Kılıçdaroğlu dünkü konuşmasında, “Eğer Erdoğan sandığı kurmaya karar verirse” dedi. Demek ki sandığın kurulmama ihtimali de söz konusu. Peki CHP bu durumda ne yapacak?
Kılıçdaroğlu 10 yıl önce CHP’nin oy oranını yüzde 25.9’a çıkardı ama bugüne kadar da bu oranı yüzde 26’ya getirmedi. Şimdi 7’inci kez genel başkan oluyor.
Gelişmeler, Ayasofya konusunun Kılıçdaroğlu’nun önceden ilan ettiği gibi basit bir mesele olmadığını ve bu ‘oyun bozma’ oyununun sonuna gelindiğini gösteriyor.
Uluslararası Kriz Grubu’nun raporuna göre IŞİD için savaştıktan sonra rahatça geri dönenlerin sayısı 5 ile 9 bin arasında ve bir kısmı hala cihatçı olduğunu söylüyor.
Bahçeli, 'HDP’nin demokrasi yürüyüşüne aman verilmeyecek' diyor. Kılıçdaroğlu da sokağa çıkmayacaklarını böylece iktidarın oyununu bozacaklarını söylüyor.
CHP’nin oyu, genel başkan olduğunuz 10 yıl boyunca yüzde 25 civarında dolaşıp duruyor. HDP’nin desteklemediği muhalefet bloğunun iktidar koalisyonu karşısında hiçbir şansı yok.
Şimdi insanlar topluca katledilip ölüm kuyularına atılmıyor ama giderek artan bir polis, bekçi, asker şiddeti ile korkutularak hizaya getirilmek isteniyor.
Şimdiye kadar HDP’ye yapılanlara tepki vermeyen muhalefet partileri artık sıranın kendilerine de gelmekte olduğunu herhalde fark etmiş olmalılar.
İktidar bloğu Seçim ve Siyasi Partiler yasasını değiştirerek 31 Mart yerel seçimlerindeki yenilginin tekrarlanmaması için şimdiden tedbirleri almaya başladı. Amaç hep sandıktan çıkmak…
Türkiye’nin Fed’den para bulması karşılığında ABD’nin S-400’lerin aktive edilmeyeceği taahhüdü istediği, Putin’in ise buna razı olmayacağı ve 15 Temmuz dosyalarını açabileceği öne sürülüyor.
İYİ Parti lideri Akşener, partisinin HDP’yi PKK’nin uzantısı olarak gördüğünü belirtmişti. Buna cevap veren HDP sözcüleri bu yaklaşımın bir AKP ve devlet projesi olduğunu söylediler.
CHP, iktidarın salgın koşullarında giderek ağırlaşan hukuksuz uygulamalarına karşı bir an önce daha aktif bir muhalefet anlayışına yönelebilir mi?
Cezaevlerinde tutsaklar gerginlik içinde çıkacak yasayı bekliyor. Batman Cezaevi’ndeki kıvılcım bu gerginliğin bir işareti olabilir mi?
Bizim önceliğimiz ‘üretim ve ihracat’ olarak açıklandı. Avrupa ‘Önemli olan insan’ diyor.BM ise 'Salgın cezaevlerini kasıp kavurabilir siyasi tutuklular serbest bırakılmalı' çağrısı yapıyor.
Gerçekleri gizleyen ve sivil toplumu, meslek örgütlerini dışlayan klasik devlet anlayışı ile koronovirüs felaketine karşı sağlıklı bir mücadele yapılamaz.
Suriye liderinden adeta, 'Sorun Kürtlerin herhangi bir statü kazanmaması ve baskı altında, zorla asimile edilmesi ise gelin işbirliği yapalım' çağrısı…
Saray’daki 'Uçurumun kenarı' blöfçüleri Rusya’ya verdikleri ültimatomun altında kaldılar. Ders almak yerine, ‘Misliyle karşılık’ verdiler ama Putin’le de hala görüşemediler.
Ankara’nın, Rusya’nın Suriye’yi destekleme kararlılığı üzerine radikal çetelerle de mücadele edileceğini açıklaması ilgi ve kuşkuyla karşılandı.
Ankara için İdlib’de gerçekten yolun sonuna gelindi. İdlib’de kalınan her gün Türkiye’nin cihatçı terör örgütlerinin hamisi pozisyonunu güçlendirecektir.
Ankara, ABD’ye rest çekip sonra nasıl biata hazır olduğunu beyan etmişse, Rusya’ya da aynısını yapacaktır. Elinde sağlam kart olmadan rest çekmenin dış politika olmadığını anlayana kadar...
Ağır ABD yaptırımları devreye girerken iktidar, beka meselesi diyerek Libya’ya asker gönderme ve imkansızlığına rağmen İstanbul Kanalı meselelerinin tartışılmasını tercih ediyor.
CHP, 31 Mart ve 23 Haziran'da Kürtlerin verdiği desteği bir daha alamayacağını bildiği halde Kürtlere karşı yapılan savaşa niçin ‘evet’ dedi?
Cihatçı örgütlerden devşirilen Özgür Suriye Ordusu’nun paralı askerleri şimdi de Kuzey Suriye harekatında savaş suçları işlemeye devam ediyor.
Kılıçdaroğlu ne savaş eleştirisi yapıyor ne de harekâta ‘savaş’ dediği için linç edilmek istenen partisinin milletvekili Sezgin Tanrıkulu’na sahip çıkıyor.
Kürtlerle anlaşan Şam Yönetimi Kuzey Suriye’ye girdi. Ankara’ya IŞİD kalıntılarını toparlamak görevi kaldı.
Kılıçdaroğlu dokunulmazlıkların kaldırılmasını 'Anayasaya aykırı ama...' diyerek destekledi. Tezkereyi ise, 'Askerlerin burnu kanamasın' gerekçesiyle…
Suriye’ye yönelik operasyon terörle mücadele değil, apaçık istila ve ilhak planıdır, CHP’nin görevi bu kirli savaşa karşı çıkmak olmalıdır.
Ülkenin savaş bataklığına iyice gömülmesini istemeyen herkes bu soruyu ve başka soruları mutlaka sormalı. İktidar niye etnik temizlik istiyor, açıklamak zorunda…
Eğer Avrupalılar ve ABD, Türkiye’nin sınır ötesi harekâtına göz yumarlarsa bu etnik temizlik suçuna da ortak olmuş olacaklar.
Suriye harekâtı için Trump’ın oluru alınamazsa ne olur? Bir ihtimal ABD ile ortak devriyeler devam ederken Putin’in tavsiyesine uyulup Şam’a doğru bir tura mı çıkılır?
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.