Babacan ve Davutoğlu’nun başlattıkları parti girişimlerinin önünde iki temel soru var. İlki ‘kim(ler)i temsil edeceği’; ikincisi ise ‘siyaseten hangi değerleri temsil edeceği’ sorularıdır.
Sivil toplum örgütleri Türkiye’de planlı saldırı altında olduklarını açıkladı. Bu saldırının devlet eliyle ve hukuk yoluyla yapıldığı belirtildi.
Putin'in danışmanlarından Surkov'un öngörüleri, bilim kurgu filmlerindeki korku ve baskı toplumlarını anımsatıyor; 'Durum sandığınızdan ciddi, beyinlerinizi ele geçirdik' diyor.
Pervin Buldan: Eş başkanlık sistemi ile dünyada bir ilki gerçekleştirdik ve kadın özgürlük mücadelesine öncülük ediyoruz.
İçinde yaşadığımız topluma inancımızı yitirmemek için söz konusu vicdan faktörünün artık ağırlıklı olarak devreye girmesi lazım.
Partisine oy verenin cennetlik olacağını müjdeleyen siyasetçinin hafızası yerindedir. Kime cehennemlik dediğinin bilincindedir. Sözünün karşılık bulacağından şüphesi yoktur.
Toplumdan koptuk, iktidarı ve zenginleri yazıyoruz, birbirimize benziyoruz, sosyal medyanın kölesi olduk, sokak bitti, benciliz, cahiliz, ukalayız, egolar tavan...
Sermayesi gittikçe tükenen bir iktidara karşın, toplumun değerlerini ciddiye alan, İslâm’ın anlamına, özüne dokunan güçlü ve sağlıklı bir muhalefeti inşa etmek çok mu zor?
İslâm toplumunun uluslararası arenadaki ağırlığı; lüks saraylar yaparak, gökdelenler dikerek, altın ibrikten abdest alarak artmayacaktır.
'Atatürk’ün hayalindeki ülke beynelminel kültürü benimseyen bir Türkiye'
Gelecek kaygısı, fişlenme, işten atılma, hapis korkusu derken dolar ve şarbon korkusu da başladı. Korku toplumunu açlık sefaleti takip edecektir!
Endüstri döneminin geride kaldığı, yerini bilgi ekonomisi denen yeni bir kavrama bıraktığı, sanayi sonrası toplumun içinde yaşadığımız konusunda belirli bir mutabakat var.
Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, seçim sonrasına dair değerlendirmelerde bulundu.
Bu oluşumun insanlığın dokunulamaz, alıkonulamaz, devir edilemez evrensel temel hak ve özgürlüklerini merkeze alan gönüllü birlikteliklere bir ilham kaynağı olabileceğini söyleyebiliriz.
Kullandığı dil ve üslup açısından sığ, dini ve(ya) felsefi zihinsel alt yapısıyla cesareti yetersiz, tarihiyle bu coğrafyaya yabancı bir muhalefet, halkın umudu olamaz!
İslam coğrafyasının siyasal ve sosyal çürümüşlüğüne 'Biz'den kaçıp ölümüne denize atlayan yüz binlerce ‘kardeş’ mültecinin dramı yeterli bir tanıklıktır!
Şimdi büyük bir çalkantının ortasındayız. Tıpkı 90 yıl önceki gibi yine toplumu büyük ölçüde siyasetin dışında tutarak ülkeyi kendi değerleri üzerinden biçimlemek isteyen bir yönetim var.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, bu soruyu sordu ve 'Toplum bıktı, yoruldu, karamsarlık içine girdi' dedi.
Demirtaş'ın tutuklanması, 'demokratik toplum' adınaymış. İktidarın, dokunulmazlıkların kaldırılmasına onay veren ortağı MHP ve CHP’yi referans gösterdiğini de belirtelim.
Türkiye’nin iktidar koalisyonu sansürün yeni versiyonunu uygularken, toplum da bir gereksizler sınıfına mı dönüştü?
'İşimi geri istiyorum' eyleminin sembol ismi Veli Saçılık, Artı Gerçek’e konuştu. Saçılık, 'Toplumun cesaretsizliği bize cesaret olarak yazıldı' diyor.
Binlerce bebeğin ruhunu çalıyor, binlerce bebeğin ruhunu öldürüyor, binlerce bebeğin ruhunda yaşam boyu izini taşıyacakları ağır yaralar açıyorlar.
Çağdaş devlet kurallarıyla ve kurumlarıyla yönetilir; varlığını, saygınlığını ve devamlılığını bununla sağlar.
Türkiye toplumunda, biz görmüyoruz ama iddia edildiği gibi üst yarar olsa bile, KHKler özgürlük-eşitliği ihlal ettiği için adaletsizdir; adaletsiz olan uygulamalar kaldırılmalıdır.
Toplum, 'atı almış' ve 'Üsküdar’ı geçmiş'tir. Bunun böyle olduğunu Cumhurbaşkanı 2019’da büyük bir hayal kırıklığı yaşayarak öğrenecektir.
Gizem Kahyaoğlu ve Bulut Arslan, Anadolu Kültür ve Araştırma Derneği (AKA-DER) üyesi iki genç devrimci.
Solun, daha az devlet-daha çok toplum ve bireyi gerçekleştirme konusundaki toplumsal tasavvuru projelendiren bir temelde yeniden yapılanması zorunlu hale gelmiş durumda.
Kolombiya Hükümeti ve FARC'ın isteği üzerine militanlarının Barış Anlaşması kapsamında topluma adaptasyonu konusunda çalışılmasına karar verildi.
Türkiye deki farklı toplumsal kesimleri bir araya getirecek, kimseyi ötekileştirmeden, eşit yurttaşlığa dayalı bir örgütlenme ile mücadele gerekli ve kaçınılmazdır.
Türkiye’nin en büyük şehir efsanesi geniş kitlelerin, halkın hukuk devleti talep ettiği, istediği söylencesidir.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.