'28 Şubat paşalarını istedim'…

Ülkedeki çoğunluğu ümitsizliğe sevk eden, ana muhalefet partisinin genel başkanının ne söylediğinin farkında bile olamayacak kadar bu durumu içselleştirmiş olması.

Erdoğan, 2 Mayıs’ta Özgür Özel ile ilk buluştuğunda Türkiye hukuk üstünlüğü endeksinde 142 ülke arasında 117. sıradaydı.

Bir gün sonra 3 Mayıs’ta, Erdoğan cuma namazı çıkışında görüşmeyle ilgili “Siyasette yumuşama dönemine girdik” dediğinde de CHP lideri Özgür ÖzelYumuşama lafını sevmiyorum, normalleşme” diye konuştuğunda da aynı sırada duruyorduk.

xxxxxxx

Türkiye neden “hukukun üstünlüğü endeksinde” 142 ülke arasında 117. sırada?

“Hükümetlerin ellerindeki yetkiler, yolsuzluk, açıklık ve şeffaflık, temel haklar, düzen ve güvenlik, düzenleyici uygulamalar, hukuk mahkemeleri ve ceza adaleti” başlıkları altında yapılan bilimsel ölçümlerde sürekli irtifa kaybettiği için.

Bu kriterlerin hepsinde ortalamanın altında ama en korkunç durumda olduğu alan ise “ceza adaleti.”

Ceza adaleti ne?

“Ülkelerin ceza sistemlerinin, hükümetlerin etkisinden ne derece azade olup olmadığının incelenmesi” kriteri.

xxxxxxx

Yargının hükümetin etkisi altında olduğu bir ülkede “yumuşama” ya da “normalleşme” nasıl olur?

Siyasal iktidarın yargıdan elini çekmesiyle…

Yargının hukuku boğmasına son vermesiyle…

HSK’nın evrensel hukuka sahip çıkmasıyla.

Bunun böyle olması gerektiği AKP kendi parti programında da kabul ediyor zaten… 2001’de bunları vaat ediyorlardı:

Demokrasinin hukuk yoluyla varlık kazandığı demokratik hukuk devletinde; hukukun evrensel ilkelerine saygı, hak arama yollarının açık tutulması, kanun önünde eşitlik, bireysel hak ve özgürlüklerin korunması, devletin hukuka bağlılığının güvence altına alınması temel değerlerdir.

Bu değerlerin hayata geçirilmesi anayasa, yasalar ve bağımsız bir yargı ile mümkündür. Partimiz hukukun üstünlüğüne dayalı yönetim anlayışının teminatı olacaktır.

Ülkemiz bugün hukuk devletinden ziyade kanun devleti görüntüsü vermektedir. ‘Devletin hukuku’ yerine ‘hukuk devleti’ anlayışının esas olması gerekir.

Kanunları hukuka, hukuku evrensel adalet ve insan hakları esaslarına dayandırmadıkça, Türkiye gerçek bir hukuk devleti olamaz ve uluslararası camiada saygın bir yer edinemez.

xxxxxxx

Programa bunları yazdılar, bir süre de bu yolda yürüdüler… O yıllar, Türkiye’nin dünyanın yıldızları arasında olduğu, her yerde saygı gördüğü, kalkındığı, bütün Müslüman ülkelerin hayranlıkla izlediği bir ülke olduğu yıllardı.

Sonra bu yoldan döndüler… Söylediklerinin tam tersini yaptılar… Ve battık… Sağlam bir tek kurum kalmadı, hepsi birden çöktü.

Bu durumda “yumuşama” ya da “normalleşme”, en azından AKP’nin kendi programına ihanete son vermesi anlamına gelmez mi?

Veya bunun için CHP’nin yeri göğü inleterek hukuk devletinin inşasına tavizsiz öncelik etmesi gerekmez mi?

Maalesef ikisi de olmadı.

xxxxxxx

Geçen gün CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir Youtube kanalındaki röportajında bunu müthiş bir rahatlıkla ifade etti.

Şunları söylüyordu:

Normalleşme bitti diyorlar, bitmedi. Ben gerekli görürsem gider Erdoğan ile bir daha konuşurum.

28 Şubat paşalarını istedim, hallettiler; ben de teşekkür ettim.

Bu Youtube röportajı sırasında da Türkiye hukuk endeksi sıralamasında gene 142 ülke arasında 117 sırada durmaya devam ediyordu.

Türkiye bu sıralamada Nijer, Siena Leone, Guatemala, Madagascar, Angola, Kolombiya gibi ülkelerin altında yer alıyor.

Mevcut durumu koruyarak yumuşama ya da normalleşme olabilir mi?

xxxxxxx

Hukuk düzeniniz nedir?

“Paşaları istedim, hallettiler” düzeni.

Yumuşama ya da normalleşme ne?

İstenen paşaların verilmesi.

Ülkedeki çoğunluğu ümitsizliğe sevk eden, ana muhalefet partisinin genel başkanının ne söylediğinin farkında bile olamayacak kadar bu durumu içselleştirmiş olması.

“Tek adamdan” yargıya emir vermesini istemenin, bununla övünmenin, bu hukuksuzluğu meşrulaştırdığını kavrayamaması.

xxxxxxx

Ana muhalefetin talep etmesi gerekenin, hukuksuz rejimin yerine evrensel hukukun kesinkes egemen olacağı demokratik parlamenter bir sistem, demokratik bir cumhuriyet olması gerekmiyor mu?

Belli ki CHP’nin “normalleşme” anlayışı, Türkiye’nin hukukun üstünlüğü endeksinde 142 ülke arasında 117. sırada olmasına isyan etmek değil.

Bu utanç verici gerçeği “normal” kabul edip, cumhurbaşkanının yargıya emir vermesine yardım etmekle övünmek.

Tek bir adamın yargıya emir verip birilerini hapisten çıkarmasını “normal” kabul edersen, aynı adamın yargıya emir verip birilerini hapse attırmasını da normal kabul edersin.

Böyle bir kabulle de sen muhalefet olamazsın, ancak yandaş olursun.

xxxxxxx

Ülkeyi çürüten hukuk ihanetine uyum sağladığınız vakit, bu korkunç rejimin parçası haline geliyorsunuz.

Bundan dolayı Özgür Özel ve “normalleşme” süreci ağır bir şekilde eleştiriliyor.

Çünkü özellikle 31 Mart’tan sonra CHP’den beklenen, “paşaları istedim, hallettiler” düzenine uyması değil, bunu tuz buz ederek demokratik bir hukuk devleti için mücadele etmesiydi.

Büyük bir hayal kırıklığı yarattılar.

Deprem yıkıntıları arasında çaresizce “kimse var mı” diye bağıran insanlar gibi bu rejimin yarattığı enkazın arasında “hukuk isteyen muhalefet var mı” diye bağırıyoruz.

Şimdilik, bu çaresiz bağırışlara korkunç bir sessizlik cevap veriyor.


Mehmet Altan kimdir?

İlk imzası 15 yaşında yayınlandı. 20 yıl Sabah, 6 yıl da Star Gazetesi'nde baş yazarlık olmak üzere çok uzun yıllar köşe yazarlığı yanında televizyon programcılığı ve yorumculuğu yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var. 15 Temmuz sonrası Anayasa'nın 19., 26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı. 21 ay cezaevinde kaldı. AYM, AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK'lı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Altan Arşivi