kişiye kesilen bu cezaların asıl nedeni, Kürtleri beka sorunu olarak görmekten kaynaklanıyor.
Artı Gerçek yazarı Koray Düzgören, Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder'e verilen hapis cezalarının nedenlerini yorumladı: Sırrı Süreyya Önder'in tutuklanmasıyla üç mesaj verildi.
Türkiye İdlib’den cihatçıları çıkarabilmek için Rusya’nın, Minbiç’e girip Kürtleri ezebilmek için de ABD’nin onayını almak zorunda.
Şimdi yine Kürt düşmanlığı üzerinden ABD’ye kafa tutuluyor ama, bir yandan da Trump'la konuşmadan adım atılamıyor.
Gazeteci Koray Düzgören, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan yerel seçimler öncesi Demirtaş'ı serbest bırakmak ister mi' sorusunu cevapladı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.