Koray Düzgören

Koray Düzgören

Afrin’de hastane bombalanırken Diyarbakır’ı ziyaret!

Afrin’de Kürtlere yönelik insanlık suçları işlenirken AKP Genel Başkanı Kürt şehirlerini ziyaret ediyor. AKP’ye destek veren Kürtler, buna bir diyeceğiniz yok mu?

AKP Genel Başkanı Erdoğan partisinin il kongrelerine katılmak üzere Diyarbakır ve Mardin gitti.

Erdoğan oradayken Afrin harekatının 57’inci gününe girildi.

Ben dün gece bu yazıyı yazarken Afrin’in tek hastanenin Türk uçakları tarafından hedef alınarak bombalandığı haberleri geldi. Çok sayıda ölü ve yaralı olduğunu öğrendik.

Savaş uçakları önceki gün şehrin üzerine bildiri atarak sivillere teslim olun çağrısı yapmıştı. Bunun anlamı şuydu: "Şehri terkedin, terketmezseniz savaşçı-sivil ayrımı yapmadan bombalamaya devam edeceğiz."

20 Ocak’ta Afrin harekatının başlamasından bu yana zaten siviller gözetilmiyor. İnsan hakları kuruluşlarının ve Birleşmiş Milletler’in verilerine göre şimdiye kadar yaşamını yitiren sivillerin sayısı 250 civarında.

Amaç sivillerin yaşadıkları yerleri terkedip başka bölgelere gitmesini sağlamak.

Böylece Afrin’de bir etnik temizlik gerçekleştirmek ve Türkiye’deki cihatçıları, AKP’nin belirlediği grupları Kürtlerden boşalan topraklara, köylere yerleştirmek.  

İktidar bu uygulamaya bir an önce başlamak istediğini sürekli tekrar ediyor.

BM dün 30 bin kadar Afrinlinin köylerini terkedip göç etmek zorunda kaldıklarını açıkladı. Buna rağmen büyük çoğunluk bombardımana, saldırılara, ölümlere, yıkıma rağmen Afrin’i terketmek istemiyor.

Uluslararası kuruluşlar, Batılı ülkeler Türkiye’nin Afrin işgalini durdurması için çağrılar yapıyor. En son Avrupa Parlamentosu Türkiye’nin Afrin’den çıkmasını da içeren Suriye karar tasarısını kabul etti.

Türkiye bu çağrılara kulaklarını kapamış durumda. Afrin’den çıkmak bir yana tamamen işgal etmeyi amaçladığını saklamıyor.

Ve Erdoğan, bu manzarayı Diyarbakır ve Mardin’de Kürtlere anlatıp yeniden Kürtlerin desteğini almak istiyor.

YENİDEN KÜRTLERİ KANDIRMA HAMLESİ

Yeni bir ‘Kürtleri kandırma’ operasyonunun başlangıcındayız gibi görünüyor.

Bölgede AKP’ye verilen desteğin son 2.5 yılda azaldığını Erdoğan da biliyor.

Kürt şehirlerinin yakılıp, yıkılması. Şehirlerin, mahallelerin yerle bir edilmesi, insanların kadın, çocuk, yaşlı demeden katledilmesi ve yüzbinlerce Kürdün yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda bırakılması az bir şey mi?

Bölge hala değil OHAL, savaş koşullarında. Yakılan, yıkılan kentler, kasabalar mahalleler güvenlik güçlerinin sürekli ve yoğun baskısı ve denetimi altında. Yasaklar, engeller, kısıtlamalar devam ediyor. Özellikle de görevden alınan belediye başkanlarının yerine tayin edilen kayyımlar eliyle yöre halkına karşı sistematik bir Türkleştirme politikası uygulanıyor. Belediyeler eliyle oluşturulan Kültür kurumları ve yapılar birer birer ya kaldırılıyor ya da iktidarın politikalarına uygun olarak dönüştürülüyor.

