Beterböcek Beterböcek: Aynı nehirde ikinci kez yıkanılırmış!

Tim Burton otuz altı yıl sonra ‘Beterböcek’ ile geri döndü. Üstelik aradan geçen bunca yıla rağmen gayet güçlü bir dönüş bu. Bu hafta vizyona giren yapım, hem ilk filmin hem de bu çağın ruhunu bir araya getirmeyi başarıyor.

Şenay AYDEMİR


Nevi şahsına münhasır yönetmenimiz Tim Burton’un Michael McDowell, Larry Wilson ve Warren Skaaren tarafından kaleme alınan filmi “Beterböcek” (Beetlejuice) 1988 yılının en sükse yapan filmleri arasındaydı. Gişede yakaladığı başarı bir yana Tim Burton’ın da durdurulamaz yükselişindeki en güçlü ivmeleri arasındaydı.

Film, hayatın öldükten sonra da yeraltında bu dünyaya benzer bir rutinle devam ettiği fikrini fantastik bir eğlencenin parçası haline getirmeyi başarmıştı. Anne- baba ve kız çocuğundan mürekkep bir ailenin, taşındıkları evin eski sahiplerinin hayaletleriyle maceralarını anlatan yapım öte dünyadan buraya geçmek isteyen ‘Betelgeuse’un varlığıyla daha da eğlenceli hale geliyordu. Bu kötü karakter yeniden dünyaya dönebilmek için evin genç kızı Lydia’yı evlenmeye zorluyordu.

beterbocek-beterbocek-4.jpg

Farklı diyarlar, fantastik mekanlar kuşkusuz Tim Burton’ın zanaatını konuşturabileceği en doğal ortamları. 1988 tarihli yapım öyle ölüm, yaşam, hayat gibi temalar üzerine derin anlamlar yüklemeden bu kavramları bir fantezinin parçası haline getirmeyi başarıyordu. Şimdi aradan yıllar geçtikçe Burton’un kimi dekorlarının, maketlerinin televizyon ekranında eskimiş göründüğünü söylememiz gerek. Ancak, film eğlencesinden hiçbir şey kaybetmemiş görünüyor.

Tam 36 yıl sonra Burton’a ‘ekibi yeniden toplama’ fikrini veren şey neydi bilinmez ama bugün itibarıyla gösterime giren “Beterböcek Beterböcek” (Beetlejuice Beetlejuice) ilkini aratmıyor. Yalnızca sevenleri için değil üstelik. İlk filmde anne kızı oynayan Catherine O'Hara (Delia) ve Winona Ryder (Lydia) aynı karakterlerle yine varlar. Gerçek zaman ile film zamanı tutarlı bir biçimde ilermemiş. Bu kez Lydia anne olmuştur ve o kızıyla sorunlar yaşamaktadır. Kızı Astrid ise 'mutsuz' bir ergendir. Filmin devamlılığı bununla da sınırlı değil. İlk filmin Beterböcek’i Michael Keaton da ekibe dahil.

img-7200-1.webp

Bu kez başını belaya sokan Astrid oluyor ve onu kurtarmak için yeniden yer altına inmek zorunda kalıyor Lydia. Bir yandan Astrid’in hayatını geri kazanmasını, diğer yandan da Beterböcek ile Lydia arasındaki mücadeleyi izliyoruz. Kuşkusuz dijital zaman Burton’un elini çok güçlendiriyor. İlk filmde maket olarak hazırlanan öte dünyanın varlıklarının burada dijital olarak yaratılabilmesinin avantajları görülüyor. Tim Burton, bu sınırsız olanağı alabildiğinde kullanıyor ama aşırıya kaçmıyor. Yine birbirinden ilginç karakterler yaratmakta, bir an için görünüp kaybolsalar da onların kattığı görsel anlamı seyirciye hissettirmekte oldukça mahir yönetmenimiz.

Bu tür yeniden çevirim ya da devam filmleri baştan handikaplar içeriyorlar. İlki önceki filmi seven seyircileri memnun edememek. Çünkü hikaye, karakter ve atmosferle güçlü bağlar kuran seyirci aradığını bulmakta zorlanabiliyor. Üstelik bu durum yalnızca filmi ilk gösterildiği zamanda izleyenler için değil. Bu tür yapımların çoğu zamanla gelecek kuşaklar tarafından da izleniyor ve üzerlerine yepyeni anlamlar katılıyor. Hepsinin birden memnun etmek zor. İkinci olarak tema ve karakterler yeni yapımın çağının dışına düşmüş olabiliyor. Geçmiş zamanda beğenilen bu karakterler yeni çağın seyircisiyle ilişki kuramıyor. Son olarak da, çok başarılı bir ilk filmin altında kalma ihtimali her zaman daha çok oluyor. Bu da bir risk.

beetlejuice-2-release-date-officially-revealed-6sks-1280.webp

Ancak “Beterböcek Beterböcek” kanımca bu handikapların hiçbirine yakalanmadan, seyirciyle güçlü bağlar kurabilecek bir film. Çünkü her şeyden bağımsız hayli eğlenceli bir yapım olmuş. İlk filmde ‘öte dünya’ gibi kurgulanan ölüler diyarının, burada adı konmadan ve çağın ruhuna uygun olarak ‘paralel evren’ olarak işaretlenmesi. Yine çağa uygun olarak ergen çocuk- anne gerilimine ilk filmdekinden daha fazla alan açılması gibi modern dokunuşlar aradaki zaman farkını kapatmaya yeterli gibi. Tim Burton, son yıllarda sinemada biraz formdan düşmüş görünüyordu. Yeniden tempo yapmaya başlamış görünüyor.
Tabii bütün bunların yanıtlarını film vizyona girince göreceğiz. Bizim kuşak gibi ilk filmi izlemiş olanlar tatmin olacaktır. İzlememiş olanlar da. Ama yine de izleyip gitmek seyir zevkini daha da artırabilir. Çünkü hayli gönderme var.

Sinemayı bir eğlence aracı olarak görmeyenler de izleyebilir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şenay Aydemir Arşivi