Bölgede yaşayan Kürtlerin AKP’ye oy verse dahi bu uygulamalara bir tepkisi olmayacak mıydı?

Peki ya Barzani’nin bağımsızlık referandumu sürecinde AKP iktidarının Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne ilişkin tavrı, aşağılayıcı açıklamalarına ne demeli? AKP iktidarı o süreçte Bağdat yönetimi ile işbirliği yaparak referandumun sonuçlarının geçersiz olması için var gücü ile çalıştı. Kürtlerin kazanımlarının geri alınmasına önayak oldu.

Bölge halkının bu tavır ve uygulamalar nedeniyle duyduğu tepkiyi Saray broşürlerinin kalemşörleri bile dile getirir oldular.

Bu olayın etkileri devam ederken ve Kürtlerin oy verdikleri partiye ilişkin hayal kırıklıkları ve kızgınlıkları sürerken Afrin’i işgal operasyonu başlatıldı.

57 gündür Afrin’de o bölgenin yerli halkı olan Kürtlere yönelik katliamlar devam ediyor.

İktidar sözcüleri sürekli bölgeye ilişkin etnik temizlik niyetlerini açığa vuruyorlar. Bölge halkının başka yörelere sürüleceğini, onların yerine Suriyeli göçmenler diyerek cihatçı grupları Afrin’e yerleştirileceğini söyleyip duruyorlar.

Şimdi son olarak da Afrin merkezi kuşatıp, yoğun bir bombardımanla sivillerin şehri boşaltmasını sağlamaya çalışıyorlar.

Türkiye en yetkili ağızlardan sivil ölümlerini sürekli inkar ediyor. Erdoğan bölgeye gelirken yaptığı konuşmada, "Bizim sivillerle işimiz olmaz" diyordu.

Şimdi hastanenin bombalanması ve 9 sivilin yaşamını yitirmesini nasıl açıklayacak acaba?

Kürtler bu açıklama ile ikna olacaklar mı yoksa AKP’ye karşı içlerinde biriktirdikleri tepkiyi mi arttıracaklar?

Ya öncesine ne demeli?

Erdoğan’ın Kürt düşmanı, ırkçı MHP ile kader birliği edercesine giriştiği koalisyona. Bu işbirliği ve ittifakın hatırına Kürtlerin gözüne sokarcasına yaptığı kurt işaretine.

Savaş söylemlerine, milliyetçi hamlelere ne demeli?

"Afrin bittikten sonra sıra Suriye’nin diğer tarafındaki Kürtlere gelecek, Kuzey Irak’a gelecek" sözlerine ne demeli?

Bölgedeki Kürtler, Erdoğan’ın Bahçeli ile el ele kurduğu AKP-MHP-Devlet Koalisyonu’nun Kürtlere karşı topyekün savaş açtığını görmüyor mu?

Şimdi AKP’ye oy vermiş olan Kürtler Erdoğan’ın, ittifakın oyları cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde ihtiyaçları olan seviyeye bir türlü gelmemesi üzerine yeniden Kürtlere dönmesi üzerine ne yapacaklar?

Bu olan bitene gözlerini kapatıp yeniden Kürtlere, kendilerine yapılanları unutup Erdoğan’a mı yönelecekler?

Bütün ülkede uygulanan baskıları, insanlık dışı uygulamaları, Kürtlere yönelik zulmü görmezden mi gelecekler?    

Afrin’de Kürtlere yönelik insanlık dışı kıyıma, etnik temizliğe bir tepkileri olmayacak mı?

Türkiye İsrail’in Gazze’de yaptığını yapıyor.

Sivilleri dehşete düşürüp kaçırabilmek amacıyla savaşlarda dokunulmaz kabul edilen hastaneler bile bombalanıyor.

Afrin’de Kürtlere yönelik insanlık suçları işlenirken AKP Genel Başkanı Kürt şehirlerini ziyaret ediyor.

AKP’ye destek veren Kürtler, buna bir diyeceğiniz yok mu?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Koray Düzgören Arşivi